Berlin’de kadın konferansı: Kolektif mücadele özgürlüğe taşıyacak

Berlin'de devam eden 2. Uluslararası Kadın Konferansı'nda ortak mücadelenin önemine dikkat çekilirken, kadınların istedikleri yaşamın mucizelerle değil devrimle olacağı ve kolektif mücadelenin kadınları özgürlüğe taşıyacağı vurgulandı.

“Bizim Devrimimiz: Yaşamı Özgürleştirmek” şiarıyla Almanya'nın başkenti Berlin'de Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Konferansı'nın 2. gününde devam ediyor.

2014 yılında Kobanê'ye destek vermek için sınırda nöbet tuttuğu sırada Türk devleti tarafından katledilen Kader Ortakaya'nın da anıldığı konferansta, geçtiğimiz haftalarda Türk devletinin gerillaya karşı kimyasal silah kullanımına ilişkin açıklamaları nedeniyle Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve tüm siyasi tutsaklara selam gönderildi.

Sık sık "Jin Jiyan Azadî", "Bijî Serok Apo" ve "Bijî Berxwedana Gerîla" sloganlarının atıldığı konferans KJAR'ın yolladığı videolu mesaj ile başladı.


         


        

KJAR’IN MESAJI

KJAR tarafından konferansa gönderilen mesajda şu ifadeler yer aldı: "Bu süreçte emsalsiz bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadele kuşkusuz başarı ile sonuçlanacaktır. Jîna Eminî'nin katledilmesinden sonra özgürlük mücadelesi tüm İran'a yayıldı. Halklar rejime karşı başkaldırdı ve devletin baskısını artık kabul etmeyeceklerini belirttiler. Şah rejimi kadınların direnişi ile yok edilmişti fakat İslam rejimi ile birlikte kadınların tüm hakları ellerinden alındı.

Bu 43 yıllık diktatörlüğe rağmen kadınlar direnişten vazgeçmedi. Yüzlerce kadın tutuklandı, tecavüze, işkenceye uğradı ama pes etmedi. Jîna'nın katledilmesi son damla oldu ve binlerce kadın alanlara çıktı. Kürdistan'daki kadın mücadelesi bugün tüm dünyaya yayıldı. Jîna'nın intikamını mutlaka alacağız. Jin Jiyan Azadî artık evrensel bir devrimi temsil etmekte ve herkes bu devrimde kendisini görmekte. Erkekler de sokakta bu sloganı atıyor çünkü onlar da toplumsal özgürlüğün kadın özgürlüğünden geçtiğini biliyor.

Jin Jiyan Azadî 40 yıllık bir direniş ürünün mirasıdır. Başkan Apo'nun özgürlük için verdiği emeğin ürünüdür. İnanıyoruz ki bu konferansta da Jin Jiyan Azadî felsefesi hayata geçirilecektir. KEJAR olarak özgürlük inancı ile sizleri selamlıyor ve mücadeleyi başarıya ulaştıracağımızın sözünü veriyoruz."

ABDULLAH ÖCALAN'IN EMEKLERİ İLE ROJAVA DEVRİMİ ORTAYA ÇIKTI

Konferansın açılış konuşmasını ise İngiltere'den katılan moderatör yazar-aktivist Rahila Gupta yaptı.

Ataerkil sistemin kadınlara yönelik çok yönlü saldırılarını durdurmak için mücadelenin nasıl güçleneceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Rahila Gupta, kadınların tarihsel sömürgeleştirilmesine karşı yürütülecek ideolojik ve entelektüel mücadelenin önemine dikkat çekti.

Bu konferansa katılmanın kendisi için harika bir duygu olduğunu ifade eden Rahila Gupta, istedikleri yaşamın mucizelerle değil devrimle olacağının altını çizdi.

Suriye'de savaşın ortasında Rojava gibi bir devrimin yaşandığını hatırlatan Gupta, Rojava Devrimi'nin tüm dünyaya ilham olduğunu söyledi.

Gupta, Kürt kadınların mücadelesi ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın düşüncelerinin hayata geçirilmesi Rojava Devrimi'nin ortaya çıktığını ifade etti.

DEVLETLER FAŞİST HAREKETLERİ GÜÇLENDİRİYOR

"Ataerkil zihniyetin yarattığı parçalanmayı aşmak: Sınıf, Milliyetçilik, Dincilik" başlığı altında düzenlenen birinci bölümde konuşan sosyolog-yazar Dilar Dirik, kadının kendini erkek egemen sistemin düşünce yapılarından nasıl özgürleştireceğine değindi.

