Yapı Merkezi’nin İstanbul/Üsküdar’daki genel merkez binası önünde aileleriyle beraber direnen işçiler, hak edişlerini alana kadar geri adım atmayacaklarını söyledi.
CHP eski milletvekili Ersin Arıoğlu’nun patronu olduğu, o hayatını kaybettikten sonra ise çocuklarının yönetimine geçen Yapı Merkezi İnşaat ve Sanayi Anonim Şirketi'nin Tanzanya demiryolu projesi, inşaat işçilerinin alın terini gasp etme sömürüsüne dönüştü. Yapılan iki yıllık sözleşmeyle Afrika sıcağına gönderilen işçiler, aylarca maaşlarını almadan çalışmaya mahkûm ediliyor, itiraz eden istifaya zorlanıyor. Rutin haline gelen bu emek hırsızlığı ve sömürü karşısında direnen işçiler de ellerine tutuşturulan bir ödemeyle aylarca oyalanıyor. Bu son emek hırsızlığının hedefi olan 40 inşaat işçisine, 14 Mayıs’ta paralarının yatırılacağı sözü verildi, ancak bu söz tutulmadı. İşçiler, normalleştirilmeye çalışılan bu sömürü çarkını kırmak için bir haftadır DİSK’e bağlı Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) öncülüğünde, Yapı Merkezi’nin İstanbul/Üsküdar’daki genel merkez binası önünde aileleriyle beraber direnen işçiler, ANF’ye konuştu.
LOT LOT ALIN TERİ GASPI
Direnişteki işçilerden Hayrettin Bulut, Ocak 2023’te işe başlayanlardan. Memleketi Elazığ’dan Tanzanya’ya gittiğini belirten Bulut, “Ben Lot 2 projesinde çalışmaya gittim. Şantiye lot lot ayrılıyor. Demiryolunun ikinci fazında çalışmaya gittim. Orada zaten şantiyenin kamp alanında kalıyorduk. 30-35 dereceyi bulan sıcaklıkta, sabah 07.00’den 18.00’e kadar çalışıyorduk. Mesailerle 00.00’ı bulduğumuz günler oluyordu. Haftada iki kere şantiyeden çıkabiliyorduk, onun dışında sosyal hayatımız yoktu. Orada 15 aylık bir serüvenim oldu. Elektrik işine bakıyordum, usta başı olarak çalışıyordum” diye konuştu.
190 GÜN MAAŞ ALAMADI, İCRALIK OLDU
Tanzanya’ya gitmeden önce Yapı Merkezi’nde kendilerine iki aydan sonra her ay ödeme yapılacağını belirten bir sözleşme imzalattırıldığını söyleyen Bulut, ancak yaklaşık 190 gün boyunca hiç maaş alamadığına dikkat çekti. Şirketin sadece aylık olarak cep harçlığı verdiğini kaydeden Bulut, şunları paylaştı: “Ailemize bir şey gönderemiyorduk, banka borçlarımızı ödeyemiyorduk. Ödeyemediğim borçlar nedeniyle orada icralık oldum. Hatta telefon faturam bile kapandı. Sürekli avans, sürekli maaşlarımızı talep ettik ama sürekli kandırıldık. Proje müdürü, gelip maaşların ödeneceğine dair açıklama yapıyordu, biz de inanıyorduk. Sürekli oyalama taktikleri uygulandı. Hatta bizi oyalamak adına, avans için elimize bir dilekçe tutuşturdular ama o avansı da ödemediler. En son 6 ay sonra bir maaş yatırıldı ama sonra yine maaş yok, yine maaş yok.”
BİLET PARASINI DAHİ KESMEKLE TEHDİT
Bu durum karşısında çıkışlarını istediklerinde ise istifaya zorlandıklarına işaret eden Bulut, şöyle konuştu: “Şantiyede bir yılını doldurmadan istifa edersen, uçak bileti parası dahil bütün masrafları kesmekle tehdit ediyorlardı, o yüzden istifa edemiyorduk. Son olarak Ağustos’ta 20 gün iş bıraktık. Bu grev sonucunda iki maaş ödediler, daha sonra bir maaş daha ödediler ama daha sonra yine tutmadıkları sözler vermeye başladılar. Ocak’ta bir yılım doldu ve beni göndermelerini istedim. Bu sefer de istifaya zorladılar. Nisan’da yıllık izne ayrıldım. Türkiye’ye döndüğümde maaşımın çok aşağısında bir para yatırdılar. Oysa içeride 5 maaşım var ama yatırmıyorlar. Ben de şefimi aradım ve ihtarname çektim. 7 Mayıs’ta Yapı Merkezi önünde direnişe başladık, 14 Mayıs’ta bize bir taksit olmak üzere ödeme yaptılar. İhtarname çektiğim için beni çağırıp, imzalamam gereken kağıtlar olduğunu söylediler. Kağıtta da ‘Kıdem ve ihbar tazminatlarımdan vazgeçiyorum’ yazıyordu. Bu kağıdı imzalamadığım takdirde hiçbir ödeme alamayacağım tehdidiyle zorla imzalattırdılar.”
ÖDEME SÖZÜNÜN YERİNE GETİRİLMESİNİ BEKLİYORLAR
Bulut, 14 Mayıs’tan bu yana verilen ödeme sözünün yerine getirilmesini beklediklerini ve bir haftadır holding önünde direndiklerini kaydederek, “Artık sabrımız tükenmek üzere. Bayram yaklaşıyor ama biz paralarımızı alamıyoruz. Burada kalmak için de borç yapıyoruz. Başımıza gelebilecek her olaydan Yapı Merkezi Holding sorumludur. Çünkü ben artık intihar aşamasına geldim. En sonunda kendimi bu merkezin önünde yakacağım” diye tepki gösterdi.
