Türk işgal saldırılarının, her ne kadar askeri olarak görülse ve bu yönü daha görünür olsa da özünde ideolojik saldırılar olduğunu söyleyen YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik, herkesin şunu bilmesi gerektiğini söyledi: "DAİŞ’in 2014’te Kobanê saldırısı, Kürt halkı ve halklar açısından hangi anlamı taşıyorsa 2022'de Zap merkezli Medya Savunma Alanlarına yönelik geliştirilen işgal saldırıları da bu anlamı taşıyor."
YJA Star Merkez Karargah Komutanı Zozan Çewlik, ANF'nin sorularını yanıtladı.
Fedailik ayı olan Haziran'a girdik. Zîlan'ın eyleminin açığa çıktığı koşullarla günümüzü karşılaştırırsak benzer yanları nelerdir, Zîlan'ın eylemi neden önemli?
Halklar ve kadınlar açısından özgürlük arayışı ve kendi kimliğiyle buluşma savaşı, uğruna büyük bedeller ödemek üzere çok zorlu mücadelelerin evrimsel ve devrimsel süreçlerin ürünü olarak gelişmiş, gelişmektedir. Ataerkil ideolojinin tüm baskıcı, yıkıcı, imha edici karakterine rağmen adı konulmasa da, resmi belgelere geçmese de inadına yaşayan, hep tüm canlılığı ve renkliliğiyle direnen bir gelenek bulunmaktadır. Bu geleneğin oluşturucu gücü şehitlerimizdir. Bu yaşam ve direniş abideleri, egemenlikli sistemin yaşamda, kadın ve erkekte, doğada var olan çelişkileri kördüğüme çevirerek yarattığı karanlığı aydınlatan esas boyuttur. Şimdi tarihimizi bildikçe günümüzü daha güçlü anlıyor, kadın ve insan sevgisini daha da büyütüyor; geleceğe, özgürlüğe doğru daha sağlam adımlar atabiliyoruz. Tarihin bu özgürlükçü ve anlamlı sesi günümüzde de tanrıça kimliğiyle yeniden yeniden diriliyor; beyin ve ruh güzelliğiyle anlamlı bir yaşamın oluşturucu gücü oluyor. İşte fedailik ayı olan yeni bir Haziran ayı vesilesiyle zafer komutanlarımız Zîlan, Sema ve Gulan arkadaşların şahsında Zîlanca savaşan Şehrîstan, Mizgîn Ronahî, Ekin, Mahir Mazlum, Bager Gever, Şervan Erkendî, Rojda Cizîr, Özgür, Zamanî, Nalîn, Seren, Siyabend ve Laşer arkadaş şahsında Zap, Avaşîn ve Metîna şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
Aslında Zîlan arkadaşın eyleminin açığa çıktığı koşullar ve günümüz koşullarını kıyasladığımızda tümüyle aynılaştıramasak da birbirine benzer birçok yanı bulunmaktadır. Bir halk, kimliği ve kültürüyle yok sayılırken, bir cins en onursuz, kimliksiz kalıplara sıkıştırılmaya çalışılırken, bir savaş en acımasız ve kirli biçimleriyle yürütülürken, buna sessiz kalınarak anlamlı yaşanamaz. Zîlan arkadaş, eylemini 1996'da hem Önderliğe karşı geliştirilen 6 Mayıs uluslararası komplosuna, hem Kürt halkına uygulanan soykırım politikalarına hem de içimizde gelişen çeteci tasfiyeciliğe karşı tavrını koyma temelinde gerçekleştirdi. Anlamlı yaşam, bu egemen sisteme karşı canı pahasına mücadele etmek, eylemselleşmektir. Sözü buydu, özü de pratiği de bu oldu. Dürüstlüğün, sadeliğin, cesaretin, kadın derinliğinin, bilinçle ve yürekten bağlılığın, iddialı ve zafere inanan militanlığın, kadın inceliği ile buluşan zafer komutanlığının ifadesi oldu. Başarısızlığa ihtimal verecek tüm detayları ortadan kaldırdı. Zîlan arkadaşın kendisi amaç oldu ve eylemleşti.
