25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Kadıköy’de bir araya gelen HDK Kadın Meclisleri, “Erkek devlet şiddetini teşhir ediyor, kadın dayanışması ile yaşıyoruz" şiarıyla eylem düzenledi.
Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleşen eyleme, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, HDK Eşsözcüsü İdil Uğurlu, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut’un yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Dersim’de 323 gündür kayıp olan Gülistan Doku ve erkek şiddetiyle katledilen kadınların fotoğraflarının taşındığı eylemde, “Erkek devlet şiddetini teşhir ediyor, kadın dayanışması ile yaşıyoruz" yazılı pankart açıldı.
UĞURLU: BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ
Kadınların hep bir ağızdan, “Jin jiyan azadî”, “Kadınlar birlikte güçlü” sloganlarının atıldığı eylemde ilk konuşma HDK Eşsözcüsü İdil Uğurlu tarafından yapıldı.
Faşist diktatörlük tarafından tecavüz edilerek katledilen öldürülen Mirabel kardeşleri anarak sözlerine başlayan Uğurlu, 25 Kasım’ın dünyanın her yerinde mücadele edilen kadınlar sayesinde kabul ettiren bir gün olduğunu vurguladı. Dünyanın dört bir yanında kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün devam ettiğini hatırlatan Uğurlu, şöyle konuştu: “Fakat kadınların mücadelesi de devam ediyor. Her geçen gün mücadelemizi yükseltiyoruz. Tüm bu faşizan saldırılara rağmen biz kadınlar sokaklarda, alanlarda olmaya devam ediyoruz. Bizi ev içine hapsetmek isteyen erkek devlet şiddetine karşı yan yana olmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Öz savunma yapan kadınlar cezaevlerinde zindanlarda ölümlere terk edildiler. Kadınları katledenler, şiddet uygulayanlar ve tecavüz edenler yeniden salındı. Biz kadınlar dünyanın farklı yerlerinde katledilmeye devam ediyoruz. Bizler bütün bu baskılara karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Biz birlikte güçlüyüz.”
GÜLÜM: MÜCADELEYİ BÜYÜTEMEYE KARARLIYIZ
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de kadınlara yönelik şiddet ve katliamlarının cezasızlık ile sonuçlandığına dikkat çekerek, bunun bir devlet politikası olduğunu vurguladı. Mücadeleyi büyütmekte kararlı olduklarını kaydeden Gülüm, “Erkek devlet şiddetine boyun eğmeyeceğiz. Gözaltılarınız, tutuklamamalarınız, baskılarınız bizi özgürlük mücadelemizden vazgeçiremez. Makul kadın olmayacağız. Kadın özgürlük mücadelesi için içerde dışarda, nerede olursa olsun mücadeleyi büyütmeye kararlıyız” diye konuştu.
‘TARİHSEL MİRASIMIZLA 25 KASIM’DA SOKAKTA OLACAĞIZ’
Konuşmaların ardından açıklamayı okuyan HDK İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Cengiz, dünyada kapitalist ve ataerkil muhafazakar- popülist iktidarların kadınların kazanımlarına saldırdığını bir dönemden geçildiğini vurguladı. Türkiye’de aynı konjonktürün mevcut olduğunu hatırlatan Cengiz, AKP-MHP iktidar bloğunun kadın bedeni, kimliği ve emek sömürüsü üzerinden kendilerini var ettiğini kaydetti. Kadına yönelik şiddet ve baskının erkekliği inşa etme aracı haline getirildiğine dikkat çeken Cengiz, faşizmin kurumsallaştırılmaya çalışılmasına işaret etti. Cengiz sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin diyanet dahil neredeyse bütün kurumsallıklarının kadın üzerine söz kurup politika belirlediği bu süreç ve yaşanan tüm saldırılar faşizmin kurumsallaşmasını, kadınların kimliksizleştirilmesi üzerine kurduğunu açığa çıkarmaktadır. Özellikle Kürt kentlerinde yürütülen özel savaş politikalarıyla kadın ve çocuklara yönelen taciz ve tecavüzler, intihar süsü verilen şüpheli kadın ölümleri, kaçırmalar ile şiddet üniformaya bürünürken, yargının cezasızlık politikalarıyla failler korunmaya, olayların üstü örtülmeye çalışılmaktadır. Şiddetle mücadelede en önemli kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi ve 6284’ü uygulamamayı aile odaklı kadın söylemi ile meşrulaştırmaya çalışan AKP-MHP iktidar bloğu kendi devamlılığını da bu politikalarında görmektedir. ‘Kutsal aile’, ‘makul kadın’, söylemini şiar edinen eril zihniyet, nafaka hakkını gasp ederek, çocuk istismarını evlilik yoluyla yasallaştırarak, nefret söylemlerini ve şiddeti arttırarak cinsiyetçi zihniyet kodlarını topluma hakim kılmaya çalışmaktadır. Patriarkaya-faşizme karşı biat etmeyen, haklarından da hayatlarından da vazgeçmeyen kadınlar olarak kadın dayanışmasını ve mücadelesini büyüten bir perspektifle ve kadın özgürlük mücadelesinden aldığımız tarihsel mirasla, bu 25 Kasım’da da tüm renklerimiz, tüm dillerimiz ve tüm farklılıklarımızla sokaklarda olacağız.”