Ankara Kadın Platformu öncülüğünde, “Erkek ve devlet şiddetine, krize ve yoksulluğa karşı yaşasın 8 Mart” şiarıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitingi düzenlendi.
Mitingin düzenlendiği Anıtpark’ta buluşan binlerce kadın, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Bijî tekoşîna jinan”, “Şiddetinize boyun eğmeyeceğiz” pankartları açtı. Kortej halinde alana giriş yapan kadınlar, ellerinde sarı, kırmızı, yeşil ve mor fularlarla alanda çalan müziğe eşlik etti.
Kadınlar alanda sık sık “Savaşa değil, kadınlara bütçe”, “Kadınlar birlikte güçlü” sloganları attı.
Kadınlar miting alanına cezaevinde katledilen Garibe Gezer ve Deniz Poyraz’ın fotoğraflarıyla girmek istedi ancak polis, gerekçe göstermeden fotoğrafları içeri almadı.
Ayrıca polis, tutsak kadın siyasetçiler Sabahat Tuncel, Gültan Kışanak ve Figen Yüksekdağ’ın da fotoğraflarının alana sokulmasına izin vermedi.
Mitingde katledilen kadınlar ve rehin tutulan milletvekili kadınların isimleri okunarak ‘burada’ denildi.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eşbaşkanı Nazan Karacabey’in Türkçesini okuduğu basın metninde 8 Mart’ın tarihsel önemine değindi. 8 Mart’ın tarihinin kadınlar tarafından yazıldığını ifade eden Karacabey, “1857’de 40 bin dokuma işçisi kadın, New York’ta daha iyi çalışma koşulları ve yaşam hakkı için greve çıkma kararı aldı. Fabrikada devam eden grev sırasında polisin kadınları fabrikaya kilitlemesi sonucunda çıkan yangında 129 kadın işçi yakılarak katledildi. 165 yıl önce mücadelelerini isyan tarihine yazdıran kadın işçilerin direnişi, 165 yıl sonra hâlâ tüm dünya kadınlarıyla birlikte bugün bu alanda sürüyor. Geçmişten bugüne, kadınlar birbirine güç vermeye, ilham olmaya devam ediyor! Sokak, ev, iş yeri, okul her yerde ve her alanda mücadele ederek yaşamlarımızı kazanmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘DİRENİŞLERİMİZ BİRBİRİNE İLHAM VERİYOR’
“Direnişlerimiz birbirine ilham veriyor” diyen Karacabey, kadınların her direnişte en ön saflarda mücadele ettiğine dikkat çekti. Karacabey, “Ocak’ta Mersin Tarsus Sebze Meyve Hali, Şubat’ta Oppo, Alpin Çorap, Darinda Çorap, Farplas ve Migros Depo kadınların öne çıktığı direnişler oldu. Kadınların kazancı yöneticiler tarafından ailenin ek geliri olarak görülüyor, hamile ve regl olan kadınlar yüksek tempoda çalışmaya zorlanıyor, daha az ücrete mahkum bırakılıyor, iş yerlerinde kreş ihtiyacı karşılanmıyor” dedi.
'ERKEK SİSTEMLE PAZARLIK YAPMIYORUZ, SUSMUYORUZ'
Kadınların bugüne kadar kimlikleri için çok mücadele verdiklerini hatırlatan Karacabey, İstanbul Sözleşmesi’nin önemi ve cezasızlık politikalarına değindi. Karacabey, “Şule Çet, Emine Bulut, İpek Er, Ceren Damar, Aleyna Çakır, Fatma Altınmakas, Hande Kader ve daha nice kadın arkadaşımız aramızdan alınırken biz faillerden de failleri cezasız bırakanlardan hesap sorduk. Tarihin en büyük suç örgütü olan devlet şiddetine, bu suç örgütünün, kamusal alandan özel alana meşru kılmaya çalıştığı erkek şiddetine karşı birbirimizi savunduk. Siyasal iktidar, bir kez daha kadınlara saldırarak iktidarının bekasını korumaya çalışırken bizi susturmak isteyen erkek egemen sistemle pazarlık yapmıyoruz” diye belirtti.
AYSEL TUĞLUK VURGUSU
Kürt kadınları başta olmak üzere, birçok kadının hapishanelerde çıplak aramaya ve her türlü işkenceye maruz bırakıldığına değinen Karacabey, “Aysel Tuğluk gibi, hapishanelerde tutulan çok sayıda kadının sağlıklarının hapishanede kalmaya uygun olmadığı halde tahliye edilmediği ifade edildi. Karacabey, “Hasta kadın tutsakların sağlığa erişim hakkı engelleniyor. Garibe Gezer, hapishanede cinsel şiddete ve her türlü işkenceye maruz bırakıldı, intihar ettiği söylendi. Deniz Poyraz, 24 saat polis gözetiminde olan parti binasında katledildi. Gülistan Doku 2 yıldır kayıp. Kürt kadınlarına karşı düşman hukuku işleten, özel savaş yöntemleri uygulayan erkek egemen devletten hesap sormak için buradayız” ifadelerini kullandı.
Tarih direnen kadınların mücadelesiyle bugün yeniden yazıldığını haykırdıklarını söyleyen Karacabey, “165 yıl öncesinden bugüne toplumsal cinsiyet eşitliği için, yaşamlarımız için, bedensel söz hakkımız için, eğitim hakkımız için, boşanma, kürtaj hakkımız için tırnaklarımızla kazıyarak mücadele verdik. İstanbul Sözleşmesi de bu mücadelenin sonucunda doğdu. 18 yıllık AKP iktidarının kadın düşmanı tüm politikaları karşısında sokakları mor bir cümbüş haline getirdik. Erkek şiddetinin türlü biçimlerine karşı kocasına, sopasına, hocasına, babasına isyan ederek kendi biricik özerk varlıklarımızı inşa ettik. Biliyoruz, erkek egemenliğini nasıl alaşağı edeceğimizi, şiddetin kaynağı olan patriarkal kapitalizmi tarihin çöplüğüne birlikte mücadele ederek göndereceğimizi biliyoruz, bu yüzden buradayız” dedi.
Karacabey devamında şunları ekledi: “Birbirimizi savunduğumuz, direniş dolu bir yılın ardından kaybettiğimiz tüm kadınlara, hapishanelerdeki tüm tutsaklara; sokakta, evde, işte, okulda, tacize, tecavüze, erkek şiddetine karşı yaşamak için mücadele veren tüm kadınlara 8 Mart alanından bir kez daha söz veriyoruz: Susmayacağız, korkmayacağız, dünyayı yerinden oynatacağız.”
Miting Zeynep Karaman, İlker Kadın Korosu, Kızçeler Müzik Grubu’nun müzik dinletileriyle ve çekilen halaylarla son buldu.