Önce direnişini duydular sonra Sara’yla tanıştılar

Kurdistan kadın mücadelesinde temel rol sahibi Sakine ya da diğer adıyla Sara’nın direnişiyle büyülenen Rojavalı kadınlar, Amed zindan direnişinden duyduğu Sara’yı gördükleri Bekaa’dan beri unutamadıklarını ve izinde yürüdüklerini belirtiyor.

9 Ocak 2013'te Paris'te iki yoldaşıyla birlikte katledilen Sakine Cansız (Sara), mücadele dolu yıllarını Dersim’den Amed Zindanı'na, Rojava’dan Kurdistan dağlarına ve Avrupa'ya kadar taşırır.

‘Yine de yazılanlar yaşananları tam ifade etmedi’ diyor Sakine Cansız ‘Hep Kavgaydı Yaşamım’ adlı kitabında. Bir buluşma ile anlatılamazsa da hakikat, unutulmayan izler bırakır hayatlarda. O hayatı yaşayanlardan biri de Dêrîkli olan Sûad Mistefa ve Rewşen Reşîd.

15 Ağustos 1991 yılında Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’nde Sakine Cansız’ı gören Sûad ve Rewşen ana, Sara’nın mücadele davasıyla, kavgasıyla özgürlüğün tadına varma savaşını verir.

Sûad Mistefa, Mazlum Doğan’ın şehadeti sonrası kardeşinin Mazlum Doğan’ın fotoğrafını eve getirmesi ile 1982 yılında evini gerillaya açan Sûad ana, gerillanın evine gelmesi ile yeni bir yaşamın başladığını söylüyor ve şunları ifade ediyor: “Dünyaya ve kadın gerçekliğine olan bakış açım değişti. Bir gün kadının evden çıkıp kendisi ve toplumu için mücadele edeceğine, çalışacağına inanmazdım. Kadın gerillanın gelmesi ile hakikatin peşine düştük.”

‘SAKİNE CANSIZ’IN MÜCADELESİ İLE YÜCELDİK’
 


Sûad ananın evine gelen kadın gerilladan biri de Berîvan Agal. Sûad anaya sürekli Sakine Cansız’dan bahseden Berîvan Agal, Sakine Cansız’ı şu sözlerle anlatıyor Sûad anaya: “Sürekli Sakine Cansız’dan bahsederdi. PKK’nin kuruluşunda yer alan ilk kadın arkadaş olduğunu söylüyordu. Zindanda olduğunu anlatırdı. Amed zindanında nasıl bir direniş sergilediğini, teslim olmadığını ve çelik gibi bir iradesinin olduğunu Berîvan Agal’dan dinledim. Sakine Cansız’ın mücadelesiyle yüceliyoruz diyordu.”

Bêrîvan Agal’ın anlatımları ardından 15 Ağustos 1991 yılında Sakine Cansız’ı Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’nde gören Sûad ana, “15 Ağustos münasebeti ile Lübnan’a gitmiştik. Sakine Cansız o sıralar zindandan çıkmıştı. Şehit Bêrivan her zaman Sakine, Besê ve Azîme derdi. Bir arkadaş Heval Sara zindandan çıkmış, selam verelim deyince Heval Sara kim dedim. Sakine Cansız olduğunu bilmiyordum. Kürtçe bilmiyordu. Bir arkadaş tercümanlık yapıyordu. Niye Kürtçe bilmiyor, neden kendi diliyle konuşmuyor diye sordum. Bana sarıldı doğru söylüyorsun dedi. Türk devletinin ana dilinde eğitim almalarına izin vermediğini söyledi ama öz eleştirisini de verdi. Zindanda 40 gün aralıksız işkenceye maruz kaldığı günleri anlattı.”

DİRENİŞİN SEMBOLÜ

Sakine Cansız’ın yanında 3 gün kalan Sûad ana Sakine Cansız’ı tanıdığı kadarıyla şöyle anlatıyor: “Sakine Cansız’ın mücadelesi Önder Apo’nun felsefesi ile örülen bir mücadele. Önder Apo’nun felsefesinden beslendi, teslimiyeti elinin tersi ile reddetti. 12 yıl Türk devleti zindandan işkenceler altında teslimiyete karşı direnişi tercih etmesi bir sembol olması için yetmez mi? Tüm kadınlar için bir sembol. Türk devletine karşı verdiği mücadeleyi duyan kadınlar, kadının iradesini ispatlayan, özgürlüğü için savaşan bir kadını öncü, önder ve özgürlük olarak kabul etti.”

