Yozlaşma, istismar ve soygunla idare edilen Türkiye'nin,  savaş ve insanlık suçlarına bulaştığını kaydeden Prof. Neşe Özgen, Kürtlerin bölgede güçlü bir aktör olduğunun altını çizerek, kendi kaderlerini tayin edeceklerini söyledi.

ANF’ye konuşan Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu üyelerinden Barış Akademisyeni Prof. Neşe Özgen, Türk devletinin tüm baskı ve saldırılarına rağmen istediğini gerçekleştiremediğini belirterek, bu durumu Türk devleti açısından ‘hayal kırıklığı’ olarak tanımladı. Prof. Neşe Özgen, "Baskıyı artırıyor, karanlığı ve şiddeti artırıyor fakat gelmekte olan geliyor, bundan kaçınılamaz" dedi.

İDEOLOJİK BİR DEĞİŞİMİN İŞARETİ

21. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren yaşanacak değişimlerin önceki dönemlere göre farklı olabileceğini belirten Prof. Özgen, 3. Dünya Savaşı’nın yalnızca enerji koridorları ya da kapitalist sistemin tıkanmasından kaynaklanmadığını; aynı zamanda ideolojik bir değişime işaret ettiğini savundu. "Bu yeni durumun ideolojisi ne olacak? Bir savaş veriyorsak, bunu ne için veriyoruz ve buradan ne ile çıkacağız?" sorularını soran Prof. Özgen, eski hataları tekrarlamadan, kadın adaletini merkezine alan bir demokrasi anlayışıyla, halkların eşitliği temelinde bir yaşamın kurgulanması gerektiğini, üstelik bu konuda umutlu olduğunu söyledi.

Prof. İlhan Uzgel’in, 'Ne zaman bir sermaye devri olsa, ne zaman kapitalist sistem içerisinde, devlet içinde sermaye farklılaşmaları başlasa o zaman Türkiye'de bu sermayeyi geliştirmek için mutlaka bir rejim değişikliği yapılıyor. Buna darbeler de dahil' tespitine katılan Prof. Özgen, “Şimdi tam böyle bir rejim değişikliğinin eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum" dedi.

TÜRKİYE, SAVAŞ VE İNSANLIK SUÇLARINA BULAŞTI

"Türkiye'de uzun süredir Erdoğan'ın öncülüğünde geliştirilmiş çıkar çetesinin, devlet sistemini hüküm altına almasıyla bir kazanç kapitalizmi kuruldu" diyen Prof. Neşe Özgen, yozlaşma, istismar ve soygunla idare edilen Türkiye'nin bu süreçte savaş ve insanlık suçlarına bulaştığını kaydetti. Değişim zamanlarında tüm bu suçların masaya gelebileceğine dikkat çeken Prof. Neşe Özgen, Erdoğan'ın mevcut durumda Türkiye'yi idare edemeyecek kadar zayıfladığını savundu. Silah sanayisiyle ilgili propagandaların yapıldığı gibi bir ilerleme olmadığını kaydeden Neşe Özgen, ciddi paralar harcanarak üretilen bazı silahların uluslararası savaş stratejileri için yön değiştirecek nitelikte olmadığını vurguladı.

KÜRTLER, BÖLGENİN GÜÇLÜ AKTÖRÜ

Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin büyük bir direnişle Erdoğan'ı zayıflattığını; umutların da bu direniş gücüne bağlandığını dile getiren Neşe Özgen, Kürtlerin bölgede güçlü bir aktör olduğunun altını çizerek, kendi kaderlerini tayin edeceklerini söyledi.

BİZİM NE YAPACAĞIMIZ ÖNEMLİ

Türkiye'deki görüşmeler ve süreç söylemine işaret eden Prof. Neşe Özgen, şunları söyledi: ”Bizim ne yapacağımız önemli, tüm demokrasi güçlerinin bir an önce kendi programlarını ortaya koyması gerekiyor. Hakikaten bir umut şafağı var. Henüz çözüm düzeyinde bir gelişme yok. Demokrasi güçleri olarak mevcut olanaklar üzerinden yürümemiz gerekiyor. Mesela bu sürecin sonunda Türkiye'ye karşı silah kullanımının durması olabilir. Hem bölgede Kürtlerin elini rahatlatacak hem de Türkiye'de demokrasi geliştirecek bir atmosfer oluşabilir. Bütün bunların gerçekleşmesi, şu anda bizlerin, demokratik güçlerin, kadınların, Kürtlerin, Türkiye'de ve bölgedeki bütün yapıların bir arada hareket edebilmesine bağlı."

SALDIRILAR, SÜRECİ KONTROL ETMEKLE İLGİLİ

Süreç tartışmaları ile birlikte süren saldırıları yorumlayan Neşe Özgen, "Diyalog süreçlerinde hem gerillaya hem halka dönük saldırılar oldu. Bu saldırılar hız kesmedi, ancak Erdoğan zayıftır. İktidarının çöküşünün nasıl olacağını belirlemeye çalışıyor. Yargılanmak istemiyor. Bu sürecin sonunda neyin çıkacağını çok kontrol edemiyorlar. Bu saldırılar da bu süreci kontrol etmekle ilgilidir. Şu an Erdoğan cephesinin pazarlık edebilecek gücü yok. Köşeye sıkışmış durumda" dedi.

ROJAVA HEPİMİZ İÇİN BİR UMUTTUR

Barışçıl çözümün Türkiye ve bölgede rahatlama sağlayacağını ifade eden Prof. Neşe Özgen şöyle konuştu: "Rojava, hem geliştirdiği model hem de yapısıyla hepimiz için yeni bir umuttur. 21. yüzyılda insanlık için böyle bir yeni özgürlük modeli geliştirebilen başka bir yapı yok. Dikkatle bakmamız gerekiyor buna. Bütün kazançlarımız dünya halklarının kazancıdır. Ortadoğu'da nasıl bir demokrasi geliştireceğimize, neyi istediğimize karar vereceğimiz önemli bir dönemeçteyiz. Umarım barış, demokrasi ve özgürlük için karar veririz. Demokrasi ve barış güçleri olarak artık kendi rolümüzü üstlenelim."