Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. DEM Parti’nin grup toplantısına, Önder Apo ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunan uluslararası heyet üyeleri de katıldı.
Tülay Hatimoğulları, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engellilerin yaşadığı sorunlara değindi.
İŞGAL SALDIRILARINA TEPKİ
Tülay Hatimoğulları, şunları ifade etti:
"Dünya kapitalist sisteminin krizi her geçen gün daha da derinleşmektedir. Bu krizi aşmak için oluşturulan ittifaklar ve yeni kamplaşmalar söz konusudur. Ticaret savaşları, enerji hatları, jeopolitik rekabet, yapay zeka egemenliği üzerinden gerilimler gittikçe artıyor. Soğuk savaştan bu yana en sıcak süreçlere tanıklık ediyoruz. Tam bu kaosun odağında ise tarihi kırılmaların yaşandığı Ortaoğu var. Ortadoğu’da düzensizlik üzerinden yeni bir düzen ikame edilmeye çalışılıyor. Yeniden katliam, yıkım, yeniden göç dalgalarıyla karşı karşıyayız. Halep’ten Tel Rıfat’a, Şehba’ya kadar.
Halihazırda birkaç gündür devam eden çatışmalarda 10 binlerce insan göç yollarına düştü. İsrail ile Lübnan arasında bir anlaşma imzalandı ve bu anlaşmanın daha mürekkebi kurumadan Suriye’de savaş ve çatışma yeniden başladı. Tüm dünyada terör örgütü olarak kabul edilen Heyeti Tahrir el-Şam (HTŞ) onunla birlikte SMO şimdi Suriye’nin çeşitli yerlerine saldırılar gerçekleştiriyor. SMO’yu hatırlayacaksınız, Türkiye’nin eğitip donattığı Türkiye’nin bütün lojistiğini hatta maaşlarını sağladığı örgütün ta kendisidir. Biz buradan soruyoruz. HTŞ, SMO, El Kaide ve IŞİD uzantıları olan bu örgütler kimin vekalet savaşını yürütüyor? Bu sorunun yanıtlarını bekliyoruz. Suriye’nin en önemli kentlerinden olan Halep'e girdiler. Halep Arapların, Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Alevilerin, Hristiyanların ve Sünnilerin bir arada barış içinde yaşadığı, yaşamayı başardığı bir kent. Bu kentlere zorla vekalet savaşı yürüten bu çeteler çökmeye çalışmaktadır.
Til Rifat’a yönelik çete saldırıları devam ediyor. Biz bu filmi 2011’de Suriye savaşı başladığı zaman izlemiştik. Bu filmin şimdi yeni sahnelerini izliyoruz. Bugün Ortadoğu’da, Gazze’den Hayfa’ya, Beyrut’tan Halep’e aynı savaşın izdüşümleri yaşanıyor. 7 Ekim 2023’te başlayan Ortadoğu’da savaş denklemi, daha da çetrefil bir hal aldı. Lübnanlaşma riski bugün Türkiye dahil bütün bölge ülkeleri için bir tehlikedir. Bölgeye fetihçi gözlerle bakan, kendi iç barışını öteleyen her yaklaşım; emin olun ki Lübnanlaşmak demektir. Türkiye’de iktidarın bu konuyla ilgili çıkaracağı dersler olduğunu düşünüyoruz. Ve bu dersleri çıkarmasını ümit ediyoruz.
'ÜLKEYİ FELAKETE SÜRÜKLÜYORLAR'
Buradan devlet aklı ve yürütme erkine seslenmek istiyorum. 2011 Suriye savaşına müdahil olarak büyük bir yıkımın parçası oldunuz. Yeni maceraların peşinden koşmayın. Vekil güçlerinizi sahaya sürmeyin. Neo Osmanlıcı hayallerinizden vazgeçin. Bu öfkeyle davrandığınız sürece, Ortadoğu siyasetini, Suriye politikalarını bu öfkeyle yürüttüğünüz sürece ülkeyi daha beter bir felakete sürükleyeceksiniz. Bu kaos sürecinde Suriye’de, Rojava’da Kürtlerin kazanımlarını nasıl yok edebilirim hevesine ve fırsatçılığına sakın ola girmeyin. Ortadoğu’daki hesap çarşıya uymaz. Rojava’da yaşayan Kürtlere mızrak, Türkiye’deki Kürtlere zeytin dalı uzatmak olmaz, olamaz.
IŞİD pratiği ve anlayışını sergileyen HTŞ’nin sadece Suriye'de değil, Türkiye ve bütün dünyada zarar üreteceği bilinmelidir. IŞİD ve türevi örgütleri, HTŞ’yi, SMO’yu ve diğer bütün koalisyonda yer alan örgütleri bizlere düzeltme yaparak satmaya sakın ola kalkmayın. Bizler bunların pratiğini El Kaide'den, El Nusra’dan, IŞİD’ten gayet iyi biliyoruz. Bundan heves devşirmeye çalışıyorsanız çok büyük yanılıyorsunuz. Bu tehlike döner sizi vurur. Reyhanlı sınır kapısında SMO’nun maaşlarını ödemediğiniz zaman Türk bayrağını nasıl yaktığını ve Türkiye’ye karşı nasıl eylem gerçekleştirmek istediklerini de Türkiye kamuoyuna hatırlatmak isterim.
