Buldan: Seçimlerin sonucunu biz kadınlar belirleyeceğiz

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Hiç kimse HDP üzerinden siyaset yapmasın. Herkes haddini bilsin” dedi. Buldan, "Seçimlerin sonucunu, özgür yarınları biz kadınlar belirleyeceğiz" mesajını verdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, yeni dönem politikalarını belirlemek üzere partinin genel merkezinde bir araya geldi. Kadın Meclisi toplantısının açılışında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Buldan, kadınları selamlayarak, “Buradan başta siz sevgili kadınları cezaevleri tutsak bulunan kadın arkadaşlarımızı, sürgündeki kadın arkadaşlarımızı, evde, sokakta, iş yerinde bulunan, adalet nöbetinde olan, meydanlarda adalet arayışını yılmaksızın sürdüren; yaşamın her alanında hak ve eşitlik mücadelesini omuzlayan; alanlarda emeğinin hakkını isteyen, erkek zorbalığına karşı kadın duruşundan zerre kadar ödün vermeyerek mücadelesini büyüten, şarkısını söyleyen, sanatını icra eden; talana, yıkıma, sömürü ve savaş politikalarına demokratik eylemleriyle meydan okuyan bütün kadınlara yürek dolusu selamlarımızı sevgilerimi iletiyorum” dedi.

'KADINLAR ÖZGÜRLEŞTİRECEK'

Tarihin kadınlarla değiştiğine dikkat çeken Buldan, “Ve yarınlar biz kadınların onurlu mücadelesi ile özgürleşecek! Eşitlik ve adalet kadınların emeği ile mümkün olacak. Binlerce kez selam olsun korkusuz ve onurlu duruşumuza, mücadele azmimize! Tekçi iktidar da büyüyerek gelen kadın mücadelesinin gücünü görmektedir. Özgür sözünü, demokratik eylemini sakınmayan her kadın bu iktidarın fobisi haline gelmiştir. Bu nedenle özellikle son yıllarda en telaşlı savaşlarını kadınlara karşı vermektedirler. Ve çaresizlik içinde kaldıkça bu saldırılarını da tırmandırmaktadırlar” diye belirtti.

“Kadın siyasetçilerden, kadın belediye eş başkanlarımıza, kadın mücadelesi emektarlarından kadın sanatçılara, emekçilere kadar her kesimden kadına saldırıyı bir görev olarak önlerine koydular” diyen Buldan, şunları söyledi:

"Şu çok iyi bilinmelidir ki; kişiler farklı olsa bile hedef aynıdır. Kadının özgür iradesi ve demokratik mücadelesidir. Özellikle kadın vekilimiz Semra Güzel’i işkence uygulamaları ile gözaltına almaları ve vekilimize boyun eğdirmeye çalışmaları kadın kimliğine boyun eğdirme çabasıdır. Kürt’e boyun eğdirme çabasıdır! Demokratik siyasete boyun eğdirme çabasıdır!

SEMRA GÜZEL

Buradan kendilerine bir kez de ben ifade edeyim. Semra Güzel halkımızın ve kadınların iradesidir. O iradeye boyun eğdirmek hiç kimsenin hele ki, gırtlağına kadar suça bulaşmış olanların hiç harcı değildir, olamaz da! Boyun eğdirmeye çalıştıkları kadınlar alnı ak, başı dik bir şekilde yürümeye devam edecektir. Buradan bir kez daha Semra Güzel arkadaşımıza Kadın Meclisimiz adına sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

Bugün bizlere baş eğdirmeye kalkışanlar bu ülkenin başına gelmiş en büyük felakettir! Utanmasını bilselerdi şayet kendi başlarını saklayacak yer ararlardı. Nitekim ortaya koydukları ülke gerçekliği tam olarak bir enkazdır. İçler acısı bir enkaz. Hukuka sırtını dönmüş, çözüm imkânını elinin tersiyle itmiş, başlattığı tecrit politikası ile ülkenin tamamını tecrit altında tutmayı bir sistem olarak benimsemiş bu iktidarın bu ülkenin yararına bir faaliyet yürütmesi elbette ki imkânsızdır. Kurdukları kirli düzen içerisinde türlü suç ortaklıkları ile ülkeyi yağma alanına dönüştürdüler. Ulus ötesi şirketleri, beşli çeteleri, bürokratları, hiçbir suçu kovuşturmayan yargısı, kirli medya odaklarıyla tam bir batak düzeni kurdular.

