KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, “Rêber Apo’yu sevmek, Kurdistan’ı ve toplumu sevmektir. Rêber Apo’yu sevmek, insanı özgürleştirir. Bazıları bizi bu konuda eleştirebilir ama hakikat budur. Rêber Apo’nun felsefesi, tüm insanlık içindir” dedi.
KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Jin TV’nin XWEBÛN programında Arjîn Baysal’ın sorularını yanıtladı.
Kürt Halk Önderi ‘Ey sevda kadını’ şiirinde neyi anlatıyor ve nelere dikkat çekiyor?
Rêber Apo, bu şiiri esaretinden bir yıl sonra 8 Mart vesilesiyle yazıp kadınlara hediye etti. Onun için bu şiirin iki açıdan anlamı büyüktür;
* Her koşul altında, hatta en zorlu koşullarda bile Rêber Apo’nun bizleri, yani kadınları düşünmesi açısından çok değerlidir.
* Milenyuma girerken böylesi bir şiiri yazarak toplumsal, tarihsel ve sosyolojik bir analiz yapması ve 21. yüzyılın neden kadın özgürlük yüzyılı olması gerektiğini de ortaya koymuş olması açısından da oldukça önemli.
Günümüzde kadınlar üzerinden oynan bir sürü oyun var. Bunları görüp çözümlemek ve kadınlara yol göstermek çok önemlidir. Bu şiirde kadına duyulan sevgi var. Kadın tarihi var. Yine bu şiir yoluyla kendi yaşam koşullarının kadınların yaşadıklarına ne kadar benzediğini ortaya koyuyor. Zaten uluslararası komplonun gelişmesinde Rêber Apo’nun kadına verdiği değerden kaynaklı başlatmış olduğu kadın özgürlük çalışmasıda önemli bir sebep olmuştur. Çünkü egemenler bu durumdan çok fazla rahatsız oldular. Uluslararası komplo devletler arasında yapıldı. Bir nevi erkek egemen sistemin, kadın özgürlük çizgisine karşı saldırısı olarak tanımlamak gerekiyor bu komployu.
TARİHİN ÖZETİ YAPILMIŞTIR
Bu şiirde tarihin bir özeti yapılmıştır. İnsanlık kadın eliyle geliştirildi ve toplumsallaşma yaşanarak bugüne evrildi. Bu tarihsel gerçeklik daha sonra erkek eliyle ters yüz edilmiştir. Kadının üretimlerini ve emeğini zorbalık kullanarak çalmıştır. Kadın eliyle yaratılan sistem tersyüz edilerek erkek egemenlikli sınıflı toplum yaratılır ve bu sınıflı toplumda artık kadının adı yoktur. Kadın silik bir öge durumuna düşürülmüştür. Kadın artık perde arkasında bir figürdür.
DUVARLARIN YIKILMASI İÇİN
Bu şiir, kadının yitikliğine dikkat çekiyor. Biz kadınların aşkı, sevgiyi nasıl yitirdiğimizi anlatıyor. Kadın ile erkek arasına neden duvarlar örüldü? Bu duvarların anlamı nedir? Bu duvarlar aslında gericiliktir. Bu duvarlar egemenlikçi anlayıştır. Diktatörlük, iktidar, devletçilik, hiyerarşidir. Ne zamanki bu duvarlar yükseltilmeye başlanıyor kadın ve erkek arasında da ayrışma, eşitsizlik ve sömürü başlıyor. Bütün bunların geliştiği bir ortamda da özgülük kaybolur. Özgürlüğün olmadığı yerde, sevgi olmaz, aşk hiç olmaz. Önderlik, bu sömürünün, eşitsizliğin ortadan kalkması için büyük emek ve çaba gösterdi. Geliştirmiş olduğu mücadeleyle bin yılardan beri yükseltilen bu duvarların yıkılmasını istemiştir. Kendisini Prometheus’a benzetmektedir. Prometheus neyi temsil ediyor? Prometheus tanrılardan ateşi alarak ınsanlığa bağışladı ve bununla insanlığı aydınlattı. Önderlik de erkek eliyle kadından çalınan herşeyi mücadele yoyla tekrardan kadına vermeye çalıştı. Tıpkı Prometheus’un kayalıklara zincirlenmesi gibi, erkek egemen devlet yapılanması Önderliğimizi uluslararası komployla İmralı’da tecrit etti. Bu açıdan ciddi bir benzerlik taşır. Rêber Apo birçok şeyi erkek egemenliğinden alıp kadınlara verdi. Devletten alıp topluma verdi. İktidarlardan alıp gerçek hak sahiplerine verdi. Rêber Apo, şiirde de tanrıça kültürüne ne kadar değer verdiğini ve ana tanrıçanın hayırlı bir evladı olduğunu gösteriyor. Bu şiir, binlerce defa okunsa asla bıkılmayacak ve her defasında yeni anlamlar keşfedilecek bir şiirdir.
