‘Sansür yasası çıkarsa hapishaneler gazetecilerle dolacak’

Türkiye tarihinin en büyük sansür yasasıyla karşı karşıya olduklarını belirten gazeteci Faruk Balıkçı, “Gazetecilerin işlevsiz hale getirileceği bir adımdır. Hapishaneler gazetecilerle dolacak, mesleği bırakanlar artacak” dedi.

AKP-MHP ittifakının çıkarmayı hedeflediği sansür yasasını gazetecilerin işlevsiz hale getirileceği bir adım olarak değerlendiren Faruk Balıkçı, “Siyasi erk, sadece gazetecilerin faaliyet alanlarını değil sosyal medya ağlarını da kontrol altına almaya çalışıyor. Yasayla da bunun sınırını çiziyor. Seçimlere bir yıl kala iktidar tarafından bir sopa olarak kullanılacak. Çıkacak yasa daha fazla baskı ve sansürle, zaten var olmayan kısmi özgürlükleri de yok edecektir” ifadelerini kullandı.

AKP-MHP ittifakının “Dezenformasyon Yasası” adlandırdığı ancak esasında basın ve medyayı sansürleyecek, otosansürü farz kılacak olan yasa, gazeteciliğin hareket alanlarını olabildiğince daraltmayı amaçlıyor. Özellikle Kürt basınına yönelik baskıların gündemde olduğu bir süreçte, bu yasanın konuşuluyor ve Meclis’e getiriliyor olması, genel anlamda toplumun haber alma hakkına da saldırı olarak yorumlanıyor.

30 yılı aşkındır Amed’de gazetecilik yapan ve farklı medya mecralarında çalışan Faruk Balıkçı, sansür yasasını ve buna benzer daha önceki fiili engelleme ve yasakları anlattı.

Balıkçı, sansür yasasının geçmesi durumunda gazetecilerin çalışma koşullarının olumsuz etkileneceğini vurguladı. Basın özgürlüğünün bir ülkenin vazgeçilmez demokrasi koşullarından biri olduğuna dikkat çeken Balıkçı, basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasinin ya kör topal ya da hiç olmadığını kaydetti.

GAZETECİLİK YASALARLA SINIRLANDIRILIYOR

Geçmişte hukuksal anlamda basın üzerinde hiç bu kadar baskının yaşanmadığına dikkat çeken Balıkçı, şunları hatırlattı: “Fiili olarak engellemelerle karşı karşıya kalıyorduk. Devletin görünmeyen yüzü JİTEM-KONTRGERİLLA tarafından engeller, şiddet, gazeteci ölümleri yaşanıyordu. Ancak günümüzdeki gibi gazetecilerin cezaevine atıldığı, gazeteciliğin yasalarla sınırlandığı bir durum yaşanmıyordu. 2015 yılına kadar bile Avrupa’dan veya temsilcilikleri İstanbul’da olan birçok Avrupalı gazeteci, Kürt coğrafyasına gelerek Kürt sorunu ile ilgili haberler yapıyordu. Kendileri gelmediğinde ise yereldeki bir gazeteciye telif karşılığında Kürtlerle ilgili haber istiyorlardı. Ancak, 2015’ten sonra basın üzerinde artan yoğun baskılardan Avrupalı gazeteciler de etkilenerek, artık Kürt coğrafyasına haber amaçlı gelmemeye başladı. Aynı zamanda Kürt coğrafyasındaki haberleri de görmemeye başladılar.”

MESLEĞİ BIRAKANLAR ARTACAK

İktidarın sansür yasası ile birlikte siyasi erkin toplumu tek ses, tek düşünceye dönüştürmek istediğinin altını çizen Balıkçı, “Zaten sansür, oto sansürün yaşandığı bir dönem yaşanırken, bununla da yetinmeyerek halk ile gerçekler arasına kalın bir duvar çekiliyor. Daha çok gazetecilerin cezaevine atılacağı bir durumla karşı karşıya kalınacak gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde 16 meslektaşımızın tutuklanması da çıkacak yasanın bir adımıdır diye düşünüyorum. Bu yasa, gazeteciliğin sorgulanacağı, haber faaliyetlerinin engelleneceği ve gazetecilerin işlevsiz hale getirileceği bir adımdır. Somut olarak ya hapishaneler gazetecilerle dolacak ya da mesleği bırakanlar artacak” diye konuştu.

HER ŞEY KONTROL ALTINA ALINIYOR

Balıkçı, gazetecilerin haberlerinin serbest dolaşmadığı bir ülkede demokrasiden de söz edilemeyeceğini söyledi. Gazetecilerin çalışma koşullarının zorlandığı bir atmosferde Türkiye tarihinin en büyük sansür yasasıyla karşı karşıya olduklarını dile getiren Balıkçı, şu değerlendirmelerde bulundu: “Siyasi erk, sadece gazetecilerin faaliyet alanlarını değil, sosyal medya ağlarını da kontrol altına almaya çalışıyor. Yasayla da bunun sınırını çiziyor. Seçimlere bir yıl kala yasa tasarısı iktidar tarafından bir sopa olarak kullanılacak. Çıkacak yasa daha fazla baskı ve sansürle, zaten var olmayan kısmi özgürlükleri de yok edecektir.”

TÜRKİYE GAZETECİ HAPİSHANESİNE DÖNÜŞECEK

Kürt basınına yönelik saldırılara da değinen Balıkçı, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Fiiliyatta baskılar zaten vardı. Kürt televizyon, gazete ve radyolarının kapatılması bunun bir parçasıydı. Kürtlerle ilgili yapılan haberler nedeniyle hukuksuzca gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler olduğunu herkes biliyor. Son olarak 16 gazeteci meslektaşımız tutuklandılar. Aslında Kürt basınına yapılan bu hukuksuzluklar çıkacak olan yasa ile yasallaşacaktır. Yani Kürt basını zaten tüm bunları yaşarken, şimdi ise genele yayılacak. Türkiye, gazeteci hapishanesine dönüşecek. Topluma yansıması ise, halkın haber alma özgürlüğünün elinden alınması ile olacaktır. Gazetecinin ise kalemi kırılmaya çalışılacak.”