Türkiye, ‘umut hakkı’na hukukla bakmıyor
Avukat Mehmet Nuri Deniz, Türkiye'nin, 'umut hakkı’nı hukuki düzlemde bir hak olarak değerlendirmediğini belirterek, "Sayın Öcalan'a bundan dolayı ‘umut hakkı’ tanınmıyor” dedi.
Avukat Mehmet Nuri Deniz, Türkiye'nin, 'umut hakkı’nı hukuki düzlemde bir hak olarak değerlendirmediğini belirterek, "Sayın Öcalan'a bundan dolayı ‘umut hakkı’ tanınmıyor” dedi.
Türkiye'nin Kürt sorununa, demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne yaklaşımı değişmediği sürece bu 4 bin tutmağı ilgilendiren ‘umut hakkı’ konusundaki tavrının da süreceğini belirten avukat Mehmet Nuri Deniz, “Çünkü Türkiye, Sayın Öcalan'ın hukuki durumunu bireysel olarak değerlendiriyor ve Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle ele alıyor” diye konuştu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014’te Önder Apo'nun şartlı salıverilme imkânı olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesine aykırı bularak ihlal kararı verdi. AHİM, Önder Apo’ya verilen cezanın, ‘umut hakkı’ gözetilerek tekrar gözden geçirilmesi yönünde hüküm vermesine ve aradan geçen 10 yıllık süreye rağmen herhangi bir adım atılmadı. ANF’ye konuşan avukat Mehmet Nuri Deniz, “Umut hakkı, Almanya Anayasa Mahkemesi'nin 1970'lerde verdiği bir kararla gündeme geldi. Daha sonra AİHM, bu karardan esinlenerek 'umut hakkı' tanımlaması yaptı” dedi.
TAHLİYE UMUDUNUN OLMAMASI HUKUKSUZLUKTUR
Türkiye’de 2000'li yılların başına kadar yürürlükte olan idam cezasının kaldırılmasıyla birlikte yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirildiğini hatırlatan Av. Deniz, şöyle devam etti: “Bu cezanın infaz şekli, ölünceye kadar özel bir infaz rejimi ve tecridi altında bu cezanın çekilmesidir. Dolayısıyla bu konuda yapılan başvurularda AİHM, kişinin tahliye umudu olmadan ömür boyu cezalandırılmasını hukuka aykırı buldu ve bu konuda yeni içtihatlar geliştirdi. Bu konuda verdiği ilk karar da Birleşik Krallık ve Vinter kararlıdır. Bu kararla birlikte AİHM, ‘umut hakkı’nı tanımladı. Bu kararın özü şudur; bir kişinin, hiç tahliye umudu olmadan ömür boyu cezaevinde tutulmasının hukuka aykırı olduğu şeklindedir.” dedi.
TÜRKİYE, ‘UMUT HAKKI’NI UYGULAMAK İSTEMİYOR
AİHM'in Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik kararına işaret eden Deniz, şunları söyledi: “Avukatların 2014’te başvurusu üzerine AİHM, Sayın Öcalan'a dair ‘umut hakkı’nın uygulanmasına karar verdi. Kararın üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen Türkiye, herhangi bir adım atmadı. 2021’de Sayın Öcalan’ın avukatları ve sivil toplum örgütlerinin başvurusu üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu kararı gündemine aldı ve Türkiye hakkında bir denetim süreci başlattı. Türkiye, yine de ‘umut hakkı’na dair pratikte hiçbir adım atmadı. Denetim süreci hala devam ediyor ve Türkiye, bu kararı uygulama noktasında çok istekli görünmüyor.”
KÜRT SORUNUYLA BAĞLANTILI BİR DURUM
Türkiye'nin 'umut hakkı' kavramını hukuki düzlemde bireysel bir hak olarak değerlendirmediğine dikkat çeken Mehmet Nuri Deniz, şöyle konuştu: “Sayın Öcalan'a bundan dolayı ‘umut hakkı’ tanınmıyor. Bu kararın uygulanmamasının temel nedeni, Kürt sorunun çözümsüzlüğüdür; Türkiye'nin hukuk devletinden uzaklaşması ve demokratik bir anlayışın olmamasıdır. Bu sorunlar çözülmediği sürece Türkiye'nin olaya hukuki bağlamda yaklaşmadığını ve bu kararı uygulama niyetinin olmadığını çok net görüyoruz. Siyasi konjonktürün değişmesiyle birlikte olumlu anlamda bir adım atılabilir, çünkü Türkiye, Sayın Öcalan'ın hukuki durumunu bireysel olarak değerlendiriyor ve Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle ele alıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin Kürt sorununa, demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne yaklaşımı değişmediği sürece bu konudaki yaklaşımı da maalesef değişmiyor. ‘Umut hakkı’, şu anda 4 binden fazla hükümlü için de geçerli bir durumdur. Bu hakkın Türkiye tarafından iç hukukta tanınması için hukuki, siyasi, diplomatik ve toplumsal mücadelenin yoğun bir şekilde gündemde tutması gerekmektedir.”