Temelli: Kobanê davası siyaset eliyle yaratılmış bir kumpas

Kobanê Kumpas Davası’na ilişkin konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli bu davanın siyaset eliyle ve yargı marifetiyle yaratılmış bir kumpas olduğunu ifade ediyor.

KOBANÊ DAVASI

Kobanê Kumpas Davası’nda dört yılın ardından 16 Mayıs’ta karar açıklanması bekleniyor. 108 kişi için “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza istenen davada siyasetçiler yargılanıyor. Kobanê Serhildanından 7 yıl sonra açılan davada 4 yıldır birçok hukuksuzluk yaşanıyor. 16 Mayıs’ta karar duruşması öncesi DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli dava ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu. Temelli, 16 Mayıs’ta yapılacak duruşmaya sahip çıkılması çağrısında da bulundu.

Temelli görülmekte olan davanın bir kumpas davası olduğunu hatırlatarak şunları söylüyor: “DAİŞ'e karşı verilen mücadeleyi bahane edilerek bir kumpas yaratılmıştır. Çünkü ortada ne suç var, ne suçu kabul edebilecek herhangi bir edim. Dolayısıyla bu başlı başına bir kumpastır. Siyaset eliyle, yargı marifetiyle yaratılmış bir kumpas. Bunun adını doğru koymak lazım. Bu bir kumpas vakasıdır, artık bir vaka haline geldi. Çünkü bunun içinde ne hukuk var, ne yasa var, ne hukukçu var, ne mahkeme var. İzahı mümkün olmayan bir tablo ile karşı karşıyayız ve uzun süredir devam eden bir yargılama, çok büyük mağduriyet de yaratıldı.

Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Selahattin Demirtaş yedi buçuk yıldır tutuklu. Oysaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş hakkında iki kez vermiş olduğu bir karar var. Bu karar son derece net ve bağlayıcı ama buna rağmen bu tutsaklık devam ediyor. Dolayısıyla bir hukuktan söz etmek mümkün değil. Kaldı ki Türkiye'deki ceza hukuku yasalarına göre, hatta insan haklarını ihlal eden, yok sayan davalarda bile uzun tutukluluk süresi yedi yıl. Ama şu anda arkadaşlarımız tutuklanalı yedi buçuk yılı geçti.”

EN TEMEL MESELEYİ ARTIK ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ

16 Mayıs’taki duruşmadan bu hukuksuzluğa son verilmesi gerektiği vurgulayan Sezai Temelli, “Bu davadan olması gerekeni ve bu hukuksuzluğa bir son verilmesini bekliyoruz. Tüm arkadaşlarımız mutlaka tahliye edilmeli. 31 Mart seçimleri bu anlamıyla bu hukuksuzluğa karşı da ortaya konmuş bir tavırdır. Evet, kayyumlara karşı, ekonomideki sıkıntıya karşı konulmuş bir tavır vardır seçimlerde. Ama bunun ötesinde özellikle yaşanan hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı da bir tavırdır. Artık hem iktidar, hem de tüm kesimler bu sonuçları dikkate alıp bu anlamda adım atmalı ve bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe son vermelidirler.

Elbette bunun merkezinde tartışmasız, Kürt meselesinin demokratik çözümüne karşı olan bir anlayış var. Kürt meselesinin demokratik çözümündeki siyasi krizin en temel meselesi de aslında İmralı’ya uygulanan ‘hukuk’ sistemidir. Bu durum ortadan kalkmadığı sürece biz buna benzer birçok kumpas vakasıyla, kumpas davası ile karşı karşıya gelmeye devam ederiz. En temel meseleyi artık çözmek zorundayız. Geçenlerde yine Sayın Öcalan'a yönelik bir disiplin cezası verildiğini duyduk. Mutlak iletişimsizlik halinin hakim olduğu bir yerde tekrar tekrar disiplin cezası çıkıyor. Dolayısıyla Kobanê davası dediğimiz bu kumpasa da baktığımızda bunun da nedeni tartışmasız Kürt meselesi, Kürt meselesinin demokratik çözümünün engellenmesi olduğunu çok net söyleyebiliriz. Beklentimiz gerçek hukuk ve adalet adına olması gerekendir. Bunun olmaması durumu zaten iktidarın aynı anlayışla devam edeceğini, ülkeyi daha da kötü günlere sürükleyeceğini ifade eder. Diğer alanlardaki yumuşamaların, diyalogların, müzakerelerin çok bir şey ifade etmediğini geçmişten biliyoruz. Esas mesele belli, Kürt meselesinin çözümü konusunda samimi diyaloglar, ilişkiler geliştirilmeli” diyor.

BU ORTAK SORUNUN ÇÖZÜMÜNE ORTAK OLUNMALI

Kamuoyuna hem davaya samimi bir şekilde sahip çıkılması için, hem de kamuoyunu Kürt sorunun demokratik çözümü konusunda taraf olmaya çağıran Temelli konuşmasınu şu sözlerle sonlandırıyor: “Kamuoyu hem tecrit konusunda, hem de Kobanê Kumpas davası sürecinde maalesef duyarsız kaldı ya da çok az bir kesim duyarlılık gösterdi. Çağrımız kamuoyunun bu meseleye samimi bir şekilde taraf olması. Esasen de hukuktan, adaletten, demokrasiden yana taraf olmaları. Kürt meselesi demokratik bir çözüme kavuşmadığı sürece, bugün hangi sorunumuz varsa, şunu herkes çok iyi bilir ki, bu sorunlar giderek daha da derinleşir, kronikleşir ve içinden çıkılamaz bir hal alır. O yüzden yapılması gereken, hepimizin ortak sorunu olan bu meselenin çözümünde taraf olmaktır.”