Türk barbarizminden sıyrılabilen kişilik

PKK’nin ideal kişiliğini ‘Önderlik kişiliği’ ile izah eden Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, “Çünkü tarihte ilk defa bin yıllık Türk barbarizminden kendini sıyırabilen kişiliktir” diyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, ruhu ve bilinciyle Türk barbarizminden kendini sıyırmanın zorluğuna işaret ederek, ‘Önderlik kişiliği’nin buradaki önemini, “Tam bin yıldır, tek bir kişi, yalnız Kürt de değil birçok ulustan, kültürden kurumdan kişilik bu barbarizmden yakasını sıyıramadı. Halen de dünya ‘eyvallah’ diyor ama bu kişilik, hem kendini sıyırdı hem de onu darboğaza sıkıştırdı” şeklinde vurguluyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 31 Ocak 1995’te yaptığı çözümlemede, aile kurumunu, Kürtlerde aile yapısı ve aileciliği, kadının rolü, sevmek mefhumu ve ülke sevgisinin gerçek kapsamını, teorik yoğunlaşmasıyla kendisinden de örneklerle anlatıyor. Güncelliğini yitirmeyen ve zamanla daha iyi anlaşılmaya başlanan bu çözümlemelerin, bazı bölümlerini paylaşıyoruz.

Toplumsal varoluşun, ailenin varoluşuyla son derece bağlantılı olduğunu; toplumun en temel özelliği olan toprak parçasına yerleşmeye, onunla haşır-neşir olarak gelişmeye dikkat çeken Öcalan, topraksız ve ailesiz gelişme imkansızlığını teslim ederken tarih boyunca çok değişkenlik arz etmesini de ihmal etmiyor.

VATAN VE AİLE KURUMU

Günümüzde de toplumların, vatan adı altında en bağnaz milliyetçilikle kurulan toprak parçalarıyla birlikte, aile kurumunu son derece kapsamlı bir biçimde yaşamakta olduğunu belirten Öcalan, bu iki olgunun birbiri ile ilişkisine dair şunları ifade ediyor: “Bu iki olgu, son derece ilişkili ve çelişkilidir. Aralarında kopmaz bir ilişki kadar son derece zıt çelişkiler de vardır. Diğer toplumsal etkinlikler, kurumlar bu iki temel gelişmeyle olumlu, sıkı ilişki içindedir. Belli bir toprak parçasında ve temel aile birimleri içinde kalınmaksızın ekonomi, sanat, hukuk ve en önemlisi de siyasi ve sağlıklı bir askeri gelişme söz konusu olamaz. Olabilmesi için önce belli bir toprak parçasında yoğunlaşma, bir sosyal kurumu aile adı altında geliştirme vazgeçilmezdir.”

Öcalan, bu ilişkiyi izah ettikten sonra vatan ve aile kurumunun birbiri ile çelişkisinin de şu sözlerle açıklıyor: “Aşırı ailecilik, toprakla yoğunlaşmaya büyük bir engel de teşkil edebilir veya toprakta yoğunlaşma sağlanmadıkça, ailenin de oluşması çok çarpık gelişebilir. Toprak sorununa doğru bağlanmadıkça, sağlıklı bir ailesel gelişmeye cevap olunamaz. Ekonomik gelişme, sosyal gelişmenin diğer yönleri, ancak bu temel kurumlarda bir gelişme sağlanırsa anlam bulabilir. Tarih boyunca çeşitli toplumsal biçimlerde toprakta yoğunlaşma ve aile kurumunun gelişmesi uzun boylu anlatılabilir. Biraz tarih içinde gördüğümüz gibi, klan ailesinden başlanır, günümüzdeki iki başlı aileye kadar gelebilir. Anaerkil aile, poligami-monogami, çok başlı ve tek başlı, çok eşli aileler, çok geniş hanedan aileleri, erkek egemenlikli ataerkil aileler tarihte çeşitli zengin örnekleriyle karşımıza çıkar.”

