Yazılı bir açıklama yapan Avrupa Güney Kürdistanlı Kadınlar İnisiyatifi, ulusal birlikten yana olduklarını ve faşizme, işgale, ihanet ve işbirliğe karşı olduklarını belirtti.
Kadın ve ekoloji yüzyılı olarak tanımlanan 21. yüzyılda Erdoğan faşizmi ve onun işbirlikçilerinin en büyük tehdit olarak kadın, toplum, yaşam ve doğayı gördüğüne dikkat çeken İnisiyatif, varlık ve özgürlük mücadelesi veren bütün kimliklere de saldırdığını belirtti.
“Bugün merkezi Ortadoğu ve Kürdistan olan 3. Dünya Savaşı soykırım, göçertme, açlık ve şiddet politikaları en fazla da kadınlar üzerinden yürümektedir. Ortadoğu’nun faşist şefi Erdoğan bunu temel vazifesi olarak görmekte; işgal, talan, asimilasyon ve soykırım politikalarını işbirlikçi güçler üzerinden hayata geçirmektedir. Bilinmelidir ki, Libya’dan Suriye’ye, son olarak Karabağ’a kadar halkların iradesine ve egemenliğine saldıran bu ırkçı faşist rejimin bu cüreti gücünden ileri gelmiyor” gelmiyor denilen açıklamada şunlara dikkat çekildi:
“Aksine çözümsüzlüğün, sıkışmışlığın ve çöküşün son demlerini yaşamasından kaynaklanıyor. Bu nedenle faşist Erdoğan rejimi ayakta kalabilmek, ömrünü uzatmak amacıyla içeride ve dışarıda topyekün savaş halindedir. Bu savaşı son dönemde tırmandırmak istediği temel alanlardan biri de Güney Kürdistan topraklarıdır. 15 Haziran’da (ve daha öncesinde de yıllardır devam eden) işgal operasyonuyla birlikte, Başur’da 40 civarında üs kuran Türk devleti KDP ile birlikte askeri güçlerini ağır silahlarla Gare, Haftanin ve Metina’ya konumlandırmaktadır. Köylüler, siviller, kadınlar Türk devletinin askeri güçleri, MİT ve KDP tarafından açıktan tehdit edilmektedir. Aydın, yazar, gazetecilere dönük baskı ve tutuklama furyası giderek yükselmektedir. Behdinan bölgesinde işgal bu boyutlara ulaşırken, 2014 yılında büyük bir soykırımla karşı karşıya kalan Şengal’e dönük KDP ve Irak hükümeti arasında imzalanan anlaşma da bu planın bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
Biz ulusal birlikten yana olan kadınlar olarak, faşizme, işgale, ihanet ve işbirlikçiliğe karşıyız. Güney Kürdistanlı kadınlar olarak diyoruz ki, Haftanin, Metina ve Gare bizim için sadece bir dağ parçasından ibaret değil; özgür Kürt, özgür kadın ve özgür Kürdistan’ın ifadesidirler. Moral değerlerimizin dorukları, maneviyatımızı güçlendiren mekanlar, insanlık değerleridirler. Bu dağlar, bu topraklar insanlığın beşiği, tanrıçaların kadim mabetleridirler. Biz diasporada yaşayan Güney Kürdistanlı kadınlar olarak, işgale ve sömürgeleştirilmenin sonuna kadar karşısında olacağız. Faşizme, emperyalizme ve işbirlikçiliğe başkaldırmanın ‘zamanı geldi.’ Bunun için başta Güney Kürdistanlı kadınlar olmak üzere, tüm Kürt kadınlarını demokratik eylemlerle bu işgal ve soykırıma karşı dur demeye çağırıyoruz. Unutmayalım ki, kadınlar olarak faşizme işgalciliğe, eril zihniyete karşı yürüttüğümüz kararlı mücadele bizi özgürlüğümüze kavuşturacaktır.”