'DERTLERİ ÜLKEYİ SOYMAK'

Batak düzenlerini organize yolsuzluk, organize hırsızlıkla kurdular. Dertleri bu ülke nasıl yönetileceği değil bu ülke nasıl soyulacağıdır. Nitekim yaptıkları da ortadadır. Ülkeyi değil, organize yolsuzluklarını, soygun düzenlerini yönetiyorlar. Sarayın içerisinden inanılmaz büyüklükte rüşvet ve yolsuzluklarla talan vuruluyor. Bu suçlar gün be gün belgeleri ve kanıtları ile ifşa oluyor. Saraydakinden ise çıt çıkmıyor. Çıkmış hakkını demokratik bir biçimde arayan öğretmenlere, işçilere, kadınlara saldırmayı bir hak olarak önlerine koymuş ve saldırıyorlar. Bu ülkenin demokrasisinde önemli bir yeri olan öğretmenlere ağza alınmayacak laflar söylemeyi kendilerine bir görev görüyorlar.

Çapulcu musun diye hakaret ediyor! Suçları, hukuksuzlukları, yolsuzlukları arttıkça toplumun tüm kesimlerine karşı saldırıyorlar. Saldırdıkça suçlarının üzerini kapatacaklarını zannediyorlar. Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki nereye dokunsan elinde kalıyor. TL’nin değerini maliyetinden daha ucuz hale getirdiler. Ülke refah kaybında 3. dünya ülkelerini hızla geride bırakıyor. Her ay büyüyen bütçe açığı yolsuzluğa, şatafata, saraya dağ olsa dayanmaz dedirtiyor. TÜİK’in gerçeği gizleyerek açıkladığı aylık enflasyon oranıyla gerçek enflasyon arasında dağlar kadar fark var.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Saray kurumu TÜİK’e buradan sesleniyorum. Sarayda enflasyon yok biliyoruz ama halkın bütçesinde, cebinde yangın var. İnsanlar açlık sınırında bir yaşam standardına dahi erişemiyorlar artık. Çünkü yalanlarınızla, sahte enflasyon oranlarınızla toplumu yoksulluk ve açlık sınırının altında bırakmanın dalaveresini sizler çeviriyorsunuz ve topluma karşı suç işliyorsunuz. Sırtınızı dayadığınız saray bugün sizi koruyabilir. Fakat inanın ki sonsuza dek korumayacak. Hakkını yediğiniz her yurttaş için mutlaka ve mutlaka adalet önünde hesap vereceğiniz günler mutlaka gelecektir.

Ortaya konulan bu ekonomik çöküşün en ağır halini hiç şüphe yok ki kadınlar yaşamaktadır. Her bir rüşvetin, her bir yolsuzluğun bedelini kadınlar ağır yoksulluk olarak ödemektedir. Kadınlar işsiz, kadınlar güvencesiz, yaygın oranda kadınlar yoksuldur. Bu durum erkek siyasetin kadınlara uyguladığı bilinçli bir ekonomik şiddettir. Bir diğer taraftan kadına yönelik çok boyutlu şiddet ve suçlar da ağırlaşarak devam etmektedir. Cinsiyet temelli bu suçların devasa artış oranlarından ve yaygınlaşmasından AKP iktidarı ve ortakları sorumludur. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan ve erkek şiddetiyle mücadele edecek olan mekanizmaları güçlendirmek yerine cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren ve erkek şiddetine çanak tutan, yol açan mekanizmaları işletenler kadına yönelik bütün suçların teşvikçisidir, destekleyicisidir, yol açıcısıdır.

'DEVLETİN SİLAHIYLA KATLEDİLDİ'

Yine Kürt kadınlarına karşı devletin gücüne dayanarak suç işlenmeye devam edilmektedir. Geçtiğimiz ay Şırnak’ta, Firdevs Babat devletin silahıyla katledilmiştir. Bu olay istisna bir olay değildir. Kürt kadınlara karşı benzeri durumlar sıklıkla yaşanmaktadır. Elbette HDP olarak olayın takipçisiyiz. Hangi güce yaslanıyor olursa olsun hiçbir kadın katilinin cezasız kalmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Ne Aysel Tuğluk’un ne de ağır hastalığı olan hiçbir tutsağın cezaevlerinde ölüme terk edilmesine karşı sessiz kalmayacağız, yaşam siyaseti için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Sevgili Figen Yüksekdağ’ın yasaklanan ‘Yıkılacak Duvarlar’ kitabını elden ele dolaştırıp bütün kadınlara ulaştıracağımıza söz veriyoruz.

