Dilpak mı düştü?
Düştü mü saçların yere Dilpak, değdi mi uçları Heftanîn toprağına, vardı mı kutsallığına ruhun? Yolun açık, yürüyüşün uzun soluklu olsun, çünkü yıldızlara koşuyorsun!
Düştü mü saçların yere Dilpak, değdi mi uçları Heftanîn toprağına, vardı mı kutsallığına ruhun? Yolun açık, yürüyüşün uzun soluklu olsun, çünkü yıldızlara koşuyorsun!
Düştü mü yüreğin yere? Kalk da tutayım ellerinden koşalım Xantur’un kayalıklarından gökyüzüne. O her gün farklı bir sabahla doğan güneşe koşalım. Biliyorsun; Xantur’da ger gün farklı bir renk olur gökyüzü. Masmavi, kıpkırmızı, bembeyaz… Ver elini, kalk da yorulan yüreğini yüreğime kat, birlikte varalım büyüdüğün Geliyê Zap alanlarının coşkunluğuna. Gel de Brûsk, Harun, Ararat ve Üveyş ile kucaklaş; belki de en hasret kaldığın sevdiklerine. Sen daha varmadın ki; Haftanîn’in güzelliklerine. Gel de gör bak, nasıl rengârenk Haftenîn, nasıl da coşuyor suları, nasıl da yumuşak toprağı. Ayakların çabuk alışır, yere düşmezsin. Güneş bugün ısıtacak içimizi yakana kadar, gel de inancın güzelliği karşısında selama duralım.
Düştü mü saçların yere Dilpak, değdi mi uçları Heftanîn toprağına, vardı mı kutsallığına ruhun? O saf, her şeye gülümseyen, adaletsizliğe baş kaldıran isyancı ruhun. Yoruldu mu yüreğin Dilpak? Tamam o zaman sen biraz uyu, bayrağı yoldaşlarına ver, kızıllığını sürdüğün bayrağı uzat da dağlara asalım. Bağıralım, haykıralım; “Ey uğruna en güzel gençlerimizi verdiğimiz yüce dağlar, senin özgürlüğün için buradayız!” diyelim. Rüzgara salalım kendimizi, sonra birden tohum olalım düşelim toprağına dağların. Çiçekler daha direngen, daha güzel olur dağlarda. Baksana o sebeple hiç kurumadı dağlar. Ne bombalar fayda etti dağları kurutmaya ne de faşistin ayakları, çünkü güçlü güzel fidanlar vardı, güçlü güzel tohumlar vardı serpilmeyi bekleyen…
Kürtlerin en kara geçen yıllarında, 1999’da Kobanê’de, üstelik Kaniya Kurda’da dünyaya geldi Dilpak. Annesinin çağırdığı isimle Cina. Daha küçükken annesinden öğrenmiş her şeyi. Yurtseverliği, toprağa bağlılığı, arkadaşlarına sahip çıkmayı… Rojava Devrimi’nin filizlendiği ilk yıllarda eline taşını alıp fırlatmıştır zalime ve artık akış kesilmemiştir. Bu akış dağlara kadar devam edip yeni bir renk katmıştır o genç akışa ve Zap’a akmıştır.
Savaş neredeyse oradadır gerilla. Direniş iradesi neredeyse oradadır gerilla. Zorluk neredeyse oradadır gerilla. Dayanamaz ne geri kalmaya ne de izlemeye. Dilpak da dayanamaz ve Haftenîn’in yolunu tutar. Haftenîn’e ilk vardığında fedaileşen bir ruhun adı olan Viyan Soran’ın ismini alır. O güzel Dilpak, temiz yüreğini Viyan’ın fedailiğiyle birleştirir ve Xantur’a gider. Xantur’u tanıdıkça sever, bağlanır. Ona Ertuş’u, Zap’ı, Kela Bedeve’yi hatırlatır. Bağrına bastıkça basar ve sever Xantur’u. Cenga Heftanîn’de büyük bir direniş yeri olan kartalların mekanı Xantur’da yer alır.
Kocaman gözlü, güzel sesli Dilpak, Kobanê’nin en direnişçi süreçlerinde dünyaya gelen sevgili gerilla, yolun açık olsun, yürüyüşün uzun soluklu olsun, çünkü yıldızlara koşuyorsun!