Türk devleti tarafından Süleymaniye'de katledilen Nagihan Akarsel şahsında tüm özgürlük şehitlerini anan Dirik, son dönemlerde devlet tarafından kadınlara ve özgürlükçü halklara karşı baskı kurmaları için faşist hareketlerin güçlendirildiğini belirtti.

"Faşizmi normalleştiren iklimi anlamamız lazım" diyen Dilar Dirik, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Faşizme karşı kadın özgürlük hareketlerinde de bir yükseliş var. Bugün radikal devrimci sloganlarının içinin boşaltılması gibi bir sürece de şahit oluyoruz. CIA, NATO gibi canavar kurumlar kadınları destekliyor gibi reklamlarını yapıyorlar. Mesela Hollywood sinemasında Jin Jiyan Azadî sloganı ile Kürt kadınlarına yer veriliyor ama bir yandan da kimyasal silahla katledilmelerine destek veriyorlar. Buna karşı bizim ideolojik duruşumuz çok önemli. Çünkü devletler toplumsal hareketleri sürekli kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyor.

Almanya'da şu an insanların neden DAİŞ'e katıldığına ilişkin mahkemeler var. Ama asıl sorulması gereken soruyu görmezden geliyorlar. Hangi ülkeler DAİŞ'in büyümesine destek verdiler? Bizler doğru soruları sormazsak her sene bir DAİŞ çıkar. Mesela Katar El-Nusra, Taliban gibi örgütlere silah desteğinde bulundu ama batılı ülkeler hiç birşey olmamış gibi dünya kupası maçlarını Katar'a verdi. Katar ve Türkiye gibi ülkeler batılı ülkelerin desteği olmadan hiçbir şey yapamıyorlar. Türkiye NATO'nun gerçek yüzüdür. Mesela Suriye'de Hevrin Xelef'in katledilmesi NATO'nun desteği ile oldu. Türk devleti Rojava'ya saldırdığında bir sessizlik vardı. Jin Jiyan Azadî sloganını Alman Bakan da kullanıyor ama aynı zamanda Türk devletinin saldırılarına, kadın düşmanı politikalarına destek veriyorlar. Batılı ülkelerinin vatandaşlarının devletlerinin kimi desteklediğinden haberleri bile yok. Avrupa'daki her kadın 'hükümetim DAİŞ gibi grupların büyümesine hangi yollarla destek veriyor' sorusunu sormalıdır."

YEMEN KADIN HAKLARI KONUSUNDA EN KÖTÜ ÜLKELERDEN BİRİ

Kadın ve Çocukları Destekleme Stratejik Araştırmalar Merkezi adına konuşan Dr. Anjila al-Maamari, Yemen'de kadınların yaşadığı zorluklara ve baskılara dikkat çekti.

Kadın devriminin ve mücadelesinin tüm baskılara rağmen devam edeceğini söyleyen Dr. Anjila al-Maamari, Yemen'de kadın hareketlerine rağmen barışın hala sağlanamadığını belirtti.

Yemen'de 8 yıldır süren savaştan dolayı binlerce kadının mülteci olduğunu vurgulayan Anjila al-Maamari, kadınların toplumsal alana girmekte ciddi sorunlar yaşadığını dile getirdi.

Kadınların karar alma süreçlerinde yer almakta ısrarcı olduklarını sözlerine ekleyen Anjila al-Maamari, Yemen'in kadın hakları konusunda en kötü ülkelerden biri olduğuna vurgu yaptı.

PLAZA DE MAYO ANNELERİ'NİN TORUNLARIYIZ

Arjantin'de su ve toprak hakkı için sömürgecilere karşı mücadele veren kadınlar adına konferansa katıldığını belirten NiUnaMenos hareketinden yazar-gazeteci ve feminist Marta Dillon, "Bizler Latin Amerika'da katledilen gerillaların, katledilen çocuklarının kemiklerini arayan Plaza de Mayo Anneleri’nin torunlarıyız. Aynı zamanda Kürdistan dağlarındaki gerillaların da yoldaşlarıyız.

NiUnaMenos hareketimiz mücadele eden kadınların bir araya geldiği bir harekettir. Yok edilmeye karşı kadınlar bedenlerini ortaya koydular. Topraklarımızda yaşananlar faşizmin görünen yüzüdür. Kapitalist sistem yerli halkları birbirine düşürerek kaynaklarımızı çalıyorlar. Devletler terörist eylemler yaparken bizlere terörist diyorlar. Birçok yoldaşımız bundan dolayı cezaevlerinde onların da özgürleşmesi için mücadelemizi daha da büyüteceğiz" diye konuştu.