AİLE GERÇEKLİĞİNİN ÇÖZÜMÜ

Kürt toplumunun da aile gerçekliğinin çözümlenmesi gerektiğine dikkat çeken Öcalan, aile gerçekliği çözümlenmeden, ayrıştırılmadan ne vatan kurmanın, ne siyaset geliştirmenin, ne asker olmanın ne de ekonomik olarak gelişmenin mümkün olduğunu vurguluyor. Temel Kürt çelişkisinin, aile çelişkisiyle son derece bağlantılı olduğunun altını çizen Öcalan, aile çelişkisi çözümlenip rayına oturtulmadan Kürt tipinin iflah olacağını sanmadığını söylüyor. “En büyük darboğaz, tıkanma, çözümsüzlük, kördüğüm aile gerçekliğindedir” diyen Öcalan, tarih boyunca hangi etmenlerin bu duruma yol açtığının incelenebileceğini ama en genel tanımıyla toprak-aile çelişkisinde aranabileceğini kaydediyor. Öcalan, şöyle devam ediyor: “Yoğunlaşılan toprakların vatan haline getirilememesi, ailenin ters gelişmesine, yani kördüğümleşmesine yol açıyor. Topraktaki yoğunlaşma, sosyal gelişmeyle iç içe olmadı mı, aile son derece içe büzülüyor. Büzüldükçe anlamsızlaşıyor, anlamsızlaştıkça gerek vatansızlaşma ve gerekse onunla iç içe toplumsallaşma çarpık hal alıyor. Hatta dağılıyor. Bunun önüne geçebilmek için aile kurumuna yükleniyor. Oldukça anlamsız, hiç derde deva olmayan deliliğimizin temeli, sorunlarımızın temel kaynağı olan bir aile tipi ortaya çıkıyor. Kürt düşkünleşmesi, düşürülmesi büyük oranda aile büzülmesi ile iç içedir.”

SÖMÜRGECİLİĞİ BESLEYEN AİLECİLİK

Vatansızlaştırılma ve toplumsuzlaştırılmanın, aileciliğe sarılarak çok tersinden durdurulmak istendiğini dile getiren Öcalan, Fakat bunun da giderek yoğunlaşılan topraklardan kopma ve toplumsal bağlardan çözülme gibi çok vahim bir sonuca yol açtığı belirtiyor. Bu anlamıyla aile çelişkisinin, temel Kürt toplumsal çelişkisi olduğunu kaydeden Öcalan, şöyle sürdürüyor: “Bizde baş çelişki; çıplak olarak görünüşte sömürgeciliktir fakat onu asıl besleyen, ağırlaştıran, ona güç veren, ona ruhsal ortamı çok zayıf bir tip olarak sunan ailedir, aile kurumu ve değer yargılarıdır. Kürt tipinin çok büzüldüğü, çözüldüğü, düşürüldüğü, kendi kendini 20 yaşına gelmeden işlevsiz kıldığı kurum oluyor aile. Aileyi bu anlamda kurmak, yaşamak her şeyin bitişi oluyor. Böylesine bir aileyi ayakta tutmak için Kürt erkeğinin veya Kürt kadınının sarf ettiği çabalar bitiş çabalarıdır. Mümkün olsaydı da bunun edebiyatını, sinemasını gösterebilseydik. Kısa bir bilimsel tanımlamayla gösterebilmek zordur fakat oldukça hissediyoruz, görüyoruz ve zaten çoğunuzun da yaşamınızdan ötürü, çok canlı çelişkisini yaşadığınızdan ötürü iyi farkındasınız ki, iflah etmiyor. Zaten ailecilik, kabilecilik, aşiretçiliğin düşman tarafından nasıl kullanıldığı, yalnız tarihte değil, günümüzde de çok çarpıcı örnekleriyle karşımızdayken, bu konuda fazla alame kesilmenin de gerekli olduğunu sanmıyoruz. Azıcık anlayış, gerçekleri kavramada yeterli olabilir.”

ÖNCELİKLE AİLENİN ANLAŞILMASI

PKK’nin çözümlemelerinde ailenin giderek ön plana geçmesinin, Kürt çelişkisinin çözümlenme imkanlarının artmasıyla da bağlantılı olduğunu söyleyen Öcalan, çelişkiyi doğru yakaladıkça, çözüme doğru götürdükçe, aile ve onun etrafındaki gelenekler, düşünceler, duygular, siyasetle, askerlikle nasıl ilişki ve çelişki içinde olduklarını gösterip başarmak istenildiğinde de aile çözümüyle yakından bağlantılarını dayattığını vurguluyor. Böylelikle aile çözümlemelerini geliştirmek zorunda kaldıklarını belirten Öcalan, “Bu anlamda aile çözümlemesi temel siyasal ve askeri çözümlemedir de. Kürt olayında siyasallaşmayı ve askerileşmeyi sağlayabilmek için, aile çözümünü geliştirmek gerekiyor ve bu anlamda Kürt kadın ve erkek tipini gerek klasik, düşmüş biçimiyle gerek yeniden oluşturup yüceltilecek biçimiyle açıklığa kavuşturup rayına sokmak gerekir” şeklinde konuşuyor.

