Uçar: Kumpasçılar pusuda bekliyor

DEM Parti Milletvekili Zülküf Uçar, Kobanê Kumpas Davası’nda devreye giren aklın, anayasa yapım sürecinde de Kürt halkına karşı pusuda beklediğini söyledi.

KOBANÊ SİYASİ SOYKIRIM DAVASI

Türkiye’de demokrasi güçlerinin dikkate alması gereken temel parametrenin, anti Kürt hukuk ve siyaset ağının dağıtılması zorunluluğu olduğunu hatırlatan DEM Parti’nin hukukçu vekillerinden Zülküf Uçar, “Bu gerçekleşmeden, anayasa tahakkümcü bir akılla yazılmaya devam edecektir” dedi.

DEM Parti Van Milletvekili Zülküf Uçar, Kobanê Kumpas Davası’nın ardından devam eden yeni anayasa tartışmalarıyla ilgili beklentileri ve Türkiye’nin anayasa tartışmaları süreçlerini ANF’ye değerlendirdi.

TARTIŞMALARIN AMACINA DİKKAT EDİLMELİ

Uçar, anayasa yapım süreçlerinin en krizli dönemleri olduğunu belirterek, toplumsal onaya dayanmayan, tepeden inme anayasalarla demokrasinin gelişmesinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasının mümkün olmadığını ifade etti. Uçar, devam eden anayasa tartışmalarının amacının netleştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu tartışmalar gerçekten ülkenin demokrasi ve hukuk ihtiyacını karşılamayı mı yoksa mevcut statükonun sürdürülmesini mi amaçlıyor?” diye sordu.

Uçar, demokrasiye odaklanan bir anayasanın acil ihtiyaç olduğunu, parti olarak yıllardır dile getirdiklerini ve bu konuda çalışımlar yaptıklarını hatırlattı. “1921 Anayasası’na yapılan atıflar biçimsel değilse dikkate alınabilir” diyen Uçar, bu anayasanın nispeten demokratik unsurlar içerdiğini ve toplumun genel ve ortak iradesini kısmen temsil ettiğini söyledi. Uçar, 1921 Anayasası’nda yerel demokrasiye yapılan atıfların, vatandaşlık tanımı, yasama-yürütme ilişkisi gibi konularda görece demokratik normların öngörüldüğünü, ancak teknik sınırlamalar ve İttihat Terakki geleneğinin baskınlığı nedeniyle uygulanma şansı bulmadığını hatırlattı.

1921 ANAYASASI’NIN TOPLUMSAL TEMELİ

1921 Anayasası’nın tartışılacağı zeminin, metnin kendisinden ziyade yazıldığı süreçte dayandığı toplumsal tabanın çoklu demokratik karakterinin olması gerektiğini vurgulayan Uçar, “Kürt halkının dili ve kimliği bu kadar yok sayılmamıştı, siyasi irade gaspı ve iktidar baskısı bu kadar yoğun değildi” dedi. Uçar, 1921 Anayasası’nın konuşulabilmesi için devletin öncelikle o dönemin toplumsal şartlarını yeniden yaratması gerektiğini belirterek, “Bunun ön şartı da Kürt meselesinde devletin ceberut tavrını esnetmesi, hukuka ve demokrasiye imkan tanımasıdır” diye konuştu.

TARTIŞMA SONRASI OTORİTERLEŞME

Uçar, Türkiye tarihi boyunca her yeni anayasa tartışması sonrasında bir otoriterleşme süreci yaşandığını söyledi. 1961 Anayasası sonrası kısa bir demokratik aranın ardından bu kuralın devam ettiğini belirten Uçar, şöyle devam etti: “Anayasayı yapan aklın İttihat veTerakki çizgisinden kurtulamaması, demokrasi karşısında güçlü bir hükümetin tercih edilmesi ve buna devletin beka muamelesi yapılması başlıca sebepler olarak öne çıkmaktadır. Anayasa sihirli bir güç olmadığı gibi tüm sorunları bir anda çözemez.”

TOPLUMSAL UZLAŞMA İHTİYACI

Uçar, nihai çözümün ancak tabandan gelen bir uzlaşmayla mümkün olduğunu belirterek, toplumsal iradeyi içermeyen bir anayasanın, iktidar mücadelesinin manivelası olacağını vurguladı. Uçar, şunları söyledi: “1982 Anayasası’nda defalarca değişiklik yapılmasına rağmen demokratikleşme yönünde adımlar atılmamış, Kürt meselesi çözülememiştir. Her bir değişiklik, iktidarın sürdürülmesi amacına hizmet etmiştir. Aynı yöntem ve aklın bir kez daha devreye girmesi halinde, yeni bir anayasanın demokrasi getirmesinin mümkün olmayacağı açıktır.”

BU ŞARTLARDA MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR

Mevcut şartlarda, demokratik bir anayasa yapılmasının olası görünmediğini ifade eden Uçar, Kobanê Kumpas Davası’nın Kürt halkının özgürlük ve eşitlik arayışının mahkum edilmek istendiğinin önemli bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Türkiye’de demokrasi güçlerinin dikkate alması gereken temel parametrenin, anti Kürt hukuk ve siyaset ağının dağıtılması zorunluluğu olduğunu hatırlatan Uçar, “Bu gerçekleşmeden, anayasa tahakkümcü bir akılla yazılmaya devam edecektir” dedi.

Uçar, Kobanê Kumpas Davası’nda görülen anti Kürt hukuk ve siyaset tarzının, demokratik anayasa imkanını tıkamaya devam edeceğini söyledi. Bu davada, Kürt siyasetçilere yönelik suçlamaların tamamen gerçek dışı olduğunu ve talimata dayandığını anımsatan Uçar, “Hükümet, bu yalanı işlemeye devam etmekte ve toplumda Kürt karşıtı bir algıyı sürdürmeyi amaçlamaktadır” şeklinde konuştu.

KÜRT HALKINA KARŞI PUSUDALAR

Uçar, Kobanê Kumpas Davası’nda gördükleri kumpasçı aklın, anayasa yapım sürecinde de Kürt halkına karşı pusuda beklediğini ifade ederek, şunları ekledi: “Şimdiye dek yazılan anayasalar, hep bu inkarcı-komplocu geleneğin yolunu açmıştır. Demokratik ve özgürlükçü bir anayasa konusunda gerekli tavrı alacak ve iradeyi ortaya koyacak bir duruş sergilemekte kararlıyız. Kürt meselesinin çözümünün, Türkiye’nin genel demokrasi sorunlarının çözümünde yeni ve demokratik bir anayasanın önemli katkıları olabileceğini biliyoruz.”