Trujillo, 1960 yıllarda Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten faşist diktatörün adı. Mirabel Kardeşler, Patria, Minerva ve Maria Teresa ise diktatöre karşı verdikleri mücadele ile kadın özgürlük mücadelesinin öncü kadınları.
25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler Patria, Minerva, Maria Mirabel bir uçurumun dibinde katledilmiş halde bulundu.
Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice katledildikleri ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 17 Aralık 1999 tarihinde 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. Mirabel Kardeşlerin mücadelesi Türkiye ve Kürdistan'da da devam ediyor.
Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, kadınların ortak bir yaşam için 25 Kasım'da tekrar alanlara çıkacaklarını belirtti.
Erkek egemen sisteme karşı daima mücadele içerisinde olduklarını vurgulayan Gökkan, "25 Kasım bizim için diktatörlüğe karşı verilen mücadele ve direniş günüdür. TJA olarak erkek egemen devlete ve aileye karşı boyun eğmedik ve her zaman mücadele ettik. 40 yıldır egemenlere karşı direniyoruz" diye konuştu.
ERKEK EGEMEN GÜÇ HER ALANA DAĞILMIŞ DURUMDA
Rojava'da YPJ çatısı altında, Bakur'da da TJA olarak erkek egemen güçlere karşı kendilerini savunduklarını vurgulayan Gökkan, devamla şunları belirtti:
"Bu duruma karşı özsavunma gücü ortaya çıktı. Çünkü 3. Dünya savaşında erkek egemen güç Kürdistan'ın her alanında dağılmış durumda. Özyönetim savaşları sürecinde kadınlar Sur, Cizre, Şırnak, Nusaybin ve Gever'de Türkçe, Kürtçe bilmeyen ve Arapça konuşan kişilerin saldırılarda yer aldıklarını söylüyorlardı. Bunlar da DAİŞ çeteleriydi. Bu bölgelerde kadınların yüzde 70'i alanları terk etmedi, gidenlerin yüzde 30'u ise genç kadınlar ve çocuklardı."
'ERKEK, İDEOLOJİK EGEMENLİĞİNİ KAYBEDİNCE KADINA SALDIRIR'
Gökkan, diktatörlüğe karşı meşru savunma başlattıklarını belirterek, "Kampanyamız 15 Eylül'de başladı ve 10 Aralık'a kadar aralıksız bir şekilde devam edecek. 3 bin kişinin katılımıyla, erkek egemen zihniyete karşı nasıl mücadele edileceği üzerine 4 atölye çalışmamız var. Atölye çalışmalarımıza birçok erkek arkadaş da katılıyor. Meşru savunma bizim için örgütlenme ve aynı zamanda eğitimdir. Siyaset, örgütlenme, kültür, ekonomi ve eğitim gibi birçok alanda bu kampanyayı devam ettirdik" şeklinde konuştu.
Kürdistan'ın bütün kentleri, kasabaları ve köylerine ulaşmayı ve erkek egemen zihniyete karşı mücadeleyi yükseltmeyi hedeflediklerini kaydeden Gökkan, Türkiye'de AKP-MHP faşizminin her alanda kadın düşmanlığı yaptığını kaydetti. Gökkan, "Bunu bir strateji olarak belirlemişler ve erkeğin ideolojik egemenliğinin devamı için kadın özgürlük ideolojisinin yıkmayı hedefliyorlar. Bu iki çizgi hem Kürdistan hem de Türkiye'de şiddetli bir savaşım içerisindedir" dedi.
'MİRABEL KARDEŞLERİN DİRENİŞİYLE'
İstanbul Sözleşmesi'ne de değinen Gökkan, sözleşmenin kadına yönelik şiddetin kaynakları konusunda önemli tespitlerde bulunduğunu ve tedbir içeren önemli bir role sahip olduğunu belirtti.
"O yüzden de devlet bunu tekrardan tartışmaya açarak kadına yönelik şiddete meşruiyet kazandırmayı amaçlıyor. Bizler buna asla boyun eğmeyeceğiz ve direnişimizi her alanda sürdüreceğiz. 25 Kasım'da da Mirabel Kardeşler gibi alanlara çıkıp haklarımızı savunacağız" ifadelerini kullandı.
'KENDİMİZİ SAVUNUYORUZ'
Ayşe Gökkan, sistemin kadınların tüm kazanımlarını yok etmek istediğini ancak kadınları siyasal, kültürel, toplumsal olarak her alanda bu kazanımları korumak ve büyütmek için mücadele edeceğini kaydetti.
Gökkan, "Bizler, her yerde alanlara çıkarak özgürlük talebimizi haykıracağız. Diktatörlüğe karşı 'Jin, Jiyan, Azadî' ve 'Şiddete karşı kendimizi savunuyoruz' şiarıyla alanlarda olacağız" diye kaydetti.