Olan: Tecridin nedeni Kürt sorununda çözümsüzlük dayatılmasıdır

DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecridin en önemli nedenlerinde birinin Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatması olduğunu söyledi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 33 aydır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. Kürt Halk Önderi Öcalan ve İmralı’da tutulan diğer 3 tutsak, aileleriyle görüşme hakları, “disiplin cezaları” öne sürülerek engelleniyor. 2021-2023 tarihileri arasında Öcalan ve diğer tutsaklara 3’er aylık olmak üzere en az 5 kez disiplin cezaları verilerek, aileleri ile görüşme hakları ellerinden alındı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve cezaevlerinde uygulanan tecride ilişkin ANF’ye konuştu.

DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, yaklaşık 3 yıldır Sayın Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış tecrit uygulandığını söyledi. Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecridin birçok nedeni olduğunu ifade eden Olan, “Bunlardan en önemlisi Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatmadır. Bugün Türkiye’de yaşanan bütün sorunların kaynağı Kürt sorununun güvenlikçi tedbirler ve şiddete dayalı çözümde ısrardır. Aslında mevcut AKP-MHP’nin başını çektiği faşist, ırkçı ve inkarcı bloğun iktidarlarını sürdürmelerinin ana kaynağıdır. Yükseltilen ırkçı, milliyetçi ve militarist dalga daha çok iktidarda kalmak ve iktidarlarını sürdürmek için yapılan bilinçli bir politikadır” diye konuştu.  

MUTLAK TECRİT SADECE İMRALI ADASI ÜZERİNDE DEĞİL

Mutlak tecridin sadece İmralı’da olmadığını, Kürt halkının başta kurumları olmak üzere iktidarın faşist uygulamalarına karşı çıkan her kesimin üzerinde olduğunu söyleyen Olan, şöyle konuştu: “Örnek verilecek olursak en basit şekli ile parlamentoda biz vekillere uygulananlar ve düşmanca yaklaşımlardır. İktidar şunu çok iyi biliyor Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecritte hafif bir gevşeme gösterirse puan kaybına neden olacaktır. Onun için iktidar tecridin ve Kürt sorununda güvenlikçi politikanın devamı ekonomik, sosyal ve siyasal yıkımlara neden olmasına rağmen ısrarla devam ettirmektedir.”

Tecrit politikaları ile bütün kesimlerin tasarlanmaya çalışıldığını dile getiren Olan, “Hali hazırda Kürt hareketi dışında karşısında herhangi bir muhalefetin kalmadığı gün gibi aşikardır. Daha düne kadar ana muhalefet partisi başta olmak üzere hiçbir siyasi parti bırakın açıktan ittifak yapmaya görüntü bile vermeye cesaret edemiyordular. Tecridin en ağır koşulları cezaevlerinde yaşandığının daha yakın zamana kadar şahidiyim. Dayatılan şartlar 12 Eylül zindanlarında yaşatılanlardan aşağı kalır yanının olmadığı bir gerçektir. 2019’ da Sayın Leyla Güven’in başlattığı ve daha sonra tüm zindanlara yayılan süresiz açlık grevleri daha sonra Sayın Öcalan ile yapılan görüşme sonucunda ve kendisinin çağrısı ile yaklaşık 200 gün süren açlık grevi son bulmuştu.

Günümüzde de zindanlardaki uygulamalar kabul edilir değil. Bir yandan keyfi olarak uzatılan infazlar diğer yandan ısrarla dayatılmak istenen pişmanlık, insan onuruna yapılan saldırılar zorunlu olarak yeniden bir eylemsellik sürecini zorunlu kıldı. Bugün açlık grevinin 19. günüdür. Tutsakların haklı taleplerini iktidar bir an önce yerine getirmelidir. Çok geç kalınmadan bu talepler yerine getirilmelidir. Aslında cezaevlerinde bulunan tutsakların bu tür eylemselliklere başvurmaları son çare olmalıdır. Toplum yeterince örgütlü ve duyarlı olmayınca bu yük tutsakların omzuna yükleniyor bu da doğru değildir. Toplum üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip taleplerin karşılanarak bu eylemselliği sonlandırmalıdır” diyerek konuşmasını sonlandırdı.