HDP 25 Kasım startını verdi

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Erkek devlet şiddetine karşı mücadeleyiz” sloganı ile 7 Kasım’da pilot illerde 25 Kasım startını vereceklerini belirtti.

HDP Kadın Meclisi Sözcü Ayşe Acar Başaran, HDP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, 25 Kadın Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nün startını verdi.

Kadın gündemine ilişkin açıklamalar da bulunan Başaran, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’nü geride bıraktıklarını söyleyerek, “Bu vesileyle; Kobanê’de tarih yazan başta kadınlar olmak üzere; Kobanê’den Minbic’e, Serêkaniyê’den Hesekê’ye, Reqa’dan Şedadê’ye kadar büyük bir direniş ile Kürt, Türk, Arap, Türkmen, Süryani ve Ermeni halklarından yaşamlarını feda eden binlerce devrimciyi buradan saygı ve minnetle anıyorum. Kobanê’yi işgal etmeyi planlayan kadın düşmanı IŞİD çeteleri, tarihin en büyük direnişlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Bilinmelidir ki, Kobanê direnişi ve sonrasında gelişen devrim, bir kadın devrimi olarak dünya tarihine geçti” dedi.

‘İKTİDARI KORKUTAN KOBANÊ’DE YAŞAM BULAN KADIN ÖZGÜRLÜK PARADİGMASI’

Eşbaşkanlık sistemi başta olmak üzere, Kadın Bakanlığı, Jînwar, kadın komünleri, kadın kooperatifleriyle kadın özgürlükçü yeni bir yaşamı inşa ettiğinin altını çizen Başaran, “İşte, AKP-MHP erkek iktidarını da korkutan, faşist iktidarı korkutan Kobanê’de yaşam bulan kadın özgürlük paradigmasının ta kendisidir. İşte bu yüzden iktidar Kobanê’yi ve Kobanê’ye sahip çıkanları sürekli hedef alıyor. En son MYK üyelerimize yapılan siyasi soykırım operasyonu da bu iktidarın politikalarından bağımsız ele alınamaz” şeklinde değerlendirdi.

‘KOBANÊ’DEKİ KADINLAR FRANSA VE AVUSTURYA’DA SALDIRAN IŞİD’E KARŞI DİRENDİ’

Rojava’daki kadınların bugün Fransa ve Viyana’da saldırılar gerçekleştiren IŞİD karanlığına karşı direndiğini hatırlatan Başaran, bir kez daha bütün dünyanın IŞİD’in karanlık yüzünü gördüğünü, Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların, bu karanlığa meşale olduğunu ve bunun için büyük bedeller ödediğini belirtti. Başaran, kadın özgürlük mücadelesi verirken Türkiye’nin desteklediği IŞİD çeteleri tarafından katledilen Hevrin Xelef şahsında, Kobanê’de direnen kadınları bir kez daha saygı ve minnetle andı.

‘4 KASIM DARBESİ TEKÇİ ERKEK REJİMİNİN İNŞA PLANIDIR’

Bugün HDP’ye gerçekleştirilen darbenin 4’üncü yıldönümü olduğunu söyleyen Başaran sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimize yönelik siyasi bir darbe gerçekleştirildi. AKP-MHP faşist bloku, 4 yıl önce bugün, eşbaşkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın aralarında olduğu binlerce yoldaşımızı bu darbe sonucu hukuksuz bir şekilde rehin aldı. 4 Kasım Darbesinin; faşizmin kurumsallaştırması, tekçi erkek rejimini ve eril tahakkümü inşa etme planı olduğunu biz çok yakından biliyoruz.”

Bu saldırıların bir nedeninin de halklara, demokrasiye olduğunu vurgulayan Başaran, “Ama bir başka nedeni de, kadın partisi olma iddiası olan kadın rengimizedir, kadın mücadelemizedir, eşbaşkanlık sistemi ve eşit temsiliyet ilkesinedir. İktidarın gözünü o kadar korkutmuş ki kendilerine bağlı bir medya aracılığıyla eşbaşkanlık sistemimizi tiye almaya, kriminalize etmeye çalıştılar. Ama bu ucuz propagandalarla kadınları, halkımızı kandıramazsınız. Türkiye toplumu bu kara propagandayı ciddiye almadı. Bir kere toplum, sizin tek adam rejiminizi değil, eşbaşkanlık sistemimizi benimsedi. Sizin tekçi rejiminize karşı halkçı belediyeciliği tercih etti. Bundan dolayıdır ki dünya siyasetine örnek olarak gösteriliyor. Şunu çok iyi bilin ki; biz kadınlar, kazanılmış haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve bu haklarımızı iktidarın insafına terk etmeye niyetimiz yok” dedi.