KENDİ DENEYİMİNDEN ÖRNEK

Bu konuda fazla teorik değerlendirme sunmak yerine, bir anlatım yöntemi olarak kendi deneyimini açmanın daha yerinde olacağını düşünen Öcalan, kendisinin değerlendirmeye alınmasının son derece faydalı olacağını ifade ediyor. “Çünkü sizin yüksek teorik anlatımlardan fazla sonuç çıkarmadığınız, çıkarsanız bile hızla yaşamla bütünleştirdiğiniz söylenemez. Ama canlı bir örnek olarak özellikle Apo konumunu biliyorsunuz” diyerek, şöyle devam ediyor: “Günümüzde günlük olarak dost düşman tarafında ve amansız olarak da sizin yaşamınızda son derece büyük yer tutuyor. Neredeyse yüreğinizi ve beyninizi patlatıyor. Dolayısıyla onu incelemeye almak son derece uygundur. Büyük öğrenmeye götürebilir, büyük dönüşüme ve yola girmeye destek sağlayabilir. Daha önceki değerlendirmelerde aile çözümlenmesini yapmıştık. Ayrıca tekrarlanmanın fazla yararlı olacağını sanmıyoruz. Birçok çözümlemede kadın da Kürt erkek tipi de değerlendirildi. Onları da tekrar alabilecek anlatım yerine, daha değişik Apo deneyimini incelemek, sanıyorum tamamlayıcı ve pekiştirici bir anlamı çok güçlü bir biçimde verebilir. Böylesine bir kişilik, yaşayan haliyle halen oldukça etkilidir. Çok somut olarak düşman karşısında halen direnebiliyor. Bütün Kürt klasik direnmelerinin düştüğü duruma, yani ağır yenilgilere henüz uğramış değil ve kendileriyle birlikte son derece daralma, cüceleşmeyi yaşamıyor. Yücelme, yoğunlaşma, genişleme, bu kişilikte devam ediyor. Oldukça boyutlanıyor. Hemen her toplumsal yöne ilişkin, gerek anlamı ve gerek uygulamayı geliştiriyor.”

ÖNDERLİK KİŞİLİĞİ

Önderlik kişiliğinin ekonomik olduğu kadar askeri, siyasal olduğu kadar moralli, örgütsel olduğu kadar eylemsel yönlerde de son derece faal olduğunu belirten Öcalan, hatta patlamalı haline işaret ediyor. Öcalan, şunları söylüyor: “Çok açıkça söylenebilir ki, şimdiye kadar da böyle bir örnek kendini fazla kanıtlamış değildir. Hareket halinde, başarı hanesi tüm engellere, en yakınlarından tutalım en kaçırtılana kadar, bilir veya bilmez bir biçimde engel teşkil eden konumlarına rağmen büyük öğreticidir. Ben de inceliyorum kendi kendimi. Kendi kendimi tartışmaya hem ihtiyacım var hem de bu benim görevimdir. En önemlisi de kendimi kapatmamam, bütün yeniliklere açık bırakmamdır. Her türlü etkilenmeyi büyük bir duyarlılıkla yaşamı ona açık tutma, reddetmek kadar kabulü çok güçlü yapma, etki kadar tepkiyi müthiş gösterme, sempati kadar antipatiyi çok güçlü sergileme bu kişilikte son derece kudretli bir biçimde yürütülmektedir. Hem çok çocuk hem çok büyük, hem çok tarihi hem çok güncel, hem çok bilimsel hem çok duygusal, hem çok felsefik hem çok pragmatik, hem çok öfkeli, kinli hem çok sevimli, hem çok arzulanan hem çok tepkiyle kahredilmek istenilen... Bütün bu sıfatlarla kendini açık tutmaya, diri tutmaya, genç yaşam dolu tutmaya özen göstermeye, büyük dikkatle bunu sürdürmeye güç getirebiliyor bu kişilik. Oldukça da yenilikçi yaratıcı. Çok ilkeli olduğu kadar çok pratikçi olabiliyor. Bu hususlar önemini daha da arttırıyor, bu kişiliğin.”

