Tülay Hatimoğulları: Kent Uzlaşısı stratejisini en güçlü Batı’da hayata geçireceğiz

Partisinin Kocaeli İl Kongresi’ne katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Batı’da irademizin her şekilde yönetime yansımasının alt yapısını kuracağız. İrademiz kesinlikle yerel yönetimlere her halükarda yansıyacak” dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Kocaeli İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı.

“Partimizde emek vermek demek, özgürlük mücadelesine sımsıkı sarılmak demektir” diyen Tülay Hatimoğulları, “Kocaeli’de emek veren herkese teşekkür ederek ve yeni seçilecek olan il yönetimine başarılar dileyerek konuşmasına başladı.

Emek mücadelesinin önemine dikkat çeken Eş Genel Başkan, “Emek mücadelesi birkaç açıdan bizim için değerli. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini savunmak bizim için önemli, geleceğimiz için, karnımızın doyması, geçinebilmek, çocuklarımızı okutabilmek için önemli. Gelecek kurabilmek için önemli ve Kocaeli bir işçi havzası. Burada insanlar ne yazık ki asgari ücrete mahkum edilmiş durumdadır. Biz buna DEM Parti olarak Meclis’te bütçe görüşmeleri devam ederken işçinin, emekçinin durumunun iyileştirilmesi için, asgari ücretin yoksulluk sınırına çekilmesi için parlamentoda da alanlarda da mücadele ediyoruz. Her yerde işçi ve emekçi kardeşlerimizle birlikte mücadele ediyoruz. Sözümüz olsun ki emek kazanacak, alın teri kazanacak, ekmek kavgası kazanacak bu ülkede” dedi.  

Kocaeli’de yaşanan sorunlara işaret eden Tülay Hatimoğulları, “Kartepe’de açılmak istenen fabrikalarda demir eritme fırını açılmak isteniyor. Buradaki insanların zaten yaşamla ilgili verdikleri mücadele ortada. Sanayi atıklarından dolayı, kimyasal atıklardan dolayı Kocaeli halkının verdiği mücadele ortadadır. Bunları bizler kabul etmiyoruz. Kocaeli'nin sesi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

FİLİSTİN SORUNUNDA GARANTÖR OLMAK İSTİYORSANIZ KURDISTAN SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNÜN ÖNÜNÜ AÇARSINIZ

Tülay Hatimoğulları, Türkiye ve Kurdistan gündemlerine ilişkin ise şu konuşmayı yaptı:

Kent sorunlarıyla bitmiyor sorunlarımız. Ne yazık ki Türkiye’de 10 yıllardır devam eden savaş ve çatışmalar var. Bölgede devam eden İsrail'in Filistin işgali ve savaşlar var. Bugün Filistin'in işgal edilmesine, Mescid’i Aksa'ya girişe, Gazze’nin insansızlaştırılmasına karşı biz DEM Parti olarak Türkiye ve dünyanın her yerinde tavrımızı çok net ortaya koyduk. Mazlum Filistin halkının yanındayız dedik. Mazlum Filistin halkı şu anda yalnızlığa terk edilmiş durumdadır. Onu en iyi biz anlayabiliriz. Çünkü biz Rojava'da, Afrin’de bugün Gazze’de yaşananların aynısını Kürt halkının yaşadığını biliyoruz, parti olarak yürekten hissediyoruz. Biz yine İsrail’deki işgalin ne anlama geldiğini biliyoruz. Çünkü Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında Kürt halkının orada nasıl katledildiğini, Türkiye’den kalkan İHA ve SİHA’larla oradaki siyasi öznelerin, demokratik mücadele veren öznelerin nasıl katledildiğini çok iyi biliyoruz. Bugün Rojava’da Kürt halkı statü elde etmesin diye mevcut iktidarın Kürt düşmanı politikalarını çok iyi biliyoruz. Bunu dün de teşhir ettik ve karşısında mücadele ettik, bugün de teşhir ediyor ve karşısında mücadele ediyoruz. Mazlum Filistin halkı için timsah gözyaşı döken AKP iktidarına hatırlatıyoruz; siz iktidarsınız, yetki elinizde, yürütme elinizde. Eğer gerçekten Mazlum Filistin halkının yanındaysanız, öncelikle bütün insani ve ticari anlaşmalardan vazgeçin diyoruz. Bunları feshedin! Eğer siz Filistin sorununda garantör olmak istiyorsanız başta Türkiye olmak üzere Suriye’de ve dört parça Kürdistan’da Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünün önünü açarsınız. Bugün kendi topraklarınızda Kürde her türlü katliamı, her türlü baskıyı reva görürken Filistin halkının yanında olamazsınız, bu gerçek bir duygu ve düşünce değildir.

