‘Parti liderine seferberlik yetkisi sorunludur’

Avukat Ramazan Demir, seferberlik ilanı yetkisinin aynı zamanda parti lideri olan Cumhurbaşkanı’na verilmesinin sorunlu olduğunu söyledi.

SEFERBERLİK YETKİSİ

‘Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’nin tek adam sistemine uyumlu bir düzenleme olsa da problemli olduğunu belirten avukat Ramazan Demir, Gezi protestoları gibi barışçıl gösterilerin Cumhurbaşkanı tarafından ayaklanma ya da kalkışma olarak tanımlanıp yönetmelik hükümlerinin uygulanabileceğini kaydetti. 

Resmi Gazete'de 21 Mayıs’ta yayımlanan karara göre “Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü” yürürlükten kaldırıldı, yerine “Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği” getirildi. Düzenlemeyle birlikte savaşı gerektirecek bir durumda, ayaklanma olması veya vatan ya da Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın ortaya çıkması, halinde Cumhurbaşkanı, genel veya kısmı seferberlik ilanına karar verecek. Daha önce Bakanlar Kurulu’nda olan bu yetki şimdi bazı değişikliklerle aynı zaman AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’a verilmiş oldu. 

YETKİNİN YASAL DÜZENLEMESİ

ANF’ye konuşan avukat Ramazan Demir, şunları söyledi: “Kamuoyunda ciddi bir endişe ile takip edilen bu değişiklik, mevcut antidemokratik koşullarda toplumda derin bir kaygı uyandırdı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine uyum sağlamak için yapılan bir düzenleme. Esasında ise eski sistemde Seferberlik ve Savaş Hali ilan etme yetkisi Bakanlar Kurulu’nda iken yeni sistemde Cumhurbaşkanı yetkili kılındı. Dolayısıyla 2018’de değişen yeni hükümet sistemi ile zaten Cumhurbaşkanı’na devredilen çoğu yetkiden birinin daha yasal düzenlemesinin güncellenmesi olarak bakılabilir.”

ANAYASAL HAKLARI TEHDİT GÖREBİLİR

Avukat Demir, bu kararın tek kişiye verilmiş olmasının yaratacağı durumları da şöyle ifade etti: “Esas önemlisi ise her ne kadar başkanlık sisteminin yasal düzenlemesi olsa da Cumhurbaşkanı’na böylesi önemli ve bütün ülkeyi ilgilendiren bir yetkinin verilmiş olmasıdır. Örneğin Gezi protestoları gibi barışçıl gösterilerin Cumhurbaşkanı tarafından ayaklanma ya da kalkışma olarak tanımlanıp yönetmelik hükümlerinin uygulaması önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Dolayısıyla siyasi parti lideri olarak Cumhurbaşkanı’nın anayasal hakların kullanımını kendisine tehdit olarak görüp yönetmeliği devreye sokabileceği unutulmamalıdır.”