Birinci doğuş olarak tanımladığı çocukluk döneminde kadınların Rêber Apo üzerinde nasıl bir etkisi olmuş?
Önderliğin doğduğu topraklar, tarihsel olarak çok önemli bir yere sahip ve peygamberler şehri olarak tanımlanıyor. Bu şehirde her dönem bir iktidar karşıtlığı görülür. Arayışların ve çatışmaların olduğu bir yerdir. Özgürlük arayışlarını yoğun olduğu bir yer. Rêber Apo kadına yaklaşımını ve çocukluğunu çok kapsamlı bir şekilde yazmış. Bizim de görüp tanık olduğumuz kadarıyla Rêber Apo, hiçbir zaman toplumun kadına ve erkeğe klasik anlamda biçmiş olduğu rolleri kabul etmedi. Buna karşı hep bir mücadele içerisinde oldu. Ablasının evliliği örneğinde olduğu gibi daha çok genç yaşlarda bir kadının bir teneke buğday karşılığında bir erkeğe verilmesini kabullenmemiş. Yine çocukluk arkadaşlarını küçük yaşta evlendirilmesini hazmetmemiş. Yaşamda sadece kendi mantığıyla hareket etmiyor. Duygularını çok önemsiyor.
Üniversite yıllarında kadına dönük arayışları daha fazla derinleşiyor. Kesire ile ilişkisi bu temelde gelişiyor. Özgürlük mücadelesinde kadınla omuz omuza yürümek istiyor. Rêber Apo, 10 yıllık evliliği boyunca hem kendisini hem de Kesire’yi analiz ederek toplumsal çözümlemeler yapıyor. Kişiler şahsında yapılan toplumsal çözümlemeler büyük bir direniş açığa çıkartıyor. Rêber Apo, her zaman yaşadıklarını olumlu ve olumsuz yönleriyle ele alıp tahlil eder ve bu temelde ortaya çıkan sonuçları da mücadeleye mal eder. Kesire ile yaşadıklarını da böyle ele aldı ve bunu sonucunda muazzam bir kadın özgürlük mücadelesi açığa çıkarttı. Rêber Apo, özgürlük yolculuğuna kadınla başladı. Daha ilk başından beri kadınlar bu Hareket’te yer aldı. Heval Sakine ve Kesire kuruluş kongresinde yer aldı. Kadına yer verme, değer verme her geçen gün artarak devam etti. Günümüzde de büyük bir kadın mücadelesinin gelişimini sağladı.
Çoğu kez annesi ile olan ilişkisini örnek veriyor. Annesinin rolü nedir?
Üveyş Ana, Rêber Apo’nun yaşamı üzerinde iki açıdan etkili olmuş diye düşünüyorum;
* Kişilik olarak çok otoriter ve bulunduğu ortamda ciddiye alınan biri. Bunu gören Rêber Apo kadının güçlü ve etkili yanını annesi şahsında fark ediyor. Kadınların isterlerse çok şey yapabileceklerine ikna oluyor.
* Üveyş Ana, her anne gibi oğlunu kendi denetiminde tutmak için çabaladıkça Rêber Apo’da buna karşı bir isyan gelişiyor.
Bu iki yaklaşım Rêber Apo’da kadının hem klasik yanın görme hem de güçlü yanını keşfetme imkanı açığa çıkartıyor. Üveyş Ana’nın vefatından sonra Rêber Apo annelerle ilgili bir çözümlemede aslında annesini ne kadar sevdiğini ve annelerin kutsallıklarının, emeğinin, gücünün görülmesi gerektiğini anlatıyor.
PKK’nin kuruluşundan bu yana Kürt Halk Önderi’nin kadın yakalaşımını nasıl ele almak gerekiyor?
Rêber Apo’nun ilk günden bu yana kadına yaklaşımı çok cesurcadır. Ortadoğu kadın konusunda oldukça tutucu, dogmatik ve gerici yaklaşımlara sahip. Ortadoğu’da kadın bu zihniyetten kaynaklı nefes alamaz duruma gelmiş. İslamiyet sonrası da İslamiyet adına kadına çok büyük baskılar uygulandı. Hele Kürt kadını söz konusu olunca durum çok daha farlı oluyor. Kimliği olmayan bir halkın kadını olmak iki kat sömürü ve yok sayılmak demektir. Sömürgenin sömürgesi olan bir durumdaydı kadın. Rêber Apo, böylesi bir toplumda kadın özgülük mücadelesine cesaret etti.
Ulusal kurtuluş mücadeleleri yürütmek önemlidir. Kürt halkının bir ulusal kurtuluşa ihtiyacı vardı ama bu kurtuluş nasıl sağlanacaktı sorusu önemliydi. Özgürleşen bir ülkede kadının köle olarak kalması elbetteki doğru bir özgürlük mücadelesi olamazdı. Rêber Apo, özgür bir Kurdistan olacaksa nasıl olacak diye hep sordu. Bunun için ‘Nasıl Yaşamalı’ çözümlemesini geliştirdi. Rêber Apo’nun temel amacı, sisteme alternatif kurmaktır. Rêber Apo’nun yaklaşımı diğer devrimci hareketlere göre çok radikaldi. Rêber Apo, ‘Bizim Devrimimiz Kadın Devrimidir’ dedi.
