Wan Açlık Grevleri İzleme Koordinasyonu: Tutsaklar kararlı
Wan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, 12 cezaevi ile ilgili raporlarını açıkladı, tutsakların kararlı olduğunu ve tecridin kaldırılması gerektiğini belirtti.
Wan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, 12 cezaevi ile ilgili raporlarını açıkladı, tutsakların kararlı olduğunu ve tecridin kaldırılması gerektiğini belirtti.
Cezaevlerinde 31’inci gününde devam eden açlık grevi eylemini takip etmek üzere Wan’da bir araya gelen 7 kurum tarafından oluşturulan Açlık Grevleri İzleme ve Takip Koordinasyonu, 12 cezaevine yaptıkları ziyaretlerde görüşmeleri tutsakların anlatımlarını rapor haline getirdi. Koordinasyon içerisinde Wan Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Wan Tutuklu Aileleri ile Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), SES şubeleri ile Wan-Colemêrg Tabip Odası yer aldı.
Patnos L Tipi, Van F Tipi Yüksek Güvenlikli, Van Yüksek Güvenlikli, Erzurum Oltu T Tipi, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli, Ahlat T Tipi, Giresun Espiye L Tipi, Bafra T Tipi, Beşikdüzü T Tipi, Rize (Kalkandere) L Tipi ve Kavak S Tipi cezaevlerini ziyaret eden Koordinasyon, hazırladıklarını raporu Wan Barosu’nda düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.
Raporu ÖHD üyesi Avukat Cahit Ertan paylaştı.
Ertan, görüşme yaptıkları tutsakların kararlılıkla eylemlerine devam edeceklerine dair kendilerine bilgi verdiğini belirterek, “Açlık grevlerinin sonlanması için siyasal iktidar ve yetkili kurumlar tarafından açlık grevine başlayan mahpusların taleplerini yerine getirmeye ve mutlak iletişimsizlik halini kaldırmaya yönelik bugüne dek herhangi bir adım atılmamıştır” dedi.
Mahpusların onurları, yaşam ve sağlık hakları başta olmak üzere tüm haklarının devletin sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Ertan, “Açlık grevlerinin herhangi bir aşamasında hapishane kurumlarının olası şeker, tuz ve vitamin yasağı, yaşam hakkı bağlamında zamana yayılmış işkence ve kötü muamele olarak ele alınabilecek bir tutumdur. Açlık grevine başlayan mahpuslara yaşamın devam etmesi ve sağlık sorunlarının meydana gelmemesi amacıyla en az alınması gereken 5 büyük su bardağı su/sıvı, 2 çay kaşığı tuz, 5 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı karbonat ile 500 mg B1 vitamini içeren kompleks B vitamini preparatları sağlanmalıdır. Asgari düzeyde alınması gereken bu maddelerin kısıtlanması durumunda, geçmiş yıllardaki açlık grevlerinde olduğu gibi mahpusların beyin fonksiyonlarında kalıcı hasarlara ve hatta ölümlere sebep olacağı aşikârdır” diye konuştu.
Avukat Cahit Ertan, açlık grevi eylemi gerçekleştiren tutsakların sağlık durumlarının devamlı takip edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Ertan, “Kendilerine bakamayacak duruma geldiklerinde refakatçi imkanı sağlanması, tecrit altında tutulmamaları ve zor kullanmaktan kaçınılması gerekmektedir. Bizler; meslek ve hak temelli sivil toplum örgütleri olarak açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz” dedi.
'TECRİT DERHAL KALDIRILMALI'
Tecridin derhal sona erdirilmesi gerektiğini ifade eden Ertan, “İmralı Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mutlak iletişimsizlikle devam eden tecrit, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna aykırıdır. Siyasal iktidar, açlık grevcilerinin talebini süreç daha tehlikeli bir noktaya evrilmeden değerlendirmelidir. Aksi takdirde, mahpusların sağlık ve yaşam hakkına yönelik ortaya çıkacak üzücü sonuçlardan da yine siyasal iktidar sorumlu olacaktır. Bu nedenle Adalet Bakanlığının ve ilgili kurumların bir an önce hareket geçmesi gerekmektedir. Sonuç olarak; mahpusların açlık grevi eylemi konusunda siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir. Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için bir an önce Adalet Bakanlığını, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını duyarlı olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.