AİLELERİN ADALET NÖBETİ’NİN YANINDAYIZ

İmralı’da devam eden ağırlaştırılmış tecritin ortadan kaldırılması için ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için şu an 106 cezaevinde açlık grevi var. Dönüşümlü başlayan açlık grevlerine destek mahiyetinde dışarda aileler de adalet nöbetinde. Bizler buradan bir kez daha haykırıyoruz. Tecrit derhal kaldırılsın ve bu mücadeleyi yürütenlere analarımıza, adalet nöbetine buradan selamlarımızı iletiyoruz. Yanınızdayız. Sizinle beraberiz. 

BAHÇELİ’NİN ETTİĞİ HAKARETLERİ KENDİSİNE İADE EDİYORUZ

Bizler cumhuriyetin ikinci yüzyılında ve aynı zamanda dünya 21’inci yüzyılı yaşarken hala bu tür konuları konuşuyor olmanın aslında acısını çekiyoruz. Eğer AİHM kararları bu ülkede uygulansaydı, Kürt düşmanlığından, devrimcilere, demokratlara, sosyalistlere olan düşmanlıktan vazgeçmeyi başarabilselerdi Kobanî Kumpas Davası'nda yargılanan arkadaşlarımız Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve bütün arkadaşlarımız zaten şu anda içeride olmayacaktı. Bakın Bahçeli dünkü konuşmasında, kürsüden de söyledim daha önce yemiyor içmiyor DEM partiyi vurmaya çalışıyor. Gece rüyalarına giriyoruz Bahçeli’nin. Çünkü her gün her konuşmasında bir çift laf etmeden uyuyamıyor. Bağımlımız olmuş, demiş ki "DEM Parti, teröre hizmet ediyor yok olması gerekir. AYM için bile kapatılması gereken bir mahkeme" diye konuşan bir insanın bizimle ilgili bu söylediklerini ciddiye almadığımızı ifade ediyorum. Şunu bilmeli ki Bahçeli bu ülkede Kürt düşmanlığı yaparak, Kürt dilini tanımayarak, başka dilleri yan dil olarak görmeye kalkışarak bu ülkeye en büyük düşmanlığı yapan, en büyük nifak tohumları eken, en büyük ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, kötü ve küfürlü dili kullanan insandır. Bahçeli’yi size anlatacak değilim, siz biliyorsunuz. Bize ettiği bütün hakaretleri buradan Kocaeli’den sizlerin huzurunda hepsini kendisine iade ediyoruz. 

GENÇLİK TÜRKİYE’NİN UMUDUDUR

Değerli halklarımız; bizler kongremizi burada gerçekleştirirken, aynı zamanda İzmir’de ve birçok ilimizde kongrelerimiz var. Seçim arifesindeyiz, ama aynı zamanda DEM Parti Türkiye genelinde ve Kürdistan’da kongrelerini gerçekleştiriyor. Bizler hem kongre faaliyetlerimizi hem örgütlenme çalışmalarımızı hem yeniden yapılanma faaliyetlerimizi genel kongremizi yaptığımız günden itibaren Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanında devam ettiriyoruz. Bizler iki Eş Genel Başkan, MYK üyeleri, Parlamento Grubumuz ve Parti Meclisimiz ile beraber Türkiye’nin dört bir yanında aynı anda birçok işi birlikte yapıyoruz. Aynı zamanda yerel seçimlere de güçlü bir hazırlık gerçekleştiriyoruz. 24 Aralık’ta Amed’te Gençlik Kongresi gerçekleştirilecek. Gençlik Türkiye'nin umududur, Türkiye yurtsever ve devrimci tarihine baktığımız zaman gençler her zaman için mücadelenin ana öncüleri olmuştur. Kürt gençliği de Türkiye gençliği de böyle. Bunu bildikleri için Gençlik Meclisi Sözcümüz ve MYK üyemiz olan sevgili Edanur yoldaşımıza polisin gösterdiği şiddeti yüzünü, gözünü nasıl morarttığını sizler gördünüz. Biz bunu hiçbir zaman kabul etmedik, kabul etmeyeceğiz. 