Kadınlara yönelik saldırıların, baskıların hız kesmediği bir haftayı daha geride bıraktıklarını hatırlatan Başaran, “İktidar kadınlar adına söz kurma haddini göstermekten vazgeçmedi. Yine kadın bedenine yönelik cinsiyetçi saldırılarını sürdürdü. Kadın bedenine yönelik cinsiyetçi politikalar geçen hafta da devam etti. İktidar 2021 yılı programında, kadınların kaç çocuk doğuracağına karar vermiş! Cumhurbaşkanı kadınların kaç çocuk doğurmasını ifade ediyordu şimdi de programa almış” dedi.

‘İKTİDAR KADINLARIN OVÜLASYON DÖNEMİNİ TAKİP EDECEK DURUMA GELDİ’

“İktidar, neredeyse kadınların ovülasyon dönemlerini bile takip edecek duruma geldi maalesef” diyen Başaran, “Bedenlerimiz üzerinde söz hakkı kurma hakkınız ve haddiniz olmadığını buradan bir kez daha söylüyoruz. Haddiniz de değil, bedenimiz üzerinden söz söylemek ve programlar yapmak” şeklinde konuştu.

AKP’nin kadın politikalarını sert sözlerle eleştiren Başaran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erkek iktidarı, kadınların kaç çocuk yapacağına kafa yormasın, İzmir depreminde enkaz altında çıkan çocukların can güvenliğini sağlasın, yoksulluk nedeniyle eğitim alamayan çocuklara güvenli ve eşit bir yaşam sağlasın, eğitim alamayan çocukların sorunlarını çözsün, çocuk istismarını meşrulaştıracak yasalar getirme çabasından vazgeçsin! Eğer ihtiyaçsa çocukların kadınların ihtiyaçlarını buradan ifade edelim.”

Bu haftanın bir diğer gündeminin de kadın üniversitesi olduğunu söyleyen Başaran, “Cumhurbaşkanı Japonya’ya gitmiş ve burada kadın üniversitesi açmak istiyormuş! Biliyoruz ki bu ülkede bahsedilen kadın üniversitelerinin amacı, pozitif ayrımcılık ya da kadına daha özgün çalışmalar yapabileceği alanlar yaratmak değil. AKP’nin yaşam alanlarında daha fazla olması değil kendi tekçi, dinci, bir yapıyı oluşturmak için bu üniversiteleri de araçsallaştırdığını çok iyi biliyoruz. Kadınları kamudan uzaklaştırarak, kadınları annelik kimliğine hapsederek eve kapatmak ve erkeğin insafına terk etmek istediklerini de iyi biliyoruz” dedi.

‘KADINLAR ÖZGÜR BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İSTİYOR’

“Kadınlar, her fırsatta kendilerini sosyal ve ekonomik hayattan adeta silmeye çalışan bu zihniyetin açmaya çalıştığı bu üniversiteyi günlerdir reddettiklerini ifade ediyorlar” aktaran Başaran, şöyle devam etti:

“Türkiye’de bugün kadınların üniversitelerle ilgili problemlerini çözmek istiyorlarsa bunlardan birkaçını sayalım. Binlerce kadın bu süreçte 2016 darbe girişimi bahane edilerek çıkarılan OHAL sonucu KHK ile işinden edilerek akademiden uzaklaştırıldı. Kadınların kadın üniversitesi talebi yok. Bugün birçok kadın üniversitelerde mobbinge uğruyor ve şiddetin farklı biçimlerine maruz kalıyor. Yine binlerce kadın öğretmen atama bekliyor. Kadınların, kadın üniversiteleri talebi yok; kadınlar eşit, parasız, anadilinde, bilimsel ve toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan üniversitelerde okumak istiyor. Kadınlar her şeyden önce özgür bir ülkede yaşamak istiyor, haklarının gasp edilmediği, kısa etek giydiği için katledilmediği, emeğinin sömürülmediği, siyasi iradesinin yok sayılmadığı, şiddete maruz kaldığında gidebileceği mekanizmaların kapatılmadığı, yaşam hakkının korunduğu bir ülkede yaşamak istiyor.”

