İmralı Ada Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 33 aydır hiçbir haber alınamıyor. Aile ve avukat görüş hakkı tamamen elinden alınarak mutlak iletişimsizlik haline tabi tutulan Abdullah Öcalan’ın, üzerindeki bu tecridin kırılması ve özgürlüğünün sağlanması hedefiyle 10 Ekim’de dünyanın 74 merkezinde yapılan ortak açıklamayla “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” talebiyle küresel bir kampanyanın startı verildi.
Bu kampanyaya dünyanın dört bir yanındaki farklı toplumsal kesimlerden destekler gelmeye devam ediyor. Yürütülen bu kampanya aynı zamanda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 24 yıldır İmralı Cezaevi’nde geliştirip dünya halklarına sunduğu demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik bir topluma dayanan Demokratik Konfederalizm, Demokratik Ulus paradigmalarının dünya haklarında nasıl karşılık bulduğunu da bir kez yine gözler önüne serdi.
Kapitalist modernitenin yarattığı krizler gün geçtikçe büyürken, bu krizlerden çıkış yolu olarak Kürt Halk Önderi’nin paradigmasını esas alan toplumsal kesimlerde gittikçe genişliyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve fikirleri, farklı kulvarlarda mücadele yürütenler için bir esin kaynağı. Almanya’da faaliyet yürüten Gemeirsam Kampfen hareketi üyelerinden Rua Fitko, 10 Ekim’de startı verilen “Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesini ve Abdullah Öcalan’ın paradigmasının kendileri açısından önemini ANF’ye değerlendirdi.
‘ÖCALAN DÜNYANIN İÇİNDE OLDUĞU KRİZE ÇÖZÜM SUNUYOR’
Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm paradigmasının dünyada yaşanan krizlerin ve nedenlerinin anlaşılması açısından önemli olduğunu ifade eden Rua Fitko, “Öcalan’ın paradigmaları Ortadoğu ve Mezopotamya merkezli gelişse de, bu paradigma sadece Ortadoğu ve Kurdistan’da yaşanan sorunlara değil aynı zamanda dünyanın içinde bulunduğu krize bir çözüm sunuyor. Örneğin, bu paradigma kendi ülkem Almanya için de bir çözüm ve perspektif sunuyor. Almanya halklarının içinde yaşadığı krizlere de bir alternatif yol sunuyor” dedi.
“Öcalan’ın paradigması, aynı zamanda birey olarak kendimizi de anlamaya imkân sunuyor” diyen Fitko şunları ekledi: “Öcalan’ın fikirleri sayesinde kendimizi yeniden tanımlayabiliriz. Nereden geldiğimizi, kim olduğumuzu, neye karşı mücadele etmemiz gerektiği sorularına cevap bulmak açısından önemli bir yol gösterici konumda”.
‘BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın egemen sistemlere karşı toplumlara önemli bir alternatif sunduğunun altını çizen Rua Fitko, “Bugün sadece egemen olan ulus devlet ideolojilerine bağlı kalamayız. İkinci bir yol var aslında, Öcalan kitaplarında bu ikinci yoldan bahsediyor. Yani demokratik değerlerin mevcut olduğu toplumların var olabileceği yolunu bize sunuyor. Öcalan devletsiz, iktidarsız bir sistemin nasıl inşa edilebileceğini halklara sunuyor. Öcalan’ın paradigmaları içinde yaşadığımız sistemlerin gerçekliğini anlamak için sadece bir yöntem değil aynı zamanda toplumlar arasında güçlü bağlar kurmak için de bir fırsattır. Öcalan devletin dışında bir toplumsal örgütlemenin önemine dikkat çekiyor. Ulus devletler, bizleri kimliklerle, cinsiyetçilikle yani farklılıklarımızla hep ayrıştırıyor. Bunlara karşı bizlerde ortak yanlarımızı daha güçlendirmeliyiz. Dünyanın farklı yerlerinde olan hareketler olarak aramızdaki bağları daha güçlü kılmalı ve birlikte mücadele etmeliyiz” diye kaydetti.
‘ÖCALAN KADINLAR İÇİN ÖNEMLİ PERSPEKTİFLER ORTAYA KOYUYOR’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin Kadın Özgürlük Mücadelesi açısından da önemini işaret eden Rua Fitko, “Bence, Öcalan’ın görüşlerini kadın hareketleri için önemli kılan sadece öneri sunmaması pratikte de bir karşılık bulmasıdır. Öcalan sadece kadınların örgütlenmesi gerektiğini söylemiyor, Öcalan’ı anladığım kadarıyla, o kadınları anlamaya çalışıyor ve kadınları anladıkça kadınların isteklerini somutluğa ulaştırıyor. Kadınların ihtiyaçlarını iyi görüyor ve bu noktada örgütlenmeleri noktasında önemli perspektifler sunuyor. Bunları dünyanın farklı yerlerinde görmüyoruz. Bu anlamda, Öcalan’ın paradigmalarının kadınlar açısından çok özel bir konumu var.
Son yıllarda kadın mücadelesi önemli bir derece de dünya genelinde geliyor. Ama aynı zamanda faşist ve patriarkal sistemlerinde güçlenmesi söz konusudur. Buna karşı, Öcalan’ın sunduğu paradigmalarla biz kadınlara karşı geliştirilen her türlü politikaya cevap olabiliriz” diye konuştu.
‘PARADİGMA ANLAŞILDIKÇA ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK TALEBİ BÜYÜYOR’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu ağır tecrit koşullarının kendileri açısından kabul edilemez olduğunu da vurgulayan Rua Fitko, “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesinin bütün toplumsal kesimler tarafından sahiplenilmesi gerektiğini kaydetti. Rua Fitko, “Öcalan’a özgürlük talep eden bu kampanya sadece Kürt hareketinden gelen bir öneri üzerine başlamadı. Bu kampanya son dönemde farklı toplumsal kesimlerle kurulan bağların bir sonucu olarak gelişti. Bu farklı toplumsal kesimler Öcalan’ı anladıkça, onun özgürlüğü noktasında bir kampanyanın yürütülmesi gerektiğini önerdi. Bu kampanya her şeyden önce Öcalan’ın paradigmasının halklarda bulduğu karşılık sonucu ortaya çıkmıştır. İnsanlar Öcalan’ı anladıkça, onun daha çok sahipleniyor ve özgürlüğünü talep ediyor. Bu kadar geniş çaplı bir özgürlük kampanyası bugüne kadar duymadım. Bu kampanya daha çok sahiplenilmeli ve sonuç alıncaya kadar daha da büyütülmeli” dedi.
‘ÖCALAN ÖZGÜR OLMADAN TOPLUMLAR ÖZGÜR OLAMAZ’
Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğünün kadınlar açısından da önemini vurgulayan Rua Fitko, “Öcalan’ın özgürlüğü kadınlar açısından büyük önem taşımalı. Özellikle biz Avrupa’daki kadınlar, Öcalan’ın içinde bulunduğu tecrit koşullarının bizler için ne anlam ifade ettiğini iyi düşünmeliyiz. Kadınların özgürlüğü açısından önemli bir düşünür olan Öcalan’ın cezaevinde olmasını kabul etmememiz gerekir. Öcalan’ın özgürlüğü ile kadınların özgürlüğü birbiriyle bağlantılıdır. Öcalan özgür olmadan içinde yaşadığımız sistemin mağduru olan toplumlarda özgür olamaz” diye kaydetti.