O polisler ki anaların yaptığı basın açıklamasına gençliğin destek vermesini istemedi. Analar neden basın açıklaması yapıyordu? Çünkü çocuklarının cenazeleri PTT kargo ile onlara gönderiliyor. Bu büyük acıyı protesto etmek istedi analar. Yas tutma hakkımız var diyorlar. Bu ülkede eğer gerçekten inançlı bir iktidar olsaydı, bu  ülkede toplumsal değerlere değer veren bir iktidar olsaydı, bunlar cenazelere bu kadar kötü davranmazdı. Düşman hukukunda olmayan uygulama, mezarları tahrip etme, cenazeleri kutularla gönderme, mezarları kazıyarak içlerinden o cenazeleri çıkarma... Daha ne anlatalım? Daha ne kadar anlatalım bu iktidarın zulmünü? İsrail'den daha beter zulüm gerçekleştiriyor. İsrail’den daha beter acılar çektiriyor Türkiye halklarına. Biz daha ne anlatalım. Buna itiraz eden analar, ‘biz yas tutma hakkımıza, gelenek ve göreneklerimize, toplumsal değerlerimize göre cenazelerimizi gömmek istiyoruz’ dedikleri için orada polisin, kolluk kuvvetinin şiddetine maruz kaldılar. Edanur yoldaşımızın gözünü morarttılar. Sadece o değil saçlarını da yoldular. O saç o masada basın açıklaması sırasında gösterildiği zaman benim aklıma Jîna Emînî geldi. Jin Jiyan Azadî sloganını Ortadoğu ve bütün dünyada yankılandıran sevgili kadınların hepsine buradan selam olsun. Jîna Mahsa Emînîlere, genç kadınlara selam olsun. 

DEM PARTİ HALA KİLİT PARTİ

Sizlerin de bütün Türkiye kamuoyunun da en çok beklediği gündemlerden birisi ve ne diyeceğimize bakılan gündemlerden birisi seçimler. Doğaldır, DEM Parti'nin tutumu. Mayıs seçimlerinde arada çıkan bazı partiler oldu, bazı güçler oldu. Önceki  ismimizle söylüyorlardı, habire ismimizi değiştirmemizi istiyor ve baskı kuruyorlar. DEM Parti için diyorlar ki 'kilit parti olma rolünü kaybetti'. Biz de onlara o zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz. Kilit parti olmaya devam ediyoruz. Çünkü Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi kilit parti olma rolünü seçim sandıklarındaki hilelerle elde etmiş değil. Sahte protokollerle elde etmiş değil. Kendini bilmez insanlar gibi ortaya çıkarak 'ben siyaset yapıyorum' deyip halkın duygu ve düşünceleriyle alay eden bir yaklaşım içinde olmadık. Demokrasiyi yürekten savunduk. Özgürlüğü, kadınların eşitliğini, doğanın, işçinin, emekçinin hakkını yürekten savunduk. Kürt halkı başta olmak üzere bu ülkede yaşayan bütün halkların anadilleri ile eğitim yapma hakkını yürekten savunduk. Alevi kardeşlerimiz başta olmak üzere bu ülkede yaşayan bütün farklı halklar ve inançların haklarını, eşit yurttaşlık temelinde haklarının anayasal güvenceye alınmasını yürekten savunduk. İşte biz o nedenle bu ülkenin kilit partisi olma rolümüzü dün yitirmedik, bugün de yitirmiş değiliz. 

YEREL SEÇİMLER İÇİN BİRİM OLUŞTURMAYA KARAR VERDİK

Bu yerel seçimlerde eş başkanlar, parti sözcülerimiz olarak nasıl bir tutum içinde olacağımızı kamuoyu ile geniş geniş paylaştık. En son ki nihai kararımızı dün ve önceki gün gerçekleştirdiğimiz Parti Meclisimizde alacağımızı söylemiştik. Önceki gün Kadın Meclisimiz dün de karma Parti Meclisimiz ile  toplantımızı gerçekleştirdik. Seçim stratejimizi gözden geçirdik. Başvurularımız devam ediyor yoğun bir şekilde başvurular var. Türkiye’nin dört bir tarafında var sadece belediyeleri kazandığımız yerlerde değil batıda da Kürdistan'da da az farkla kaybettiğimiz ya da bir şekilde seçmen kaydırarak kazandıkları yerlerde yani her yerde aday başvurularımızı alıyoruz. Batıda da komisyonlarımız kuruldu, yine batıda başvurular devam ediyor burada başta kadınlar, gençler ve engelli kardeşlerimiz olmak üzere lütfen gidin partimize başvurun, adaylık başvurularınızı gerçekleştirin. PM’mizde çıkan en önemli kararlardan biri de kent uzlaşısıdır. Kent uzlaşısı stratejisini en güçlü şekilde batıda hayata geçireceğiz. Ne demek istiyoruz? Kent uzlaşısı derken kentin bütün dinamiklerini kastediyoruz. Kocaeli'de yaşayan bütün demokrasi güçlerini kastediyoruz. Demokratik kitle örgütlerini, STK’ları, yöre derneklerini, kadın ve gençlik hareketini, doğa ve insan hakları savunucuları, bütün inançların temsiliyetinin kendini o kentin yerel yönetiminde ifade edebileceği, iradesinin o kentin yönetimine yansıyacağı bir formülden bahsediyoruz. Biz il il bu formül üzerinde çalışma kararı aldık dünkü PM toplantımızda. Bununla ilgili MYK’mızla bu istişareleri gerçekleştirmek üzere Kent Uzlaşısının zeminini hazırlamak üzere merkezi görüşmeler yapmak için bir birim oluşturmaya karar verdik. Bu birimin nasıl oluşacağını ve merkezde yürütülecek çalışmaların yerellere nasıl yansıyacağını yarınki MYK toplantımızda detaylı bir biçimde açığa çıkaracağız. Masada olan batı için en güçlü seçeneklerden birisi elbette irademizin yerel yönetimlere yansımasıdır. Bu aday çıkarmak olduğu gibi aynı zamanda seçim işbirliğine açık olduğumuzu ifade etmiştik. Dünkü PM toplantımızda açığa çıkan anlayış buydu. 