PKK daha ilk günden kadın özgürlük anlayışı üzerinden mücadelesini geliştirdiği için inşa etmek istediği toplumu da kadın özgürlükçü toplum paradigması temelinde eğitip hazırlamaya çalıştı. Bunun kadrosunu yarattı. Canı gönülden kadın devrimine inanan ve bunun için çalışacak birikimli ve mücadeleci kadrolar eğitip hazırladı. Eğer bir örgütlemen yoksa devrimini gerçekleştiremezsin. Rêber Apo bunu için özgün kadın örgütlemesini yarattı.
Özgün kadın mücadelesini geliştirmek isteyince kadınlar olarak kadın özgürlük mücadelesini nasıl ele aldınız?
Bizler açısından ilk etapta biraz zorlu oldu. Bin yıllardır egemen erkek sisteminin sömürü ve zihniyetiyle büyütülmüştük. Tarihte ilk defa birileri kadınlar için birşeyleri çok özgün ve özgür kılmak istiyordu. Bu ilk başta bize zor geldi. Daha sonra kendi gerçekliğimizin farkına varmamız ve üzerimizdeki kölelik zincirlerini atmamızla birlikte bu mücadeleye giriştik. Her pratiğimizle birlikte yeni deneyimler elde edildi ve gelişmeler sağlandı.
Rêber Apo için kadınlar çok değerli ve kıymetliydi. 90’lı yıllarda bizler çok genç ve deneyimsizdik. Buna rağmen Rêber Apo bizlere çok büyük bir değer veriyordu. Bizleri geliştirmek için çok çaba harcıyordu. Her birimize büyük roller biçip sorumluluklar yüklüyordu. Kadına her zaman büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaştı. Rêber Apo’nun kadına yaklaşımı her zaman yüceltme temelinde oldu. Erkek egemen yaklaşımlara karşı hep uyarıcı ve eğiticiydi.
Kadınlarla yoldaşlığı çok başkaydı. Hiçbir zaman üstenci olmadı, çok mütevaziydi. Her zaman onları geliştirmeyi esas aldı. Bu konuda çok incelikli bir yaklaşıma sahipti. Bizlerin herşeyiyle ilgilenir, eğitirdi. Bir estetik biçim ve anlayış kazandırmaya çalışırdı. Kadınlarla her konuda tartışarak geliştirmeyi esas alırdı. Kadına çok büyük bir güveni vardı. Birçok çevre ve kişi soruyor kadınlar neden bu kadar Rêber Apo’yu seviyor diye? Kadınların hisleri çok güçlüdür. Kadınlar bir kişinin özellikle de erkeğin kendisine olan yaklaşımını sezer. Ben de Rêber Apo’nun yanında kaldım. Bunu çok açık bir şekilde gördüm. Önderliğin bize verdiği değeri hiç kimse vermemiştir. Öncesi ben çok pasif ve dar ufukluydum. Sonrasında ise kendime güvenen, güçlenen, geniş bir yelpazede olay ve olguları ele alan, yaratıcı birine dönüştüm. Bizim yürüyüşümüz de bu temelde kesintisiz gelişti.
Kadınlar, Rêber Apo’nun özgürlük felsefesini nasıl anlamalı?
Rêber Apo, her zaman ‘beni en çok anlayıp uygulaması gerekenler kadınlardır’ diyor. Bunu söylüyor, çünkü kadınlarda bin yılların özgürlük tutkusu olduğun biliyor. Bu tutku, kadınları daha mücadeleci kılıyor. Kadınların bu sistemden alacakları bin yılların intikamı var. Bunun için de olsa kadınlar Rêber Apo’nun özgürlük felsefesini herkesten çok yaymak için mücadele etmelidir. Biz kadınlar olarak kendimizi Rêber Apo’nun paradigması ışığında eğitmeli ve bu paradigmayı tüm insanlığa yaymalıyız. Herkesten çok bu bizim görevimizdir. Rêber Apo, ‘siz kadınlar mücadele ederken ne zaman zorlanırsanız, yetersiz kalırsanız benim kitaplarımı okuyun, orada doğruyu ve çözümü bulacaksınız’ diyordu. Bizler bu konuda yetersiz kalıyoruz. Evet, bizler Rêber Apo’yu çok seviyoruz ama onu anlayıp uygulamada yetersiz kalıyoruz.
Rêber Apo’yu sevmek, Kurdistan’ı ve toplumu sevmektir. Rêber Apo’yu sevmek, insanı özgürleştirir. Bazıları bizi bu konuda eleştirebilir ama hakikat budur. Rêber Apo’nun felsefesi, tüm insanlık içindir.