10 AYDIR MAAŞINI ALAMAYANLAR VAR
Memleketi Elbistan’dan Tanzanya’ya çalışmaya giden direnişteki işçilerden Sümmani Ünsal, bu şirketin daha önce işçilerin maaş ve tazminatlarını gasp ettiğini hiç duymadıklarını, ancak Tanzanya’ya gittikten sonra bunu öğrendiklerini belirtti. Kendileri oraya çalışmaya gittikten sonra durumun daha da berbatlaştığını söyleyen Ünsal, şunları dile getirdi: “Maaşlarımız dört ayda, 5 ayda, 6 ayda bir ödeniyordu. Direnen arkadaşlarımız içinde 10 aydır maaş alamayanlar da var. Ben 6 aydır maaş alamıyorum. Her hafta oyalıyorlar, bu hafta yatacak diye ama yatan bir para yok. Tanzanya’da üç kere grev yaptık, hatta artık dayanamayarak 15 gün önce şantiyede kule vincin üzerine çıktım. 14 yaşında bir oğlum var, okul servisi parasını ödeyemediğim için onunla telefonda tartıştım. Benim de zoruma gitti. Çünkü içeride benim hak etmiş olduğum alın terim var. Kimseden sadaka istemiyorum, emeğimin karşılığını istiyorum. Başka çare bırakmadılar, ben de kule vince çıktım. 10 gündür Türkiye’ye döndüm ama yine param yatırılmadı. Hep söz veriliyor ama tutan yok. Defalarca CİMER’e de yazdık ama oradan da bir sonuç alamadık. Bize mahkeme yolunu gösterdiler. Şantiyede yevmiyeli çalışan Tanzanya vatandaşlarına her ay para yatırılıyor. Mazotu da alıyorlar, orada da sıkıntı yok ama bize gelince hep oyalıyorlar. Bizim üzerimizden milyonlar kazanıyorlar. Biz hat boyu, proje boyu alın teri döktük ve maaşlarımızı alana kadar da direneceğiz.”
BİR AY EĞLENCELERİNDEN GERİ KALSINLAR
Gasp edilen hakları için direnişte olan Mehmet Tutak ve arkadaşlarına destek olmak için Yapı Merkezi önünde nöbet tutan Seda Tutak, eşinin 14 aydır Tanzanya demiryolu projesinde çalıştığını ama aylardır parasını alamadığını kaydetti. İki çocuğunu annesine bırakarak Adana’dan İstanbul’a geldiğini belirten Tutak, şöyle sitem etti: “Rezil rüsva olduk. Yapı Merkezi yüzünden yaşamadığımız şey kalmadı. Yeri geldi bazı arkadaşlarımız eşlerinden boşanmaya kalktı. Bunların hesabını nasıl verecekler? Hepimiz çok kötü durumdayız. Bunlar ödeme yapmadıkça biz kredi çektik. Alacağımız para da faize gidecek. Artık cebimize tamamı girmeyecek. Ne yapacağız böyle? Çoluğumuz çocuğumuz aç. Onlar için çerez parası, bizim alacağımız paralar. Bir ay eğlencelerinden geri kalsınlar. Çocuklarımızın rızkını eğlence yerlerinde harcamasınlar.”
YAPI MERKEZİ TAM BİR REZİLLİK
Direnişteki işçilerden eşi Erdinç Kibar’a destek olmaya gelen Gülcan Kibar, eşinin 6 yıldır çalıştığını ve üç maaşının ödenmediğini aktardı. 5 aydır para alamadıklarını belirten Kibar, “Ocak’tan beri para yatmadı. Raporlu çocuğum var benim. Sara hastası. Yapı Merkezi tam bir rezillik. Artık yorulduk. Hakkımızı versinler” dedi.
SENDİKA TEMSİLCİSİNİ İÇERİYE ALMAK İSTEMEDİLER
Şirketin finans işlerine bakan yöneticisi tarafından Perşembe günü çağrılan direnişteki işçilerden Mustafa Can, görüşmeye girdiklerinde sendikanın odadan çıkartılmak istendiğine dikkat çekti. Kendilerinin bu duruma itiraz etmeleri sonucunda sendika yetkilisinin de görüşmeye katıldığını söyleyen Can, şöyle devam etti: “Bize Cuma günü 2 bin dolar yatıracaklarını, daha sonra para tüm çıkışı olan işçilerin ücretlerini ödeyeceklerini söylediler. Biz tabii ki bu teklifi kabul etmedik, çünkü işçilerin buradan toplam 2 milyon dolar kadar alacağı var. 2 bin dolar dediğin para şu gün 64 bin lira para yapar. Buradaki arkadaşlar şu anda zaten 10-15 bin lira masraf yaptılar. Kiminin kredi kartı borcu var, icrası var, ailesi var. 9 yıldır çalışıyorum ve işin mutfağından geliyorum. Benim 6 aylık maaşım yatırılmadı. Bu yüzden 17 yaşındaki çocuğumun eğitiminin parasını veremedim. İki çocuğum var. Büyük olan, liseye giden kızımın parasını, 157 bin lirayı ödeyemedim. Onun için sıkıştırıyorlar. Ben buradan paramı alacağım ki okulun parasını vereceğim. Tüm haklarımızı alana kadar direnişimize devam edeceğiz.”