OLUMSUZ KÜRTLÜĞÜN PANZEHİRİ

Öcalan, Önderlik kişiliği için “Büyük bir ayıraç, büyük bir kaldıraç, büyük bir ayna, büyük bir kılıç, büyük bir operatör” diyerek, şöyle bir izah getiriyor: “Bu yönüyle de tam bir toplumsal çözüm aracı oluyor. Kendini böyle bir konumda tutma esnekliğini gösterebiliyor. Kesinlikle başkaları gibi yaşamaya yanaşmadığı gibi, yaşamdan da hiç vazgeçmiyor. Herkesin bildiği yaşamı büyük eleştiriyle karşıladığı gibi, büyük özgür yaşama da müthiş bağlı olabiliyor. Var olan sonuçlar ana hatlarıyla böyle özetlenebilir. Yine de incelemeyi, güçlenmeyi açık bir anlatımla ortaya koymak öğreticidir. Kürt gerçekliği açısından örnek olarak gösterilmesi, bu sayılan nedenler bile başlı başına ne kadar büyük önem ifade ettiğini ortaya koyuyor. Çünkü bu saydığımız hususlarda Kürt tersinedir. Ne tarihselliği kalmış ne güncelliği, ne duyguları kalmış ne mantığı, ne sevgisi var ne antipatisi, ne ilkesi var ne pratiği, ne felsefesi var ne uygulanması... Önderlik kişiliği, adeta bütün bu olumsuz ana özelliklerin panzehri olarak ortaya çıkıyor. Zaten daha şimdiden bütün Kürt aile gerçekliğini alt-üst etmesi, yalnız aileyi değil, erkek ve kadın tiplemesini alt-üst etmesi de son derece çözümleyici niteliğinden ileri gelmektedir. Hatta Türk devletinin bile geçirdiği büyük sarsıntı, yine bu Türk toplumunun ailesinin bile büyük çözümlenmeye doğru onartılması, bu kişilikle yapım alabilir. Özellikle yetmiş yıllık TC’yi darboğaz içinde bıraktığı gibi, onun dayandığı toplumsal yapıyı da iflasın eşiğine getirebilmiştir. Daha da ötesi, Avrupa ve Amerika’nın da -ki, bunlar dünyanın etkili egemen güçleridir- dikkatini çekmiş ve günlük politikalarla üzerinde durmaktadır.”

ÖNDERLİK KİŞLİĞİNİN TOPLUMSAL BOYUTU

Önderlik kişiliğini bir birey olarak ele almadıklarını dile getiren Öcalan, bunun toplumsal boyutunu şu sözlerle ifade ediyor: “Büyük kurumsallığı ve toplumsallığı ifade oluyor. Görünüşte bir kişi ama temsil ettiği gerçeklik itibarıyla milyonların toplumsal gerçekliğinden daha ağırlıklı bir etkiye sahip. Zaten Önderlik tanımı da bu çerçevede yapılıyor. Bütün bu etkenler bu kişiliğin büyük bir dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini zaten açıkça ortaya koyuyor demeyeceğim de neredeyse herkes, devletler bile masa kurup inceliyorlar. Bence incelemeyi iyi bilen, PKK kurumunun kendisi oluyor. Daha önceki derslerde bu kişiliği ilk isyandan günümüze kadar getirdik, onu tekrarlamayacağız fakat daha değişik bir gözle sorgulayacağız. Bu kişiliği yakalamak gerekir, çok çeşitli yönleriyle sorgulamak gerekir. Kendi kendimi ben bile tanıtmaya çalışırken, yakalanmasının son derece zor bir kişilik olduğunu söylemeliyim. Çünkü tarihte ilk defa bin yıllık Türk barbarizminden kendini sıyırabilen kişiliktir. Yalnız fiziki anlamda sıyrılmamıştır. Ruhuyla, bilinciyle kendini sıyırmak büyük önem arz ediyor. Dikkat edin, tam bin yıldır, tek bir kişi, yalnız Kürt de değil birçok ulustan, kültürden kurumdan kişilik bu barbarizmden yakasını sıyıramadı. Halen de dünya “eyvallah” diyor. Ama bu kişilik, hem kendini sıyırdığı gibi, onu en darboğaza, en sıkışmışa götürmüştür.”

KÜRT SOSYOLOJİSİNİ ANLAMAK

Kadrolarına Önderlik kişiliğinin edinmenin gerekliliğini anlatan Öcalan, “Çünkü sıcak savaşımı an be an yaşamaktasınız, yaşayacaksınız. Bu kadar önemliyse, gerekliyse ve can alıcı yaşatan değerdeyse nasıl sorgulamalıyız? Sanıyorum parti gerçekliği itibarıyla Önderlik, militan gerçeklik ve siyasallaşmasıyla bağlantılı ele alınmalıdır. Önderlik, Apo kişiliği, felsefesi, sosyalist açıdan; hatta sanat ve hukuk açısından olduğu kadar askeri açıdan değerlendirilir. Bir aile çözülüşündeki yerini sorgulamaya çalışacağız. Çok temeldir, bir nevi hücre tahlili gibidir. Nasıl ki hücre tahlili ile biyoloji başlarsa, sosyal tahlil de böylesine bir sorgulamayla başlar. Kesindir bu, başka türlü Kürt sosyolojisi ortaya çıkarmak mümkün değildir. Kürt sosyolojisi demek; Kürt toplumunun anlaşılmasını ve gerekirse devrimle dönüştürülmesini sağlama bilimi demektir. Hücresi de böyle bir bireyin kendisidir. Bu hücrenin tahlili, analizi kesin toplumun doğru anlaşılması, dolayısıyla sağlığa kavuşturulması için ne kadar gerekliyse bu tipin aile gerçekliği ile iç içe sorgulanması büyük anlatım ve çözüm değerine sahiptir” şeklinde sesleniyor.

Devam edecek…