BATI’DA İRADEMİZİN YÖNETİME YANSIMASININ ALT YAPISINI KURACAĞIZ

Bizler Batı’da elbette irademizin her şekilde yönetime yansımasının alt yapısını kuracağız. 2019 stratejimiz çok doğru bir stratejiydi. O strateji ki bu ülkede otoriter rejimlerin yenilebileceğine dair bir umut kaynağı oldu. Biz o stratejimize çok değer veriyoruz, bu dönemdeki fark ise şudur: İrademiz kesinlikle yerel yönetimlere her halükarda yansıyacak. Kürdistan’da belediyelerimize kayyım atayan zihniyete karşı da Türkiye’nin en batısından Kocaeli'den kayyumlara sesleniyoruz. Hırsızlık yaptınız, halkın malını çaldınız, belediyelerin kaynaklarını çarçur ettiniz. Sizin oraya kayyım değil, kayyımın hemen altına hırsızlık bürosu tabelaları yazmanız gerekir. Yetmiyor sizin çirkinliğinizi anlatmaya. Kayyum anlayışı Kürt’e seçme ve seçilme hakkını tanımamak demektir. Bahçeli çıkıp böbürleniyor, öbürü çıkıp diyor ya Kürtler kardeşim diye. Seçimler yaklaştığı için herkes kardeşim diyor. Herkes DEM Parti ile konuşulabilir diyor. Biz Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yönetimlerle çözülmesini, yaşanan anti demokratik uygulamaları, yasaların hukukun çiğnendiği atmosferde bu mücadelemizin dar anlamda seçimlere kurban edilemeyeceğini biliyoruz. Bu seçimlerin de bu anlamıyla kayyım rejimine karşı mücadele etmemiz için de önemli olduğunu düşünüyoruz. 

BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANALIM

Buradan bir kez daha sözümüzü en yüksek tonla söylüyoruz. Belediyelerimizi kayyımlardan söke söke alacağız. Halklar kendi kendini yönetecek. Kürdistan’da da batıda da böyle olacak. Ve buradan çağrımızı, Kocaeli’den yapıyoruz. Lütfen seçim sanki yarın olacakmış gibi çalışma komisyonlarımıza son hallerine verelim. Kapı kapı gezelim. Sıkılmadık insan eli bırakmayalım. Çalmadık kapı bırakmayalım. DEM Partinin haklı davasını ve mücadelesini anlatalım. Yerel seçimlerde de irademizin sandığa ve yönetimlere yansımasını sağlayacak çalışmaları yapalım. Biz merkezlerden yerellerimize kadar bir seferberlik ilan ettik. Çalışma seferberliği. Halkımıza gitme seferberliği. Görüşmeler, buluşmalar yapma seferberliği. Burada Kocaeli İl Örgütümüz eminim bu kongreden sonra ilk iş olarak bunları daha detaylı bir şekilde planlayacaktır. Bundan şüphem yok. Buradan bütün Kocaeli’ne halklarımıza sesleniyorum; irademiz yerel yönetimlere yansısın. Anti demokratik uygulamalara karşı demokratik mücadele zeminini  hep birlikte kuralım. Birleşe birleşe kazanalım. Örgütlenerek kazanalım. Dayanışmayla kazanalım.