ROJAVA'DA TARİHSEL BİR MÜCADELE GELENEĞİ VARDI

Türk devleti tarafından Süleymaniye'de katledilen Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi Nagihan Akarsel anarak konuşmasına başlayan Jineolojî Akademisi'nden Elif Kaya, Kadın Özgürlük mücadelesinde çok büyük emeği olan Şebnem Korur Fincancı şahsında tüm tutsaklara selam gönderdi.

Jineolojî'nin, kadın devrimiyle ortaya çıkan ve toplumsal kültüre giren değerlerin, deneyimlerin ve bilginin dönüştürülmesinde nasıl bir rol oynayacağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Elif Kaya, kadın direniş cephesinde biriken tüm değerlerin devrimin dayanağı yapılabileceğini söyledi. Özgürük sosyolojisinin kadınlara yeni bir çıkış sunduğunu kaydeden Kaya, "Özgürlük sosyolojisi yaşanan her gelişmeyi tarihsel arka planı ile ele alır. 2011 yılında halkların baharı gelişti. Halkların ortak sloganı özgür ve demokratik bir toplumdu. Bu slogan her yerde aynı sonucu vermedi. Rojava'da demokratik bir sistem kuruldu, Mısır'da ise diktatörlük rejimin devamı olan bir hükümet kuruldu. Çünkü Rojava'da tarihsel, ideolojik bir mücadele geleneği vardı. Bundan dolayı anında devrimi yaratma olanağı oldu. Böylesi bir devrimin dayanağı olmadan gerçekleşemeyeceğini biliyoruz" şeklinde konuştu.

Fransa'dan konferansa katılan Feminist aktivist ve Felsefe Profesörü Jules Falquet ise topraklarından göç etmek zorunda kalan kadın mültecilerin yaşadıkları zorluklara dikkat çekti.

'KADIN KAZANIMLARINI KORUMAK GÖREVİMİZDİR'

Kısa bir aranın ardından devam eden konferansın 2. bölümünde moderatörlüğü İtalya'dan gelen film yapımcısı Benedetta Argentieri yaptı.

Toplumsal ilişkileri değiştirecek ve dönüştürecek bir yaşam felsefesinin yapı taşlarının neler olduğuna değinen Özgür Kadın Hareketi (TJA) adına konuşan Deniz Abukan, şöyle konuştu:

"Öncelikle Jîna Eminî'yi ve kadın hakikatinin arayışçısı Nagihan Akarsel'i katleden zihniyeti lanetliyorum. Kadınlar olarak biz kez daha diyoruz ki bizi karanlık cennetinize götüremezsiniz. Kadının kurtuluşu birleşik kadın mücadelesinden geçiyor. Tek yol ortak mücadeledir. Ulus devletler yaşadıkları krizin faturasını kadınlara kesmeye çalışıyor.

Erkek egemen zihniyetinin kölelik ve tecavüz zihniyetine karşı özgürlük bizler de mücadelesi yürütüyoruz. Kürt kadınları olarak yaşam felsefemizi demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigmadan almaktayız. Özgür kadın hareketinin büyük emeklerle yarattığı eşbaşkan sisteminin tüm dünyaya yayılması kadınların çözüm gücü olmasını sağladı. Eşbaşkanlık sistemi bir kadın kazanımıdır. Türkiye'de kadınlar eş başkanlık sistemini uyguladığı ve savunduğu için yargılandılar, tutuklandılar. Kazanımları sağlamak kadar korumak da ortak mücadelenin görevi olmalıdır. Kollektif mücadele bizi özgürlüğe taşıyacaktır.”

'ABD'Yİ DEĞİL SİYAH KADINLARI TEMSİL EDİYORUM'

Etnik, kültürel, dinsel ve sınıfsal çelişkilere dair konuşan RA Life Urban Self Defense System Siyah kadın hareketinden Aktivist, yazar ve sanatçı Jade Daniels, bu kadar mücadeleci kadınla vakit geçirmenin kendisi için onur verici olduğunu ifade etti.

Afganistan'dan Kürdistan'a halkların mutlaka özgürleşeceğini belirten Jade Daniels, konferanstaki tek ABD'linin kendisi olduğunu ama ABD'yi değil ezilen halkları ve siyahi kadınları temsil ettiğinin altını çizdi.

DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE KÜRDİSTAN'DA YASAKLI SİLAHLAR KULLANILIYOR

Konferansı tarihi bir adım olarak gördüğünü belirten Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Asya Abdullah ise Türk devleti ve çetelerinin Rojava'ya dönük saldırılarına dikkat çekti. Kadın Özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm şehitleri anan Asya Abdullah, şu ifadeleri kullandı:

"Kadın Özgürlük mücadelesinin tüm dünyada tanınmasını sağlayan ve şuan tecrit altında olan Rêber Apo'yu selamlıyorum. Kadın Özgürlük mücadelesi her yerde büyüyor. Kapitalist sisteme ve faşizme karşı mücadele eden kadınlar hergün saldırılara uğruyor. Kürdistan'da bugün insanlığın değerlerini savunan Kürt kadın devrimcilere yönelik kimyasal silahlar kullanılıyor. Dünyanın gözü önünde Kürdistan topraklarında 24 saat yasak silahlar kullanılıyor. Bu savaşın durdurulması için tüm dünyada ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Rojava Devrimi'nde YPG-YPJ savaşçıları tüm insanlık için mücadele yürüttü. Ama bugün insanlığı kurtaranlar Türk devletinin saldırılarına uğruyor. Yüzlerce kadın devrimciyi katlettiler, tutukladılar, işkence ettiler. Bunların hepsi dünyanın gözü önünde oldu.

Kadın Özgürlük mücadelesi yürüten kadınlar Türk devletinin hedefi oluyor. Rojava Devrimi'ne karşı yapılan bu saldırılar kadının varlığınadır. Türk devletinin bu saldırılarına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Rojava'da tarihi süreçler yaşadık, çok büyük kazanımlarımız oldu. Bunların hepsi şehitlerimizin sayesinde oldu. Binlerce anne çocuklarını devrime verdi. Halaylarla şehitlerini gömdüler. Efrînli anneler, 'Çocuklarımız olmadan yaşayabiliriz ama toprağımız olmadan yaşayamayız' dediler. Bundan dolayı büyük bedellerle elde edilen Rojava'yı savunmamız için hepimizin ortak bir şekilde mücadele etmesi gerekir. Rojava Devrimi tüm kadınların devrimidir. İlk enternasyonalist şehitlerimizden biri de Ivana Hoffman'dır. Onun şahsında tüm şehitlerimizi saygı ile anıyorum. Jîna Eminî şahsında da İran ve Rojhilat'da mücadele eden kadınları  ve Afganistan'da en gerici sisteme karşı direnen tüm kadınları selamlıyorum.”

ÊZİDÎ HALKINI SADECE HPG-YJA STAR GERİLLALARI KORUDU

Konferansa katılamayan Heza Şengal, Şengal'den videolu bir mesaj gönderdi.

Heza Şengal videolu mesajı şöyle: "Êzidî kadınların tarihinde çok fazla acı var fakat buna karşı çok büyük mücadeleleri de var. Bu kadar katliamla yüzyüze kalan topluma öncülük edenler yine kadınlardır. 2014 yılında DAİŞ saldırısında sizi koruyacağız diyen KDP ve Irak devleti Êzidî halkını DAİŞ'e teslim etti. Binlerce insan katledildi, işkence edildi, anneler, çocuklar köle pazarlarında satıldı. Çocuklar annelerinden kaçırıldı, bunlar anneler için çok büyük acılardır. Tüm dünya sessiz kaldı kimse bu halka sahip çıkmadı. Sadece HPG ve YJA Star güçleri bu halkı korudu.

Şengal'de anneler ve kızları HPG-YJA Star güçlerinin Şengal'i özgürleştirmesinden sonra örgütlendiler, topraklarını savundular, yaşamın her alanında söz ve güç sahibi oldular. Êzidî halkını DAİŞ çetelerinden korumak için YJŞ çok büyük bedeller ödedi. YJŞ sonuna kadar Êzidî toplumunu korumaya devam edecek. DAİŞ yok oldu ama Şengal KDP, Irak ve Türk devleti tarafından sürekli saldırılara maruz kalıyor. Tüm kadınlarla birlikte DAİŞ çetelerine ve bu işgalci güçlere karşı ortak bir mücadele yürütmemiz gerekiyor."

Konferansa Kolombiya'dan katılan yerli Nasa halkından, Pueblos en Camino üyesi, Vilma Rocío Almendra Quiguanás da öz savunmanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konferans verilen aranın ardından devam edecek.