‘KADINLAR İKTİDARIN ERKEK BÜTÇESİNİ İSTEMİYOR’

AKP’nin 2021 bütçesinin daha önce yapıldığı gibi yandaşa savaşa ve saraya ayrılmış bir bütçe olduğunu vurgulaya Başaran “Yazarlar, gazeteciler, sendika üyeleri, araştırmacı, akademisyen kadınlar ile feministler ile milletvekillerimizin de katıldığı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe çalıştayı düzenledik geçtiğimiz hafta. Kadınlardan nasıl bir bütçe istediklerine dair güzel öneriler aldık. Önümüzdeki günlerde de her kesimden kadınla görüşerek toplumsal cinsiyete duyarlı raporumuzu hem kamuoyuna hem de Meclis’e sunmayı amaçlıyoruz. Toplumdan gizlenen bir bütçe var karşımızda ama kadınlar iktidarın savaş bütçesini istemiyor. Ayrıntılı raporu sunacağız. Savaşa, yandaşa, ranta aktarılan cinsiyetçi bütçe değil, cinsiyet eşitlikçi bütçe önerilerimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Çünkü biliyoruz ki halk, iktidarın savaş bütçesini istemiyor, kadınlar iktidarın erkek bütçesini istemiyor” diye konuştu.

‘ŞULE ÇET, DUYGU DELEN ŞİMDİ DE GAMZE AÇAR’

Türkiye'de kadınların kendi hayatları hakkında karar verdikleri için katledildiğini ve şiddete maruz kaldığını belirten Başaran, sadece ekim ayında 21 kadının katledildiğini 8 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini dile getirdi.

“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bunları cinayet olarak kabul etse de bunların cinayet olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunların birkaç örneğini sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Başaran şöyle devam etti: “Geçtiğimiz Ağustos ayında pencereden düşerek hayatını kaybettiği iddia edilen Duygu Delen’in, Mehmet Kaplan isimli fail tarafından bilinci kapanana kadar darp edilmiş daha sonra aşağı atılmıştı. Aynı günün akşamında Gamze Açar’ın, 5’inci kattan atıldığı iddia ediliyor. Şule Çet, Duygu Delen, şimdi de Gamze Açar. 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşırken Türkiye'de şiddet vakaları, cinayetler devam ediyor; ancak, buna karşı iktidar, cinayetleri önlemek yerine hala İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamıyor, İstanbul sözleşmesini tartışmaya açıyor. Erkek yargısı aracılığıyla ‘iyi hal indirimi’, ‘takdir indirimi’ bahaneleriyle fail erkekleri korumaya, erkeklerin katliamlarını meşrulaştırmaya devam ediyor.”

İpek Er’i intihara sürükleyen uzman çavuş Musa Orhan’ın, arkasına aldığı devlet ve iktidar desteği ile suçu işlediğini itiraf etmesine rağmen tutuklanmadığına dikkati çeken Başaran, tüm delillerin Musa Orhan’ın suçlu olduğunu göstermesine rağmen aldığı güçle elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ettiğini söyledi.

Kadın mücadelesi yürütenlerin de iktidarın hedefi haline getirdiğini söyleyen Başaran, bu hafta Mardin’de aralarında Tevgera Jinên Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu 14 kişinin gözaltına alındığını söyledi. “Ayşe Gökkan’ı kadın mücadelesi yürüten bütün kadınlar çok iyi tanırlar” diyen Ayşe Acar Başaran, “İktidar, kadınları koruyan sözleşmeden, kadınlara açılan alana, kadına dair her kazanıma topyekûn saldırıyor. Ama kadınlar vazgeçmeyecek biz vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar erkek egemenliğine karşı 365 gün tetikteyiz ve mücadele ediyoruz” dedi.

25 KASIM’IN STARTI VERİLDİ

7 Kasım’da pilot illerde 25 Kasım startını vereceklerini ve “erkek-devlet şiddetine karşı mücadeledeyiz” sloganıyla sokaklarda, alanlarda kadınlarla birlikte olacaklarını aktaran Başaran, “Katledilen kadınların hesabını soracağız, kayyım rejimine karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz. Kesintisiz bir şekilde ev ev, kapı kapı, mahalle mahalle, köy köy dolaşarak kadınlarla bir araya geleceğiz, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü büyüteceğiz” diye belirtti.

60 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde kanlı diktatöre karşı mücadele ederken katledilen Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin bıraktığı mirasa sahip çıktıklarını vurgulayan Başaran şöyle devam etti: “Mirabel Kardeşlerden Sevgili Maria’nın dediği gibi, ‘Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz’ Çünkü haklı olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Erkek egemen zihniyete karşı her zaman dimdik durmaya devam edeceğiz. Biz kazanımlarımızı kolay elde etmedik, her bir kazanımımızda yüzlerce kadının emeği, alın teri var. Biz kadınlar evlerde, sokaklarda, fabrikalarda şiddete karşı mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Buradan bir kez daha kadınlara da sesleniyoruz; gelin hep birlikte iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı bulunduğumuz her alanda mücadele edelim, ortaklaşalım, dayanışalım. Çünkü bizi yaşatacak olan birlikteliğimizdir, dayanışmamızdır, örgütlü mücadelemizdir.”