'6 yaşındaki kızımı vurdular'
Türk devletinin Girê Spî'ye dönük işgal saldırılarında 6 yaşındaki kızı Sara'yı kaybeden anne Fatma (30), "Sara daha 6 yaşındaydı ve Erdoğan’a silah da doğrultmamıştı ama kızımı vurdular" dedi.
Türk devletinin Girê Spî'ye dönük işgal saldırılarında 6 yaşındaki kızı Sara'yı kaybeden anne Fatma (30), "Sara daha 6 yaşındaydı ve Erdoğan’a silah da doğrultmamıştı ama kızımı vurdular" dedi.
Dünya gündeminde koronavirüs salgını büyük bir yer alırken, Kürdistan ve Ortadoğu'da ise işgalci Türk devletinin saldırıları var. Türk işgalci devletinin Kuzey-Doğu Suriye'ye işgal saldırılarında birçok trajediye şahitlik ettik. Yaşanan her savaşın trajedileri vardır, fakat bazı trajedilerde vardır ki yüzyıllar da geçse unutulmamalıdır. Türk devleti, Serêkaniyê ve Girê Spî'ye yaptığı işgal saldırılarında, insanlığa yüzyılın vahşetini yaşattı. Yaşanan işgalde daha savaşın bile anlamını bilmeden, bu savaşın kurbanı olan çocuklar da vardı. Kimi çocuklar yaralandı, kimilerinin kolları, bacakları ve kiminin de canları bu savaşın kurbanı oldu.
Gire Spî ye bağlı Tilfindir köyünde yaşayan 4 çocuklu bir ailenin 2. çocuğu olan Sara işgal saldırılarından habersiz okuldan dönüyordu. Köye gitmek için amcasıyla beraber motosiklete binen, Sara ve amcası hayatlarını değiştiren bir sesle irkildiler. Sara kanlar içerisinde yerdeydi. Tarih 1 Kasım’ı gösteriyordu o gün. Türk devleti tüm dünyanın gözü önünde Efrîn’den sonra bir kez daha, eli kanlı ordusuyla Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırmak için sınır boyunda kadın çocuk demeden insanları katletmeye başlamıştı.
KIZINI KAYBETMESİNİN ÜZERİNDEN 8 AY GEÇTİ
Ve tarih 1 Kasım… Bu tarih Türk devletinin eli kanlı askerlerinin namlusundan çıkan mermi ile başından vurulan ve hayatını kaybeden Sara’nın annesi, Fatma için artık ömrü boyunca unutamayacağı bir tarih olarak kalacak. Yaşanan olayın ardından yaklaşık 8 ay geçti. Biz de bir grup arkadaşla Küçük Sara’nın annesini ziyarete gittik. Fatma’ya yaşananları sorduğumuzda ağlaya ağlaya ve her kelimesinden sonra yutkunarak bize anlatmaya çalışıyordu. Konuşmasa da evlat acısı yüreğinde yanan kor bir ateş misali, kendini vicdanı olan herkese hissettirirdi.
Fatma sessizdi ona yüreğindekileri de söyletmek kolay olmadı. Fatma’nın sessizliği aslında her şeyi anlatmaya yetiyordu. Fakat birkaç cümlede olsa bize anlatmasını istedik. Belki onun acısını görmeyenler görür, unutanlar da hatırlar ve yürekleri bir kez daha insanlık onuru için çarpar diye düşündük.
KIZIMIN ELBİSELERİNİ KENDİ ELBİSELERİMDEN AYIRMIYORUM
Fatma ana, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın faşizmini anlatırken, en sade ve yürek burkan kelimelerle konuşuyor. Fatma’nın dili değil, yanan yüreğiydi. Fatma ana yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı: "Sara daha 6 yaşındaydı ve Erdoğan’a silah da doğrultmamıştı ama kızımı vurdular. Ben de bir anne olarak kızımın okula gitmesini ve büyüyüp bilgili biri olmasını isterdim." Annenin kurduğu her cümle ve her kelime kör, sağır ve dilsiz kalan insanlığın utancı olarak tarihe yazılacak. Ve bir de Sara’nın küçük kardeşi Aryen var o da her gün annesine şu soru soruyor. "Anne, ablam nerede?" Çaresiz annenin ise sessiz kalmaktan başka bir cevabı yok...
Sara’nın annesi kızının tüm elbiselerini bir bavulun içerisinde saklamaktadır. Fatma kızının elbiselerini bize gösterirken şöyle söyledi: "Kızımın elbiselerini kendi elbiselerimden ayırmıyorum. Çünkü eğer ayırırsam, kızım da benden ayrılacakmış gibi hissediyorum.'
Acılı annenin tek temennisi topraklarına saldıran işgalci Türk devletinin saldırılarının son bulması ve ben insanım diyen bütün halkların bu işgale sessiz kalmaması.