ÖZGÜRLÜK UMUDU OLDU

“Kadınlar, özgürlüğü Heval Sara’nın özgürlüğünde buldu” diyor Sûad ana ve Rojava’daki etkisini şöyle dile getiriyor: “Heval Sakine, Kürtçe bilmediği için Rojava’da çok kalmadı sadece geliş gidişlerden dolayı kalmışlığı var. Kısa bir süre ama izi yıllara yayıldı, yayılmaya da devam ediyor. Sakine’nin direnişi, mücadelesi ve hayatı kadın için yeni bir sayfaydı, korku duvarını yıkıp geçmesi Heval Sakine’nin mücadelesi sayesinde oldu.”

Değil 10 yıl 100 yıl geçse de Şehit Sara’nın Rojava’da anılacağını vurguluyor Sûad ana ve “Sadece Kürt kadınına değil dünya kadınlarına öncü oldu. Her yıl dönümünde sözümüz yeniliyoruz Sakine Cansız’a karşı. O bir öncü komutan, felsefe, mücadele, ideoloji, kadının iradesi, umudu ve devrimi.”

GÖZ YUMDU, İKİNCİ KATLİAMA YOL AÇTI

Şehit Sara’nın katledilişinin 10’uncu yılına yakın bir sürede katliamın devamı anlamı taşıyan ikinci Paris katliamında Şehit Evîn Goyî’nin hedef alınmasına da dikkat çekiyor Sûad ana ve Sara’nın ardıllarının mücadelesinin sona ermeyeceğini de şu sözlerle belirtiyor: “Sara şahsında iki öncü kadın, Evîn şahsında iki öncü yurtsever de hedef alındı ama hedef öncü Sara ve Evîn’di. İlk katliama göz yuman Fransa, bu katliama ortak oldu ve ikinci katliama da neden oldu.”

‘COŞKUSU ANLATIYORDU HER ŞEYİ’


Rewşen Reşit, PKK’ye katılan eşi ve kız kardeşini 1991 yılında Şehit Mahsum Korkmaz Akademisi’nde görmeye gider ve Şehit Sara ile tanışma fırsatı da doğar Rewşen ananın. Kız kardeşinin Heval Sara’yı da görmek istiyor musun sorusu üzerine Rewşen ana, böyle bir imkân varsa neden olmasın der.

“Heval Sakine büyük bir coşku ile karşıladı. Dilini anlamıyorduk ama coşkusu anlatıyordu her şeyi” diyen Rewşen ana, Şehit Sara ile sohbetinin bir kesitini şöyle aktardı: “Zindandan yeni çıkmıştı. Rojava halkını kendisine heyecan verdiğini söylüyordu. Kalabalık ortamdan çok etkilendi. Halkın bir arada olmasının, kenetlenmesinin hareketi yücelteceğini dile getirdi.”

ÖZGÜRLÜK AŞKI

Şehit Sara’yı Amed zindanındaki direnişi ile zaten tanıdıklarını söyleyen Rewşen ana, yüz yüze karşılaşma duygusunun farklı olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Hareket ile maneviyatımız güçlenmişti ama bir kadın öncüsünü görmek ayrı bir duyguydu, maneviyatımız daha da güçlendi. Konuşmaları tercüme edilerek aktarılsa bile düşmana olan öfkesi gözlerinden belliydi. 12 yıl zindan direnişi, mücadelesi ve özgürlük aşkı akademide toplanan halk için örnek olmuştu.”

Rewşen ana, Şehit Sara’nın işkenceye göğüs görmesi ve teslimiyete boyun eğmemesi Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gelen halka güç verdiğini söylüyor ve devamında ise “Güç kaynağıydı. Kürt bir kadının direnişi halka örnek olmuştu. O duruşu görünce mutlu olduk, güç aldık. Heval Sara’nın mücadelesi hala güç veriyor, onurumuzdur. Kanımızın son damlasına kadar mücadelesinin takipçisi olacağız” diyor