Zîlan arkadaşın gerek Hareketimiz gerekse de kadın mücadelemiz açısından etkileri çok yoğun oldu. Önderlik, Zîlan arkadaşı zafer tanrıçası olarak tanımladı. Zîlan arkadaşın kişiliğinde hem Hareket'e taktik ve komutanlık esaslarına ve hem de kadın özgürlük mücadelesine ilişkin perspektife dönüştürdü. Önderlik ve Zîlan arkadaşın ilişkisi, özgür bir ilişkiydi. Önderlik ve Hareketimiz üzerindeki tehlikeyi en erkenden fark eden ve buna göre hiçbir talimat beklemeden eylemselleşen Zîlan arkadaştı.
Sema'nın eyleminin sonuçları ne oldu, nasıl cevap verildi?
Sema arkadaş, Zilan’ın takipçisi oldu. Sema Yüce arkadaş 1998'deki Newroz’da eylemin dili ve ateşin yakıcılığıyla konuşuyordu. Mazlumların, Dörtlerin, Zekiyelerin, Bêrîvan ve Ronahîlerin, Zîlanların ardılı olarak böyle bir eylemi iç ve dış düşmana, tehlikelere karşı gerçekleştirdi.
Sema arkadaşta da büyük bir sadelik, dürüstlük, incelik, cesaret, bilinç yoğunluğu ve anlam arayışı çok belirgindir. Sema arkadaşın eylemi, 8 Mart 1998’de Önderlik tarafından belirtilen kadın kurtuluş ideoloji teorisinin gelişiminde belirleyici rol oynadı. Önderlik her şehadete mutlaka bir gelişmeyle cevap verdi. Sema arkadaşın şehadetine cevap da kadın hareketi açısından böyle bir gelişmeye yol açtı. Kadın kurtuluş mücadelesi daha derinlik kazandı, bireyler açısından da örgütsel gelişim açısından da kadın kurtuluş ideolojisi giderek kadın partileşmesi biçimini aldı ve bugünlere geldi.
Gulan'ın fedailiği mücadeleye neler kattı?
Haziran şehitlerimizden Gulan arkadaşın kişiliğini, yaşam ve mücadele çizgisini yaşatmak; aydınlatıcılığında yürütmek, özgür yaşamda ve mücadele de ısrarı getirdi. O bir fedaiydi. Yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin soyundan gelmişti. Kişiliğindeki azim, bilinç, ısrarcılık ve çizgiye bağlılık gibi karakterler, özgürlük mücadelemiz açısından daha fazla ısrarı, inadı ve bağlılığı getirdi.
Bu fedailerin çizgisinde bugün devam eden savaşa ve direnişe baktığınızda nasıl tarif ediyorsunuz?
Haziran şehitlerimizin gerçeği, faşist sistemin iradesizleştirdiği, kendi olmaktan uzaklaştırdığı ve küçük dünyalara hapsettiği insan ve kadın gerçeğinden kendi olan, toplumsal sorunlardan cins sorunlarına kadar kendini çözüm gücü haline getirerek, irade olan, özgürlük mücadelesine büyük bir aşkla yönelen yeni bir insan ve yaşam gerçeğine dönüşümdür. Bu güzel ve anlamlı yaşamda yaşamak da, mücadele etmek de, uğrunda ölmek de en onurluca olanıdır.
Bugün ülkemizin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kadar Zîlan çizgisinde bir savaş yürütülüyor. Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin bugünlere kolay gelmediği, ömrünün baharında bu halkın en güzel, en yiğit ve en cesur gençlerini bedel verdiğimiz doğrudur. Ancak 2022'de yürütülen savaş ve bu savaşta özgürlük için ödenen bedeller hiçbir dönemdekine benzemiyor.