'ZALİMLERİ YENECEĞİZ'

Kitap okudun, su kullandın, halay çektin gibi sudan bahaneler ile hükümlülerin infazlarının yakılmasına karşı adalet için en güçlü şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Cezaevlerinde hiç kimsenin insafına göre hukuk uygulanamaz. Bugün cezaevlerinde bulunan her tutuklu ve hükümlünün hukuki hakları vardır. Ve bu haklar uygulanmak zorundadır. İnfazı yakılan hükümlüler için tuttukları adalet nöbetinin 25. haftasında olan değerli anneler ve kadınlar; ne sizler bu mücadelede yalnızsınız ne de tutuklu ve hükümlüler bunca hukuksuzluk karşısında çaresiz ve yalnızdır. Biz varız! HDP var! HDP’li kadınlar var, Kadın Meclisimiz! Adalet mücadelemiz var. Bu mücadeleyi hep birlikte mutlaka başarıya götürmeye buradan bir kez daha söz veriyoruz. Ve bu hukuksuzlukları hep birlikte ortak mücadelemizle durduracağız. Haklının gücü zalimin zulmünü mutlaka yenecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Önümüzde son derece önemli olan hem bugünü hem de yarını belirleyecek olan bir seçim süreci var. 20 yıldır adım adım kadınlar ve tüm ezilenler için geliştirilen sömürü ve baskı düzenini, yıkım ve talan sistemini, toplumu suça ve kutuplaşmaya iten zihniyeti aşma zamanı, geride bırakma zamanıdır. Gerçek şu ki; mevcut iktidarın, kendi ürettiği hiçbir krizin üstesinden gelme kabiliyeti ve basireti yoktur. Bu iktidar zihniyeti gereği çoklu krizlere, çok boyutlu suçlara, kadına yönelik şiddete ve çözümsüzlük siyasetine kaynaklık etmektedir. Toplumu nefessiz bırakan bu sorunların üstesinden gelme dertleri kesinlikle bu iktidarda yoktur.

'KORKU, BASKI VE KAOS HEDEFLİYORLAR'

Üstesinden gelmeye, durdurmaya çalıştıkları şey, adalettir, hukuktur, demokratik çözüm siyasetidir, kadın mücadelesidir. Seçimlere giderken ellerinde topluma vadedebilecekleri tek bir çözüm projesi olmadığı için seçim hazırlıklarını başka türlü yapmaya çalıştıklarının farkındayız. Seçim hazırlıkları daha çok korku, baskı ve kaostur. Kadın kazanımlarına, Kürtlere, demokrasi ve emek güçlerine saldırmak, komşu ülkelere tehditler savurup savaş fırsatı kollamak bu iktidarın bir seçim kampanyası haline gelmiştir. Tutsaklara uyguladığı işkence, hak gaspı, tehdit bu iktidarın seçim beyannamesidir, topluma vaadidir.

'ASLA UNUTMAYACAĞIZ'

Bir babanın, Ali Rıza amcanın ellerine torba içinde verdikleri evladının kemikleri ile Kürde duydukları düşmanlığı bir kez daha kamuoyuna deklare ettiler. Bu bir nefret suçudur. İktidar cenahına söylüyorum; biliniz ki biz kadınların mücadelesi ve insanlık onuru, sizin düşmanlık siyasetinizden daha güçlüdür. Sizin bu düşmanlık ve nefret siyasetinizi mutlaka ama mutlaka yeneceğiz. İnsanlık suçlarını tarih de unutmayacak, bizler de gerçek adalet de asla unutmayacak.

Bu çürümüş bozuk düzeni değiştirecek esaslı güç kadınların gücüdür. Kadının eşitlikçi demokratik bilinci toplumu da siyaseti de dönüştürecek dinamizme ve etkinliğe sahiptir. Bu nedenle kadın mücadelesi önemlidir, kadın örgütlülüğü esastır. Özellikle kadın meclisimizin bu mecrada yürüttüğü çalışmalar son derece kıymetlidir. Önümüzdeki seçimler için siyaset alanında tartışmalar yürütülüyor ve bazı hesaplar yapılıyor. Buradan çok net olarak şunu söylemek isterim. Kadınların dâhil olmadığı hiçbir hesap tutmaz, tutmayacaktır. Kadın mücadelesini büyütmek üzerine kurulu olan ve bir kadın partisi olan HDP fikriyatıyla bu konuda açık tutum almaktayız. Cumhur İttifakı da bilsin Millet ittifakı da. Hiç kimse HDP üzerinden siyaset yapmasın. HDP’yi siyasi malzeme haline getirmesin. Herkes haddini bilsin. HDP’yi ağzına alırken bin kere düşünsün.

