Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Akdeniz Belediyesi'nin eşbaşkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Aslan ile Belediye Meclis üyeleri Özgür Çağlar, Neslihan Oruç, Yakup Danış ve Hikmet Bakırhan'ın gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor. Ablukaya alınan belediye önündeki nöbete Adana, Osmaniye, Hatay'da partililer ve halkın da destek verdiği eylemde sık sık "Direne direne kazanacağız", "Kayyuma geçit vermeyeceğiz", "Kayyum gidecek biz kalacağız" sloganları atıldı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın için de yer aldığı heyet, belediye önünde nöbet başlatan halkı ziyaret etti.
Tülay Hatimoğulları, irade gasbına karşı Mersin Akdeniz Belediyemiz önünde yapılan açıklamada konuştu. Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi:
"Dün sabaha karşı Akdeniz Belediye Eş Başkanlarımız ve belediye meclis üyelerimiz gözaltına alındı. Arkadaşlarımız hala gözaltında. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu kayyumcu zihniyet, Akdeniz Belediyesi ile ilgili senaryoları zaten aylardır hazırlamış. Bu kayyımcı anlayış ve zihniyet, halkın iradesine adeta darbe vurmaktadır. Türkiye tarihinde darbeleri, askerlerin postallarıyla ve tanklarıyla bilirdik ama AKP, Türkiye tarihinin kara sayfalarına kapkara bir sayfa daha eklemiştir. Siyasi gücünü kullanarak ve yargıyı bir koltuk değneği haline getirerek, yargısıyla, polisiyle ve kendine göre siyasi erkiyle bir darbe gerçekleştirmiştir. Akdeniz’e yapılan bu darbeyi asla kabul etmiyoruz. Bu darbeci anlayış şuradaki halkı görsün, halkın gözlerindeki duyguyu okusun, anaların yüreğindeki duyguyu hissetsin. Halkımızın sloganda da belirttiği gibi direnerek bugünlere geldik. Bizler ne askeri cunta yönetimlerine boyun eğdik ne de Saray’dan bizleri yönetmeye kalkan, dilinin bir tarafı barış derken öteki taraftan kayyumcu zihniyeti devreye koyan anlayışa boyun eğdik. Direnerek bugüne geldik ve direnmeye devam edeceğiz.
Dün Wan’daydım. Wan’da doğal afetlerle ilgili bir koordinasyon merkezi oluşturuldu: AKOM. Onun açılışına katıldık. Dünkü konuşmamda da belirttim. Belediyelerimiz AKOM gibi kurumları kurmak üzere seçilmiştir. Belediye eş başkanlarımız bunun için seçilmiştir. DEM Parti, kent hizmeti yapmak için seçilmiştir. DEM Parti yolları yapmak, kaldırımları düzenlemek, suyun doğru akmasını sağlamak için seçilmiştir. DEM Parti, kentin sosyo-kültürel özelliklerine uygun bir biçimde yönetmek için seçilmiştir. Konya Belediyesi nasıl seçilmişse DEM Parti belediyeleri de aynı yasal çerçevede seçimlere katılarak seçilmiştir. Ancak kayyum zihniyeti bizlere şunu bir kez daha göstermiştir ki halkın oyuna bir darbe yapılmaktadır. Halkın seçme ve seçilme hakkına bir darbedir bu yapılan. Asla kabul etmiyoruz. Seçme ve seçilme hakkımızı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Konya’da oy kullananla Akdeniz’de oy kullanan arasında ayrımcılık yapan bu iktidar duysun ki belediyelere iki kez kayyum atamanıza rağmen halkın iradesiyle yeniden kazandık. Demek ki kayyumla, otoriterleşmeyle, faşizmle bu halk diz çökmez. Akdeniz Belediyesi Türkiye’nin nadide belediyelerinden biridir. Burada Kürtler, Türkler ve Araplar barış ve huzur içinde yaşayarak bugüne gelmiştir. Gerçekten Akdeniz Bölgesinin incisidir Akdeniz. Türk’ün de Arap’ın da Kürt’ün de oyunu alarak seçilen eş başkanlarımız ve belediye yönetimimiz şu an gözaltında. Halk olarak bu irade gaspını kabul ediyor muyuz? O zaman bizler direne direne kazanacağız, direne direne kazanmaya devam edeceğiz. Bunu da Saray duysun! Hep bir ağızdan söyleyelim ki Saray duysun.
Biliyorsunuz 1 Ekim’den bu yana bazı gelişmeler var Kürt sorununun çözümüne dair. Bir yandan bu görüşmeler devam ederken, diğer yandan belediyelerimize kayyum atamaya devam ediyorlar. Demek ki kadife elin içindeki o demir yumruk çalışmaya devam ediyor. Hiçbir biçimde umutlanma hakkını halkın elinden alamayacaksınız. Ancak şu bilinmeli ki bir yandan belediyelerin ve halkın iradesi gasp edilirken, diğer yandan barışın sesi yükselemez. Biz barışı herkesten çok istiyoruz. Barışı istediğimiz için zaten en ağır bedelleri ödeyerek mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Yarın bu iktidar çıkıp 'Ben barış marış yapmıyorum' dese de biz barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. Barışa olan bağlılığımız ve inancımız bu kadar büyüktür. Ama şunu bilmeliler ki biz Ankara’da barışın umudunu büyütmeye çalışırken yapılan bu irade gasbını kabul etmiyoruz. Bir yandan barış diyeceksiniz, diğer yandan Rojava'ya bombalar yağdırılacak. Bunu da kabul etmek mümkün değildir.
Biz barış dedikçe, onlar barışın üzerine kibrit suyu döküyorlar; bunu kabul etmek mümkün değil.
Hem halkın iradesini gasp ediyorlar hem de belediyelerin kasasını boşaltıyorlar. Arkadaşlarımız serbest bırakılsın, atanan kayyumlar görevden alınsın. İradenize, barışa ve demokrasiye sahip çıktığınız için size minnet borçluyuz."