Wan'da 1 Mayıs: Sömürü ve savaş politikaları protesto edildi
Wan’daki 1 Mayıs mitinginde emekçilere dönük sömürü ve savaş politikaları protesto edildi.
Wan’daki 1 Mayıs mitinginde emekçilere dönük sömürü ve savaş politikaları protesto edildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Wan Barosu, Wan-Colemêrg Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası ile Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) öncülüğünde “Emek bizim söz bizim” şiarıyla düzenlenen 1 Mayıs Wan Bölge Mitingi yürüyüş korteji ile başladı. Binlerce emekçi sabah saatlerinde Günpaş AVM önünde bir araya geldi. “Bijî 1’ê Gulanê/ Yaşasın 1 Mayıs”, “Bijî berxwedana zindanan”, “Bijî Serok Apo”, Emek bizim, söz bizim”, “KHK’ler gidecek, biz kalacağız” sloganları atan emekçiler, ardından mitingin yapılacağı Musa Anter Parkı’na doğru yürüdü. Sendika, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı kortejin en önünde ise Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ile Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) yer aldı. Özgür basın emekçileri “Susturamayacaksınız” pankartı ile yürüdü.
Serhat kentlerinden de emekçilerin katıldığı miting saygı duruşu ile başladı.
'BU TEKÇİ YÖNETİME SON VERECEĞİZ'
Tertip Komitesi adına konuşan DİSK Genel-İş Temsilcisi Ömer Tekin, “Wan halkının 31 Mart’ta gösterdiği direniş sonrası 1 Mayıs’ı kutluyoruz. 10 yıldır belediyelerimiz gasp edilmiş, arkadaşlarımız işlerinden atıldı. Buna karşı direnmek meşrudur. Bir kez daha yılmayacağımızı ve geri adım atmayacağımızı haykırıyoruz. Artık bu ülkenin demokratik ve emekten yana bir yönetime ihtiyaç var. Bu tekçi yönetime son vereceğiz. Demokrasi ve özgürlük için birlik ve dayanışma içerisinde mücadelemizi devam edeceğiz” dedi.
DİRENİŞ SELAMLANDI
Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, “Biz, 3 Nisan’da bu alanda ‘İrademiz bizimdir’ dedik. Halkımız büyük bir direnişle iradelerini sahiplendi. Tüm kirli politikalarını bizim üzerimizden hayata geçirmeye çalışıyorlar. Buna karşı bizim emek mücadelemiz devam edecek. Yine emekçiler iktidarın hedefi haline getirilerek, yüzlerce arkadaşımız ihraç edildi. İrademizi ve emeğimizi gasp etmeye çalışanlara karşı büyük bir direniş göstereceğiz. Ne olursa olsun biz halkımızın iradesine sahip çıkacak ve yaşamımızı emekle öreceğiz. Bizim mücadelemizi, özel savaş politikaları, doğanın yok edilmesi ve kadın kırımına karşıdır. Biz, bunun mücadelesini mutlaka güçlü bir biçimde vereceğiz” dedi.
TAKSİM SALDIRISINA TEPKİ
Daha sonra konuşan KESK EŞ Genel Başkanı Ahmet Karagöz, Taksim’e yürüyenlere yönelik polis saldırısını kınadı. 15 Temmuz’un bedelinin emekçilere ödetildiğini söyleyen Karagöz, ihraç edilenlerin görevlerine dönmesi için mücadele edeceklerini belirtti. Ülkede toplu krizlerin yaşandığını söyleyen Karagöz, “Milyonlarca işçi ve emekçi sömürülüyor. Tüm faturalan bu halka kesiliyor ve tüm kaynaklar yandaşlara akıtılıyor. 31 Mart’ta halkımızı bunlara bir kez daha ‘yeter’ dedi. Wan halkı iki kez bu politikalara ‘hayır’ dedi. Hepinizi tebrik ediyoruz. Karşı mücadeleyi büyütmekten başka çıkış yolumuz yok. Bizi nefessiz bırakanlara 31 Mart’ta cevabını verdik, bir kez daha bu cevabı vermemiz gerekiyor. Biz barış, kardeşlik, anadilinde eğitim, halkın bir arada kardeşçe yaşadığı bir ülke istiyoruz. Kürt sorununun çözülmesi, cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara karşı, savaşa harcanan bütçenin halka aktarılması için bu alanlardayız” dedi.