'HEDEFİMİZ ÇÖKMÜŞ DÜZENE SON VERMEK'

Bizim temel meselemiz iktidarın sahiplerinin kim olacağı meselesi değil, çökmüş düzenin bir an önce değiştirilmesidir. Bizim temel meselemiz iktidarın sahiplerinin kim olacağı meselesi değil, bu eşitsiz, adaletsiz, çökmüş düzenin biran önce değiştirilmesidir. Bizim meselemiz; kadına, Kürt’e, Alevi’ye, Ermeni’ye, bütün inanç ve kimliklere, emekçiye ve tüm ezilenlere karşı uygulanan ayrımcı, baskıcı inkâr rejiminin baştan aşağıya değiştirilmesi ve demokratik bir sistemin inşasıdır. Bizim meselemiz bütün bu tarihsel hatalara ve suçlara karşı eşitlikten, barıştan, adaletten ve çözümden yana bir siyasi tutumun geliştirilmesi, bu değerleri esas alan yeni bir dönemin başlatılmasıdır.

EMEK VE ÖZGÜRLÜK İTTİFAKI

Açıkça ifade etmek gerekirse sistemin yüzyıllık hatalarıyla, tarihsel inkârla yüzleşme cesareti gösteremeyen, demokratik muhalefetin tamamıyla ortaklaşma cesareti ve iradesi göstermeyen hiçbir anlayış, çözüm gücü olamaz! Gelecek vaat edemez! Bizler kadınlar olarak, HDP olarak, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir geleceğin kurucu gücüyüz. Bizler var olanın temsil gücüyüz. İnkâr, ötekileştirme ve dışlama üzerine kurulu olan anlayışların tamamını buradan bir kez daha reddettiğimiz özellikle ifade etmek isterim. Bizler bahsettiğim insanlığın evrensel değerlerine bağlı demokrasi ve emek güçleri ile Emek ve Özgürlük İttifakımızı kamuoyuna deklare ettik, biliyorsunuz. Bu ittifak yüzyıldır izlenen politikalarla dışlanmış, inkâr edilmiş, hakları gasp edilmiş bütün kesimlerin ortak ittifakıdır. Bu ittifak bütün ezilenlerin en güçlü temsiliyetidir. Stratejik bir demokrasi ortaklığıdır. Mücadele ortaklığıdır. Kurucu ortaklıktır. Seçim sürecinde ve sonrasında da demokratik, özgürlükçü eşit ve ekolojik bir yaşamı kurmayı önümüze bir hedef olarak koymuş bulunmaktayız.

Kadınlara yüksek perdeden tehditler savuranlar kadınların bir oyuna yenilecekler. Bugün toplumun her kesiminden kadının ortak çözüm mücadelesi vardır. Kadınlar; eşitsizliğe karşı, şiddete karşı, sömürüye ve savaşa karşı ortak ve güçlü bir mücadele yürümektedir. Bu mücadelede cesaret vardır, inanç vardır kararlılık vardır. İşte tam da bu nedenle umut kadınlardadır, kadınların el ele verdiği mücadele ortaklığındadır. Önümüzdeki seçimler 20 yıllık haramilik ve talan düzenini, erkek düzenini sonlandırma seçimleridir. 20 yıllık kadın düşmanlığına, halk düşmanlığına, halktan alıp bir avuç zengine veren anlayışa kadınlar son verecek. Kadınlara yüksek perdeden tehditler savuranlar kadınların bir oyuna yenilecekler.

Bizler her mahalleden, her bölgeden, her kimlikten, dilden, inançtan kadınlar olarak o kadar güçlüyüz ve o kadar çoğuz ki! Gücümüz de farklılıklarımızın zenginliği kadar büyüktür. Bu ülkede cinsiyet eşitliğini sağlamak için, İstanbul sözleşmesini hayata geçirip etkin bir şekilde uygulamak için, kadına yönelik şiddetin ve her türlü suçun önüne geçmek için, siyasette ve devletin bütün kurum ve kuruluşlarında eşit temsiliyet için, etkin çalışan kadın kurumlarının kurulması ve yaygınlaştırılması için, erkek değil gerçek ve adil, bağımsız bir yargı için, barıştan yana, çözümden yana savaşsız bir ülke için, eşit işe eşit ücret ve güvenceli bir ekonomik yaşam için ve kadınlar olarak hayalini kurduğumuz adil ve müreffeh yaşam için durmayacağız, yılmayacağız, daha çok çalışacağız, sıkı örgütleneceğiz, gücümüzü birleştireceğiz ve seçimlerin sonucunu biz kadınlar belirleyeceğiz. Özgür yarınları biz belirleyeceğiz. Biz kadınlar kazanacağız, bizimle beraber toplum kazanacak, ülke kazanacak! Demokrasi, barış ve özgürlük kazanacak. Adalet kazanacak!”