Ortadoğu’da şiddetin her yayılışı hem Türkiye için hem de bütün bölge ülkeleri için bir felakettir. Bizler diyoruz ki; gelin bölgesel barış jeopolitiğini hayata geçirelim. Gelin içeride barış, bölgede barış ilkesini hayata geçirelim. Bu saldırılar hepimize ve geleceğimize dönüktür. Bunları asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. DEM Parti olarak; bölgede yaşanan kaosun hangi güçler tarafından çıkarıldığını, kimin kimden ne çıkar elde etmek istediğini, hepsini gayet iyi biliyoruz. Bizim mücadelemiz Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden yanadır. Sözde değil, özde demokratik bir Ortadoğu inşasından yanadır.
Dünya nükleer savaş gibi bir tehdit altındayken, dünyayı emperyalist kutuplar arasındaki çatışmalar kurtaramaz. Çare o değildir. Çare barıştır. Barış bütün sınırlar için en önemli güvenlik yöntemidir. Türkiye 911 kilometrelik sınırında barışı sağlayabilirse güvendedir. O nedenle barış güvenlik açısından silahlardan, tanktan, toptan çok daha etkili bir yöntemdir. Burada bunun altını bir kez daha çiziyoruz; hiç kimsenin şüphesi olmasın çeteler ve onların arkasındaki güçler yenilecek.
'İMRALI KAPILARINI AÇIN'
1 Ekim’den bu yana Türkiye'nin gündeminde MHP Genel Başkanı'nın yaptığı açıklamalar var. Kürt sorunuyla ilgili belirsiz tartışmalar devam ediyor. Toprak ölümden yoruldu, tencere sefaletten. O nedenle artık bu çatışma, sefalet ve savaş hali bitsin istiyoruz. Biz onurlu bir barış için dilimizi büyük bir ciddiyetle kurduk ve bunu koruduk. Ar damarı çatlamış kesimler ise ‘DEM Eş Genel Başkanları çözüm istemiyor’ diye yazıp duruyorlar. Vay efendim, DEM çözüm istemiyormuş diye veryansın ediyorlar. Değerli Türkiye halkları, bunlar külliyen yalandır.
DEM Parti, onurlu barışın umududur. Bunu bilmemek, bilip de görmezden gelmek, DEM Parti ile ilgili olan bir şey değildir. Umutsuzum diyen Cumhurbaşkanı, projeniz nedir bu soruna dair yaklaşımınız nedir? Bunu sadece DEM Parti değil, bütün Türkiye, 85 milyon insanımız merak etmektedir. Bu konu ile ilgili açıklamalarınızı bekliyoruz.
Bilindiği üzere bizler Eş Başkanımız Tuncer Bakırhan’la beraber geçtiğimiz Salı günü İmralı’ya gitmek ve Sayın Öcalan ile görüşmek üzere bir başvuru gerçekleştirdik. Henüz bu başvuruya bir yanıt almış değiliz. Sürecin takipçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde Erdoğan söyledi; ‘Cesur olacağız, yeni adımlar atacağız.' Bizler de bir cesaret örneği olarak İmralı kapılarını açın diyoruz, Sayın Öcalan ile görüşmeler sağlansın.
TEHDİT DİLİNE TEPKİ: BÖYLE DİYALOG KURULMAZ
Bugün yine bu kürsüde her salı olduğu gibi bazı konuşmalar gerçekleşti. ‘DEM Parti nerededir’ sorusu MHP Genel Başkanı tarafından bizlere soruldu. Öncelikle şunu söylüyoruz tehdit dilinden vazgeçin. Bizleri tehdit edip durmayın. Tehdit ederek diyalog kurulamaz. Öncelikle bunu bilince çıkarın.
Duymak isteyen kulaklar için tekrar ediyoruz; DEM Parti demokrasidir, çözümdür. DEM Parti, ortak vatandaşlıkta, inkarın karşısındadır. DEM Parti sizden daha Türkiyelidir bunu hepiniz bilesiniz. DEM Parti Ankara ve Diyarbakır’dır.
Asıl biz kendilerine sormak istiyoruz; Siz bu barış sürecinin neresinde duruyorsunuz? Barış, canınızın istediği anda onu aparat olarak kullanacağız bir şey değildir. Barış cesaret işidir. Barış cesurların işidir ve sorunlarla hakiki bir yüzleşmeyi gerektirir. Ferasettir barış. Bizler barış sevdasıyla, büyük bir cesaretle okyanusta ama pusulamızı bilerek yüzmeye devam edeceğiz.
Barışa giden yolları kapatmaya çalışırlarsa bizler yeniden kanatlanacağız ve barışın rotasında uçmaya devam edeceğiz. Tıpkı ağzında zeytin dalı taşıyan bir güvercin gibi. Asla ürkek değil, büyük bir cesaretle barış demeye devam edeceğiz. Bu da onlara dert olsun."