Meclis bütçe görüşmelerinde konuşmasını Kürtçe yapmak isteyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekili İmam Taşçıer’in konuşması CHP Grup Başkanvekili Haydar Akar tarafından engellendi. Taşçıer, yaşanan olaya ilişkin  ANF’ye konuştu.

Kürtlere yönelik asimilasyon politikasının Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana sistematik olarak sürdürüldüğüne dikkat çeken Taşçıer, "12 Eylül 1982 faşist anayasası, 19 kere değişti. Yamalı bohça durumuna gelmesine rağmen Kürt diliyle, Kürtlerin statüleriyle, Kürtlerin hak ve özgürlükleriyle ilgili hiçbir değişiklik olmadı. Anayasanın 42. Maddesinde resmen Kürt dili yasaklanıyor; Anayasanın 3. Maddesi de Türkiye'de yaşayan herkesin Türk olduğunu söylüyor.

Ben de onların dilinde yasaklı olan kendi dilim Kürtçe konuşmak istedim. Yasak olduğunu biliyordum ama zaten yasaklar karşısında direnmeyip mücadele etmezsen bu yasaklar kalkmaz. Benim için önemli olan o yasakları kaldırmaktı. Bu yüzden bütçe görüşmelerindeki fikrimi Kürtçe ifade etmek istedim. Kürtler için bütçede hiçbir şey yok dedim ve bunun tek nedeni Kürt kimliğinin, kültürünün tanınmıyor olması. Yasal ve anayasal bir güvence altında olmadığı için de bütçe bu şekilde oluşturulmuyor. Bunu ifade etmeye çalıştığım için de sözümü kestiler" diye konuştu.

KÜRTLERE STATÜ VERİLMELİ

Kürtlerin dil ve statü talebini her platformda dile getireceklerinin altını çizen Taşçıer, şöyle devam etti: “Anayasa’daki Kürt kimliğine ve diline karşı bizler düşüncelerimizi ifade etmez, dile getirmezsek yasaklar kalkmaz. CHP'li Grup Başkanvekili o kadar sert davranmayabilirdi. Bu CHP'nin de Kürt diline ve hak ve özgürlüklerine bakışını bir bakıma sergilemiş oldu. Dünyanın en geri kalmış ülkelerinden tutun da en ileri gitmiş ülkelere kadar, birden fazla dilin olduğu ülkelerde bu tür bir uygulama yok. Saddam döneminde de olmamıştı, Esad döneminde de. En diktatoryal ülkelerde dahi bu kadar tahammülsüzlük yoktur. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kendi içinde bulunan farklı kitleleri asimile edip Türkleştirmek istedi.

İşte bu ulus-devleti yaratmaya çalıştılar. Ama Kürtleri bir türlü asimile edemediler. Yüzyıllardır idamlarla, cezaevleriyle, öldürmelerle, Şark Islahat mahkemeleri ile baş edilemedi. Hala bunu diretmenin bir anlamı yok. Onun için biz, her platformda Kürtlerin statü, dil talebini dile getireceğiz."

Kürdistan'daki belediyelere kayyum atanmasının devletin Kürtlere bakış açısını anlattığını belirten Taşçıer, “Türkiye tarafında belediye başkanı herhangi bir suçtan  ceza almışsa, yerine meclis üyelerinden biri atanıyor. Kürdistan’da ise öyle değil” dedi.

DİLLER BÖLÜNME NEDENİ DEĞİLDİR

Anadilin bir ulusun, bir halkın aynı zamanda kimliğinin ve varlığının ispatı olduğunu ifade eden Taşçıer, her dilin kullanılması ve korunması gerektiğini belirterek, “Geçmişten, atalarımızdan, annelerimizden aldığımız kültürü bu şekilde yansıtabiliyoruz. Ben öğretmenim ve Türkçe öğretmenlik yaptım. Ama Kürtçe’yi rahat konuştuğum kadar Türkçe’yi rahat konuşamıyorum. Çünkü insanların belleğinde o hafıza oluşuyor. Dilin yasaklanması hiç bir şekilde düşünülemez. Özellikle Türkiye’nin deyimiyle, diller bir parçalanma, bölünme nedeni değildir. Dünyanın birçok ülkesinde onlarca resmi dil var. Biz dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi savunduğumuz zaman sanki bu ülkeyi parçalayacağız.

Türkiye'de kaç millet varsa, dil varsa konuşulmasına saygı duyulmasını isteriz. Mecliste konuşulanları 30 milyon kişi anlamıyor. Meclis çatısı altında bu dilin kullanılması engellendiğinde, bu bütün kurumlara da sirayet eder. Ulus devlet yapısından çıkmak gerekiyor. Kürtlere artık statü verilmesi gerekiyor. Kürtler kendi toprakları üzerinde kendilerini yönetmedikleri sürece bu tür uygulamalara maruz kalacaktır. AKP, 20 yıldan fazladır iktidarda ama Kürt dili, Kürt kimliği için hiç bir anayasal düzenleme ve değişiklik yapmamıştır" diyerek konuşmasını sonlandırdı.