Zap merkezli Avaşîn ve Metîna’da tarihi ve stratejik bir savaş yürütülüyor. 17 Nisan’da başlatılan bu imha, soykırım ve işgal saldırıları, 25 Mayıs’ta yeni bir aşamaya geçerek hem daha geniş bir alana yayıldı hem de kimyasal ve yoğun gaz kullanımına da ağırlık verildi. Şehit düşüremediği arkadaşlarımızı teslim almak isteyen düşman güçleri, bunu da başaramayınca hiçbir zamanda ve mekanda görülmemiş bir biçimde arkadaşlarımızın üzerine savaş tünellerini çökertmekten tutalım da lastikleri yakarak arkadaşlarımızı namertçe nefes alamayacak duruma getirip boğmaya çalışıyor. İşgal saldırılarının ilk başladığı günlerde de hem Parti yönetimimiz hem de Komutanlığımız, bu savaşın varlık-yokluk, ölüm-kalım savaşı olduğunu belirtmişti. Bu savaş, sadece gerçekleştiği mekan olan Kürdistan’la sınırlı bir savaş değildir. Nasıl ki dağdaki gerilla, salt bir birey değilse o gerillaya ve ülkesine karşı gerçekleştirilen savaş da onunla sınırlı değildir. Gerillaya karşı yürütülen savaş onun temsil ettiği mücadele değerlerine, ait olduğu halk gerçekliğine ve yine aynı coğrafyayı paylaştığı diğer halklara karşı da bir savaş anlamına geliyor. Halkların ve kadınların özgürlük umudunu bitirmek istiyorlar. Sistem karşıtı hareketlerin feyz aldığı bir gerçeğe sahip olan gerillacılığı hedefleyerek, bu sistem karşısında başarı şansınız yok, algısını yeniden beyinlere ve yüreklere ekmek istiyorlar. Özgürlük Hareketimizle yeşeren özgürlük tohumlarını kurutmayı amaçlıyorlar. Bu işgal saldırıları her ne kadar askeri saldırılar olarak görülse ve bu yönü daha görünür olsa da özünde ideolojik saldırılardır. Herkes şunu bilmelidir ki; DAİŞ’in 2014’te Kobanê saldırısı, Kürt halkı ve halklar açısından hangi anlamı taşıyorsa 2022'de Zap merkezli Medya Savunma Alanlarına yönelik geliştirilen işgal saldırıları da bu anlamı taşıyor.
Medya Savunma Alanlarına yönelik işgal saldırıları ikinci ayını doldurup üçüncü ayına girerken gerillanın direniş düzeyi için neler söyleyebilirsiniz?
Kürdistan Özgürlük Gerillası, gece gündüz, açlık, susuzluk, yorgunluk demeden tarihi ve stratejik bir savaş yürütüyor. AKP-MHP faşist hükümeti ise gerillaların kanı üzerinden kendini ayakta tutma çabasındadır. Erdoğan, Bahçeli, Akar ve Soylu'dan oluşan dörtlü çete, seri katiller gibi iktidarlarının ömrünü uzatmak için cinayetler işlemektedir. 2022 itibarıyla düşman güçlerinin geçen yıldan kat kat daha fazla bir saldırı içerisinde olduğu bilinmelidir. Zaten kendileri de Mahir Mazlum arkadaş öncülüğünde Çiyareş’te ve Kurojahro’da geliştirilen etkili ve sarsıcı eylemlerden sonra taarruz aşamasına geçtiklerini dile getirdiler. Aynı gün Hulusi Akar ve çetesi, savaşan güçlerini motive etmek ve savaşı yeni bir aşamaya sıçratmak için Kürdistan’a geldi.
Bu gelişten sonra değişiklik oldu mu?
