HDP Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi ve TJA Aktivisti Sevil Rojbin Çetin’in 26 Haziran’da evine yapılan baskında saatlerce uygulanan işkenceler ardından gözaltına alınmasını TJA Aktivisti Zelal Bilgin ANF’ye değerlendirdi.
‘1980’LERİN KONSEPTİ UYGULANIYOR’
Son yıllarda içeride ve dışarıda Kürt halkına karşı yeni bir konseptin başlatıldığını belirten Bilgin, bu konseptin Esat Oktay Yıldıran’ın işkence sistemiyle şekillendirildiğini kaydetti.
“Mevcut konsept içinde birçok şeyle karşı karşıya kaldık” diyen Bilgin ajanlaştırmaya yönelik İHD’ye başvuruların yapıldığını, yine istihbarat elemanlarının insanları kaçırdığına yönelik başvurular olduğunu da sözlerine ekledi. Kadın aktivistlere, demokratik siyaset yürütmek isteyenlere karşı bir saldırının olduğunu da vurgulayan Bilgini “Yetmiyor halkın iradesini temsil eden milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılarak saldırıların hedefi haline getiriliyor” dedi. Bilgin tüm bunların yaratılmaya çalışılan kaos durumunun bir parçası olarak devam ettiğini belirtti.
KÖPEKLERLE İŞKENCE!
Sevil Rojbin Çetin’in gözaltına alınma yöntemine ilişkin ise Bilgin şunları belirtti: “Polisler Çetin’i gözaltına almadan bir ay önce Amed’de bir eve yine bir köpeklerle girmişler. Ev halkına köpeklerle işkence edilmiş. Vücutlarında köpek dişlerinin izleri çıkmıştı. Aktivist Rojbin evde tek başına yaşayan, demokratik yönetimler kurulu üyesidir. Her sabah kurul işleri için evden çıkan ve akşamları evine dönen, ifadeye çağrıldığı vakit ifade verecek durumdayken, eğitimli köpeklerle ev baskınına maruz kalıyor ve işkenceyle de gözaltına alınıyor.”
‘KORKU DÜNYASINI KIRACAĞIZ’
Valiliğin açıklamasının işkenceyi aklamaya yönelik olduğunu dile getiren Bilgin, “Demokratik siyaset yürüten bir kadının evi neden kapısı kırılarak gözaltına alınır? İfadeye çağrıldığında ifade vermeye uygun olduğu halde neden köpeklerle işkenceye maruz bırakılır” dedi.
Devletin işkence yöntemleriyle toplumu pasifize etmeye çalıştığını söyleyen Bilgin, “Yaratmaya çalıştığınız korku dünyasını yine bizim cesaretimiz kıracak ve yıkacak. Bunu çok iyi anlamaları gerekiyor” diye devam etti.
Geliştirmek istedikleri barış diline rağmen devletin kendilerine savaş dilini dayattığını vurgulayan Bilgin, şunları belirtti: “Bizi kendilerine benzetemeye çalışıyorlar. Bizden bir şiddet dili geliştirmemizi bekliyorlar. Biz bu coğrafyada kardeşliği ve barışı en çok savunan kesimiz. Ve kadınlar olarak, ataerkil sistemin yaratmış olduğu cehennemin duvarlarını yıkan bir özgürlük mücadelesi ortaya koyuyoruz. Kadının direnişi bugünden başlamıyor. Çok tarihi bir direnişi söz konusudur. Kadının kayıp tarih arayışı vardır. Bunun üzerinden bu tarz yöntemlerle kadın iradesini kıramazlar.”