Yüce: Faşizmin üzerine yürümek zorundayız

SYKP Eşbaşkanı Canan Yüce, faşist iktidarın 2024’te de tüm gücüyle saldıracağını belirterek, “Bizim direnişimizi yeniden organize etmek ve faşizmin üzerine üzerine yürümekten başka yolumuz yok” dedi.

AKP-MHP iktidarının, devlet ve sermayenin desteğiyle 2015’ten bu yana kesintisiz olarak süren ağır saldırılarına rağmen muhalefeti teslim almayı başaramadığını söyleyen SYKP Eşbaşkanı Canan Yüce, “Biz de bu kamburu sırtımızdan atmayı başaramadık henüz ama direncimizi de yitirmedik” diye konuştu. 

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Canan Yüce, 2023 yılını ve yeni yıldaki beklentileri ANF’ye değerlendirdi. İktidarın, 2023’te faşizmin kurumsallaşmasına çalıştığını ve bazı önemli eşiklerin de aşıldığını belirten Eşbaşkan Yüce, “AKP-MHP bloku, siyasal, ekonomik, ekolojik ve cinsiyetçi krizin sarmallaşarak yükseldiği 2023’te sermaye ve derin devletin desteğini bir kez daha arkasına alarak seçimlerde halkın iradesini gasp etti. Normal koşullarda asla kazanamayacağı seçimleri, gerek öncesinde yoğun olarak uyguladığı baskı, tutuklama, tehdit ve şantajla gerilimi yükselterek, gerekse de sandıklarda uyguladığı hileyle kendi lehine çevirdi” dedi. 

MUHALEFETİ TESLİM ALMAYI BAŞARAMADI

İktidarın, Kürt düşmanlığını en büyük motivasyon kaynağı olarak kullandığını vurgulayan Yüce, şöyle devam etti: “şunu belirtmemiz gerekir ki; 2015’ten bu yana kesintisiz olarak süren ağır saldırılara rağmen muhalefeti teslim almayı başaramadılar. Yargı, yürütme ve yasamadaki tek adam sultasına rağmen ezilen ve emekçi kitleler ile onları temsil eden siyasal güçler, açıktan ya da kapalı olarak, sesli ya da sessiz, sokakta ya da olduğu yerden direnişi sürdürüyor. Ellerindeki devasa ekonomik, ideolojik ve zor aygıtlarına rağmen faşizme, tek adam rejimine direnenleri sindiremediler. Evet, biz de bu kamburu sırtımızdan atmayı başaramadık henüz ama direncimizi de yitirmedik.”

İKTİDAR MUTLAK SONUÇ İSTİYOR

İktidarın, artık 2024’te mutlak bir sonuç almak istediğini, bunun için yerel seçimlerde kaybettiği büyükşehirleri geri almayı hesapladığını kaydeden Yüce, şunları dile getirdi: “Faşizm, saldırganlığını arttırdığında değil, muhalefet direnmekten vazgeçtiğinde zaferini ilan edebilir. O yüzden hedefleri esas olarak direncimizi kırmak, ancak bunu başarmayacaklar. İşçiye, memura, emekliye para bulamazken Kürtlerle savaş, bölge devletleriyle rekabet ve Batılı efendilerinden icazet için 40 savaş uçağına 5 milyar doları buluveriyorlar. Sadece Erdoğan ve AKP-MHP bloku değil, Türkiye sermayesi ve derin devleti de bu süreçte içeride ve dışarıda agresif, işgalci, sömürgeci, çatışmacı, yasakçı, baskıcı bir yönetimi istiyor. Ezilenleri ve emekçileri bu yıl da eşitlikçi, özgürlükçü, barışçıl ve demokratik uygulamaların beklemediği açık. 2024, iktidarın ezilenlerin ve emekçilerin direncini kırmak için var gücüyle saldıracağı bir yıl olacak. Bizlerin de öncelikle kendimize güvenerek ve kendimizi örgütleyerek, sonrasında ise faşizme ve tek adam diktatörlüğüne karşı en geniş kesimi ortak davranmaya zorlayarak, bu saldırıları püskürtmemiz, demokratik bir dönüşümün yolunu açmamız, ezilenlerin ve emekçilerin birleşik yolunu açmamız gerekiyor.”

DEM PARTİ 3. YOLUN MOTOR GÜCÜDÜR

3. Yol’un motor gücü ve garantörünün, ezilenlerin ve emekçilerin birleşik örgütünün DEM Parti olduğunu belirten Yüce, “Şayet bugün faşizm kurumsallaşmasını tamamlayamadıysa bunun en büyük sebebi halklarımızın bu ortak örgütlenmesidir. Ortak örgütlenmemizin, stratejik ittifakımızın ilk adımları olan HDK’nin en temel gerekçesi de bu tehlikeyi görmüş olmasıydı zaten. Çatı Partisi Girişimi’nden HDK’ye, HDK’den HDP’ye, YSP’den DEM Parti’ye taşıdığımız süreç, bu ülkenin ezilenlerinin ve emekçilerinin ortak direniş hattını ve demokratik geleceğini birlikte kurma arzusudur. Yenemedikleri, teslim alamadıkları, yok edemedikleri de tam bu arzudur. Bizim direnişimizi yeniden organize etmek ve faşizmin üzerine üzerine yürümekten başka bir yolumuz yok. Ne mevcut faşist iktidar ne de hala eski statükoyu aşmayı başaramayan düzen içi muhalefet, halklarımızın eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve demokrasi mücadelesine yanıt olamaz. Bu yolu ancak biz kendimiz açabiliriz.”