Daha sonraki günlerde saldırının kapsamında ve tarzında değişiklikler oldu. Türk güçleri, geçen yıldan çok daha fazla kimyasal gaz kullanımı kadar savaş tünellerinin içine sızmaya çalıştı. Yüksek teknoloji kadar paramiliter güçleri savaş meydanına sürdü. Tabii ki YJA Star ve HPG komuta ve savaşçıları da 2021 pratiğinden birçok sonuç çıkarmıştı ve çıkardıkları bu sonuçların öğreticiliğinde fedai bir savaş yürüttü ve yürütüyor. Bu yılki gerilla eylemleri, salt tünel savaşlarıyla sınırlı kalmıyor. Gerilla, savaş tünellerinde de direniyor, ancak bu direniş de farklılıklar içermeye başladı. Savaş tünellerinden çıkıp düşmanın üzerine giden gerilla güçlerimiz askerlerin üzerinden silah ve malzemeler kaldırarak tekrar mevzilerine girmektedir. Bir de bu yıl arazideki profesyonel hareketli timlerimiz oldukça etkili eylemler gerçekleştirdi. Arkadaşlar, düşmanın üzerinden silah ve künye kaldırdığı için düşman bazı ölülerini de açıklamak zorunda kaldı.
Türk iktidarı, Kuzey Kürdistan'dan saldırılarını sürdürüyor, amaç ve kapsamı ile gerillanın hareket kabiliyeti açısından durum nedir?
Kuzey Kürdistan’da aralıksız bir biçimde saldırılar devam etmektedir. Bu yıl gerçekleştirdikleri saldırılara 'Eren Abluka' adını veren düşman, bu adlandırmayla hedeflerini de ortaya koymaktadır. Kuzey Kürdistan’da savaşan YJA Star ve HPG güçlerimizin gerilla merkezi kadar dış dünyadan yalıtılması hedeflenmektedir. Buradaki saldırıların merkezinde de Botan sahamız vardır. Botan saha güçlerimiz Egîdên Botanê hamlesinin ikinci aşamasına geçerek Şehit Şervan Êrkendî ve Şehit Diljîn Marya hamlesini başlattıklarını ilan etti. Botan sahamızdaki güçlerimizi bu hamleden dolayı kutluyor ve başarılı eylemlerinin devamını diliyoruz. Yine Cûdî’de, Besta’da ve Kato’da YJA Star güçlerimiz etkili eylemler gerçekleştirdi. Elbette Kuzey güçlerimizden Botan, Serhat, Dersim, Garzan, Mardin ve Amed alanlarımızdan beklentilerimiz çok daha fazladır. Arkadaşların var olan potansiyelleri bugün açığa çıkan performansın çok çok üstündedir. Kuzey güçlerimizin mücadelemizin zaferle taçlandırılmasında stratejik ve belirleyici rolleri vardır. Güçlerimiz 2022 yılı pratiğine bu bilinçle ve sorumlulukla katılmalıdır.
Tüm bu sahalardaki savaş ve direniş içerisinde YJA Star'ın öncülüğü devam ediyor mu?
YJA Star güçlerimiz de 2022 yılı itibarıyla geçen yılki performansı bir üst aşamaya sıçratarak zirvesel çıkışlarda bulundu. Birçok eylemi planladı, koordine etti ve gerçekleştirdi. Korkusuzca düşmanın üzerine yürüdü. Zîlan çizgisinde savaşan kadın gerillaların özgür ruhları ve asaletleri, hayranlık uyandırıcı düzeydedir. Burası Kürdistan’dır; girmek var, çıkmak yoktur, diyerek düşman güçlerinin yüzüne haykıran bir kadın gerçekliği yaratılmıştır. Faşizm bu ruh karşısında çoktan yenilmiştir. Mizgîn Ronahîler, Nalînler, Şehristanlar ve Viyanlar şahsında Zîlan çizgisi güncellenmiştir. YJA Star gerillalarının bu kadar yüksek bir performans ve güçlü bir tempoyla savaşmasının kaynağında ise Önderliğimizden ve kadın kurtuluş ideolojisinin ilkelerinden aldıkları ideolojik güç vardır. Kadın kurtuluş ideolojisinin ilk ilkesi yurduna bağlılık ve yurdunu sevmektir. Büyük bir aşkla kendi ülkelerine bağlı olan gerilla, bu ülkeyi işgal saldırılarından korumak ve onurlu bir yaşam için hiçbir fedakarlıktan çekinmemektedir.
Faşizmin ittifaklarıyla birlikte kapsamlı saldırısı söz konusu. Faşizm karşısında yer alanlar daha fazla ne yapmalı?
