Sultan Yaray: Tecrit sonlanmadıkça baskı ve saldırılar sürecek

DBP Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, Kürt diline ve kültürüne dönük devletin tahammülsüzlüğüne işaret ederek, baskıların İmralı tecridinden bağımsız olmadığına dikkat çekti.

İMRALI TECRİDİ

Salı günü sabah saatlerinde Amed’de Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ile Payîz Pirtûk ve çok dilli eğitim ve sanat atölyeleri düzenleyen Anka Dil ve Sanat Eğitim Kooperatifi'ne polis baskını yapıldı. Aynı saatlerde birçok eve de baskın yapan polis, 25 kişiyi gözaltına aldı. DBP Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, Kürt dili ve kültürüne yönelik baskın ve saldırıları değerlendirdi.

KÜRT DİLİNE TAHAMMÜLSÜZLÜK

MED-DER’in yeni dönem kurslarına başladığını hatırlatan Sultan Yaray, “Dün bunun duyurusu da yapılmıştı, kayıtlar 25 Eylül’e kadar uzatılmıştı. Başvurular çok yoğundu ve bu baskınla da ortaya çıktı ki Kürt diline hiçbir şekilde tahammülleri yok. Kürt dilinin gelişmesi ve devamlılığı için hiçbir şekilde fırsat vermiyorlar. Kürt diline düşmanlıklarının göstergesidir bu. 100 yıldır Kürt dili üzerinde asimilasyon politikaları sürdürülmektedir ancak son birkaç aydır özellikle artan bir baskı ve saldırı durumu var. Gözaltılarla, tutuklamalarla, baskınlarla bunu kendi tahakkümleri altına almaya çalışıyorlar. Kürtçe tabelaların indirilmesi, Kürtçe yol yazılarının silinmesi, Kürt yazarların heykellerine saldırılması gibi birçok saldırı gerçekleştiriliyor ve MED-DER’e yapılan operasyon da bundan bağımsız değildir” dedi. 

DİLİMİZE, KİMLİĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ

Sultan Yaray, Kürt diline ve kültürüne dönük daha önce de onlarca saldırının yaşandığına değinerek, “Daha önce de KURDİ-DER vardı ve KURDİ-DER’in 36 tane dalı vardı. Bu 36 dala da birden saldırı oldu ve hepsi kapatıldı, işlevsiz bırakıldı. Buna rağmen geri adım atılmadı ve dil aktivistleri, Kürt dilinin yaygınlaşmasını ve büyümesini isteyen arkadaşlarımızın mücadelesiyle MED-DER açıldı. Ancak MED-DER de kurulduğundan bu yana baskı ve saldırılara maruz kalıyor. Özellikle de mamosteleri baskı altındalar ve hedef alınıyorlar. Buna rağmen Kürt dili için mücadeleden vazgeçmediler hiç. Yine vazgeçmeyecekler. Arkadaşlarımız mücadelelerine devam edecekler. Baskı ve saldırılar ne kadar artarsa artsın, Kürtler dillerinden de, kimliklerinden de, kültürlerinden de asla vazgeçmezler. Bir halkı zorla, baskıyla dilinden, kültüründen uzaklaştırmak suçtur. Kürtlere dönük asimilasyon ve yok etme politikaları suçu işleniyor. Biz de bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. 

Sultan Yaray, “Baskında sadece arkadaşlarımız gözaltına alınmadı. Aynı zamanda Kürtçe kitaplara, dergilere de el konuldu. Hiçbiri yasaklı olmamasına rağmen tamamen keyfi bir şekilde kitapları topladılar. Kürtçe romanlar, Kürtçe şiir kitapları, dergiler gasp edildi. Biz bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Buna karşı ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Dilimize, kültürümüze, kimliğimize sahip çıkacağız. Türkiye’de kaybolan ve asimile edilen onlarca dil, kültür ve toplum var ancak Kürtler hiçbir zaman bunu kabul etmedi ve karşısında durdu” diye belirtti. 

TECRİT SONLANMADIKÇA SALDIRILAR SÜRECEK

İtirafçı Ümit Akbıyık’ın ifadeleriyle gözaltıların yapıldığına değinen Sultan Yaray, Akbıyık’ın bir araç olduğunu ve devletin onu yalnızca bahane olarak kullandığını belirtti. Sultan Yaray, tüm bu baskıların asıl sebebinin tecrit olduğuna vurgu yaparak, “Tecridin yansımalarıdır bu baskılar. Tecrit sonlanmadıkça dilimizi, kimliğimize dönük saldırılar devam edecek. Önceliğimiz tecridi sonlandırmak ve İmralı kapılarını açtırmak olmalı. Sayın Öcalan ile devam eden mutlak iletişimsizlik, Kürt halkına dönük özel savaş politikalarının yoğunlaşmasının temelini güçlendiriyor. Bu nedenle de her yerde tecride karşı ses çıkarmalıyız. Dilimize, kimliğimize, kültürümüze, tarihimize sahip çıkmalıyız” dedi.