Miting konuşmalarla devam ediyor.
BAYINDIR: DEMOKRATİKLEŞME OLMAZSA KRİZLER SÜRER
Mitingde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "Kurdistan ve Türkiye’de emekçiler iktidarın gözünde düşman olarak görülüyor. Zulme karşı bir çaremiz var; halkların birlikteliğidir. Biz el ele vererek bu zülme karşı haklarımızı alacağız ve özgürlüğümüzü kazanacağız. Wan halkı nasıl direndiyse tüm halkların bir olması ve direnmesi gerekiyor. Bu birliktelik olursa onların yenebiliriz. Yıllardır süren bu mücadelemizi özgürlük ve barışla sonuçlandırma zamanıdır" dedi.
Bütçenin savaşa harcandığına dikkat çeken Bayındır, "Kürt halkına karşı savaşta neleri varsa harcadılar. Kürt meselesi demokratik yöntemlerle çözülmezse bu ülkede kriz devam eder. Bu meseleyi de Sayın Öcalan ile çözmeniz gerekiyor. Bizim mücadelemiz bu sorunun çözülmesidir. Kürt sorunu çözülmezse bu savaşı daha da derinleştirecekler" dedi.
TÜLAY HATİMOĞULLARI: 50 MİLYONA YAKIN İNSAN AÇ VE YOKSUL
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise ülkede en büyük sorunlarının başında işsizlik ve yoksulluk geldiğini söyledi. Tülay Hatimoğulları, “Bugün Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor. AKP saraylarda yandaşlarına ülkenin bütün varlıklarını ve kaynaklarını peşkeş çekerken, işçilere ve emekçilere açlığı ve yoksulluğu reva gördü" diye kaydetti.
'İŞÇİNİN EKMEĞİ SAVAŞ NEDENİYLE KÜÇÜLÜYOR'
Türkiye’de işçilerin ekmeğinin küçülmesinin en büyük nedenlerinden birinin devam etmekte olan savaş ve çatışma politikaları olduğunu ifade eden Tülay Hatimoğulları, "Bu ülkede 40 yılı aşkındır devam eden Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi konusundaki taleplerimize tankla, topla, mermiyle, silahla yanıt verdi bu iktidar. Bir kadın pazarda soğanın ne kadar pahalı olduğunu söyledi, Erdoğan dedik ki ‘sen merminin fiyatını biliyor musun?’ Patates pahalı, soğan pahalı, çocuklarımıza yemek yapamıyoruz diyen kadına cumhurbaşkanın verdiği cevap mermi fiyatı oldu. Ey Erdoğan biz mermi fiyatını bilmiyoruz. Öğrenmek de istemiyoruz çünkü biz savaş istemiyoruz. Biz barış istiyoruz, Türk, Kürt işçileri arasında nifak tohumları ekmeyi amaçlayan çatışmacı zihniyete karşı barış diyoruz. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülürse emin olun ki ayrılan o devasa bütçeler işçiye kalır, bizim ekmeğimiz daha çok büyür" dedi.
Tülay Hatimoğulları, şunları söyledi: "Wan’dan Türkiye halklarına, Türk işçi kardeşlerime seslenmek istiyorum; sizler herhangi bir eylem yaptığınızda o eylemleri kırmak için hemen tırnak içinde 'terör' diyorlar. Kürt işçileri ve Türk işçileri birbirinden ayırıyorlar. Oysa Kürdün, Türkün, Arabın, bütün hakların ekmeği eşit bir şekilde küçülüyor. Kurdistan'ın bağrından Türk işçi kardeşlerimize sesleniyoruz: İşçilerin ve emekçilerin arasındaki dayanışmayı, halkların arasındaki dayanışmayı ortadan kaldırmaya çalışan bu anlayışa karşı bize düşen en büyük görev dayanışmayı daha çok büyütmektir. Birlikte aç kalıyor, birlikte susuz kalıyorsak birlikte mücadele edeceğiz."
Miting Fazıl Demir, Koma Janya ve Babetna’nın sahne almasıyla son buldu.