Hem halkımız hem de ilerici insanlık ve devrimci mücadele yürüten güçler açısından şu bilinmelidir ki; Önderliğimize ve Hareketimize yönelik olarak geliştirilen bu saldırılar uluslararası güçler ve Kürt işbirlikçi güçlerinin ortaklığıyla ideolojik, askeri, diplomatik, siyasi, sosyal ve medya boyutlarıyla komple bir biçimde yürütülmektedir. Özgürlük güçleri karşısında gerici ve faşist odaklar birbirine kenetlenmiş ve yaşadıkları krizi örtbas etme çabası içerisindedir.
Faşizme karşı yürütülen mücadelede haklı olmak yetmez. İlerici ve özgürlükçü taleplere sahip olmak da yeterli değildir. Faşizm karşısında başarılı olmanın yolu; planlı, örgütlü ve bütünlüklü mücadeleden geçmektedir. Sol, sosyalist, özgürlükçü, sistem karşıtı ve devrimci güçler olarak eğer birlik olursak çöküş aşamasına gelmiş olan faşizme son darbesini vururuz. Mücadele tek yönlü ya da birkaç alanla sınırlı kalırsa sadece direniş açığa çıkar. Oysa bizler artık zaferi istiyoruz. Faşizmi zorlamayı değil, yenmeyi hedefliyoruz.
Bu savaşın salt şimdi gerçekleştiği mekanla sınırlı olmadığını ve sınırlı kalmayacağını belirttiniz, bunu biraz daha somutlaştırır mısınız?
Şengal’e, Maxmur’a yönelik geliştirilen saldırılar, bunun örneğidir. Son birkaç haftadır Rojava’ya yönelik beşinci işgal saldırısı yoğun olarak tartışılıyor. NATO güçlerinin desteğini almaya çalışan TC’nin bu çıkarlar dünyasında her an her şeyi satarak bu güçleri de Rojava’ya yönelik saldırıda arkasına alması an meselesidir. Medya Savunma Alanları'nda istediği sonuçlara ulaşamayan, Zap’ta kilitlenip kalan TC faşizmi bu kilidi Kürdistan’ın farklı yerlerine göz dikerek açmaya çalışmaktadır. Bunun için de salt PKK’liler değil, dünyanın neresinde olursa olsun özgür ve onurlu yaşamak isteyen her Kürt hayatının tehlike altında olduğunun farkındalığında olmalıdır. Yaşamını buna göre örgütlemelidir. Rojava devrim güçleri de on binlerce şehidin kanıyla yaratılan değerleri korumakla sorumludur. Kendi özgücüne dayanarak, bu saldırıyı tarihi bir savaşa dönüştürüp Rojavayê Kurdistan topraklarını faşizme mezara çevirmeli, bataklık haline getirmelidir. Unutmamalıdır ki; yürütülen bu savaş tarihi ve stratejik bir savaştır. Rojava Devrim güçleri de tarihi sorumluluklarına ve görevlerine sahip çıkmalıdır.
Ülkemizin dağlarında, şehirlerinde ve ovalarında yürütülen bu savaşın sonuçları da sadece ülkemizle sınırlı kalmayacaktır. Bu savaşın başaranı şimdiden bellidir diye haykıran özgürlük fedaileri, en zor koşullarda direnerek zafer mesajı verdi. Kürdistan’daki savaş tünellerinde kapitalist modernitenin bireyci, liberal ve maddiyatçı yaşam anlayışı yenilmiştir. Bu gerçeklik karşısında bütün sözler kifayetsiz kalmaktadır. Aslında herkes tarafından şu bilinmelidir ki; sözün bittiği yerdeyiz. Mücadelemizin gelmiş olduğu bu süreçte de Zîlanca yaşamak, mücadele etmek, özgür kimlik olmak başarıyı getirecek olandır. Zafer ve özgürlük, bu karakterlerde gizlidir. Zaferi ve özgürlüğü yaşanabilir kılmak, gerilla öncülüğünde savaşan halkların ve kadınların ellerindedir.