ÖHD’li Kaya: Cezasızlık içtihat oldu

ÖHD Ankara Şube Eşbaşkanı Şevin Kaya, hükümetin cezasızlık politikalarını eleştirerek, cezasızlığın adeta bir içtihat haline geldiğini kaydetti.

Türk devletinin cezasızlık ve eril politikalarından dolayı günde en az bir kadın katlediliyor. Katledilen ve şiddete uğrayan kadınların haklarını savunmak için de kadın örgütleri sokaklarda direniyor. Özellikle son haftalarda kadınların yaşam ve hukuki haklarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi gündemi, kadınların direnişlerine çarptı. Türk devletinin de taraf olduğu sözleşme, AKP-MHP gerici rejiminin dayatmalarıyla kaldırılmak isteniyor. Av. Şevin Kaya, son bir ayda 36 kadının katledilmesinde iktidarın cezasızlık politikalarının etkili olduğuna işaret ederek, kadın cinayetlerinin böyle giderse daha da artabileceğine söyledi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Av. Şevin Kaya, İstanbul Sözleşmesi’nin neden önemli olduğunu ve kadın katliamlarının nasıl önüne geçilebileceğini ANF’ye anlattı.

ŞİDDETİN ÜZERİ ÖRTÜLÜYOR

Kadın cinayetlerinin artmasının en büyük nedenlerden birinin, devletin cezasızlık politikası olduğunu belirten Av. Şevin Kaya, “Kadın cinayetlerinin arttığı ama aynı zamanda kadın mücadelesinin de yükselişe geçtiği bir süreç yaşıyoruz” dedi. Hukuk örgütlerinin kadına şiddet dosyaları karşısında sahiplenici olmaları gerektiğini vurgulayan Av. Kaya, şöyle devam etti: “Hukuk örgütleri tarafından kadın cinayetleri dosyaları sahiplenildiğinde, sanığın alması gereken cezayı aldığını görüyoruz. Bir yargı kararı olarak değil, bir baskı aygıtı tarafından, yargının baskıya uğraması sonucunda verdiği kararlar olarak görüyoruz. Hukuk örgütlerinin bilmediği irtibata geçemediği, kadın cinayeti dosyalarında, meşru müdafaa, haksız tahrik gibi şeylerle sanıkların ceza almıyor ya da çok az cezalarla tahliye oluyorlar. Tecavüz dosyalarında delil yetersizliğinden ya da başkaca hukuki kılıf uydurdukları delillerle sanıkların cezasız kaldıklarını görüyoruz. Bu da sanıkların tekrar suç işlemesini engellemiyor. Daha çok suça teşvik ediyor.”

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HAYATİDİR

“İstanbul Sözleşmesi iktidarın cezasızlık politikaları karşısında en büyük engeldir” diyen Av. Kaya, sözleşmenin hayati olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: “Cezasızlık bir içtihat haline geldi. İstanbul Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılmasının en büyük amacı da bu. İktidarın bu eril politikaları bugün baktığımızda her alana yayılmasıdır. İstanbul Sözleşmesi ortadan kalktığında bir kadının şiddet gördüğü erkekten korunmasına engel olacak bir kanun olmayacak, tedbir kanunları verecek bir makam bulamayacağız. Bu da kadın cinayetlerinin daha da artacağı anlamına geliyor. Hukuk örgütleri olarak birlikte mücadele etmek zorundayız. Kadın cinayetlerini engellemek sadece hukuk örgütleri ile de yeterli olmayacaktır. Bu baroların, meslek odalarının, işçilerin, emekçilerin vs. bütün alanların en birincil gündem olmalı. Toplu bir mücadele gerekiyor. İktidarın önünde ne kadar güçlü durabilirsek o kadar sonuç alabiliriz. İstanbul Sözleşmesi’nin ne kadar önemli olduğunu ya da başlı başına kadın mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu topluma anlatabilirsek, yayabilirsek bu mücadeleyi de o kadar geliştirmiş olacağız.”

İKTİDAR HAFIZASIZLAŞTIRMAK İSTİYOR

Devletin sadece cezasızlık değil, bir de hafızasızlaştırma politikası olduğunun altını çizen Av. Kaya, “Yaşadığımız hak ihlalleri, işkenceleri, cinayetleri, darpları bütün hukuksuzluklar artık o kadar kanıksanmış bir haldeki, çünkü insanların adalete dair bir umudunun kalmadığı bir dönemdeyiz. İktidarın hafızasızlaştırma politikası nedeniyle insanlar, yaşadıklarını sıradanlaştırıyor. Bir kadının tecavüze uğraması ya da katledilmesini toplum artık sadece sayılarla hatırlıyor. Geriye döndüğümüzde bir ayda 36 kadının katledildiğinden bahsediyoruz. Hepsinin yaşadığı hayatı, hikayeleri ile hatırlamamız gerekiyor ve bu yüzden hafızamızı diri tutmalıyız. Eril akıl, büyük bir saldırı halinde ama topluma hukukun ve umudun olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. Kadınların güçlü olabilmesi, kadınların yaşaması için bir hafıza oluşturmak gerekiyor. Belki raporlaştırarak her seferinde, Adalet Bakanlığı’na, Avrupa Parlamentosu’na, Birleşmiş Milletler’e sunmak gerekiyor. Ancak arşivimiz ile yarınımızın hesabını tutabiliriz” şeklinde konuştu.

ERİL ZİHNİYET YIKILMALI

Kadına şiddet, cinsel istismar ya da kadın cinayetleri gibi dosyalarda önemli olanın verilen ceza olmadığını dile getiren Av. Kaya, şunları ifade etti: “Eril eğitim düzenine karşı olmak gerekir. Aslında bizim istediğimiz, sanığın ağırlaştırılmış müebbet alması değil. Ağırlaşmış müebbetle sanık suçu işlediğinden imtina etmiş olmuyor ya da başka bir erkeğin bundan korkması durumu tüm bunların önüne geçmiyor. Toplumda eril zihniyet yıkılmadan bu durum ortadan kalmaz. Toplumsal cinsiyet eğitiminin verilmesi küçüklükten itibaren verilmesi gerekiyor. Bunun bir suç olduğunu hatırlatarak önüne geçebiliriz. Suçun önüne geçmek ona ceza vermekle olmaz. Bizim politikamız suçlunun topluma kazandırılmasıdır. Böyle bir dosyadan tahliye olan erkek, gidip bir hafta sonra başka bir kadını öldürebiliyor. Bizler ÖHD olarak kadın komisyonlarımızla bu mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz. Kadına şiddet, kadın cinayeti, istismar gibi dosyalarda müdahillik taleplerimizle, dosyaların takipsiz kalmasının önüne geçmeye çalışıyoruz. Müşteki ailelerinin hayatını kaybeden ailelerin yanında olarak daha güçlü bir mücadele verilmesi için çaba harcıyoruz.”