Heftanîn'de Spartalılar renginde bir Zerya

Heftanîn'de Spartalıların kadın rengindeydi Zerya. Sonuna kadar direnmenin anlamına varıp Cenga Heftanîn’de toprağa serpildi Zerya Mahir.

Spartalıların savaş tarzına az çok herkes hakimdir. Spartalılar kendini savaşa göre, toplumun askeri esaslarına göre örgütler ve öyle yetiştirirler. Erkek çocuklar daha altı, yedi yaşında alınıp eğitilirler. Ata binmeyi, ateşin içinden geçmeyi, karda yürümeyi, iradeyi, doğada yaşamayı ve kendi başına kalırken bile yaşam mücadelesi vermeyi, açlığa dayanmayı, susuzlukla savaşmayı, tek başına yaralarını sarmayı, kendini güvende tutmayı, ayakları üzerinde tek başına yaşamayı, her türlü silahı kullanmayı, kendini savunmasını ve gerektiğinde saldırmasını öğrenirler.

Ama en önemlisi nedir biliyor musunuz? Yeri geldiğinde kendini öldürmesini de bilirler. Savaşçıların şiarları vardır ve yeri zamanı geldiğinde ve son mermi patlamadan önce şiarlarını söylerler. Spartalılar savaşa gitmeden önce yeminleri vardır.

Evinden çıkarken dönüp bakmayacaksın.

Savaş alanına giderken eşini, çocuğunu ve yatağını düşünmeyeceksin.

Savaş meydanına vardığında ve savaşa tutuştuğunda kendini unutacaksın!

Sparta'da en önemli şey; onurdur!

ÖZGÜRLÜK İÇİN SAVAŞMIŞTI

Heftanîn'de Spartalıların kadın rengindeydi Zerya. O, onurun varlığını kendini tekrar PKK ile yaratarak var olmanın en güzel ifadesine kavuştu. Sonuna kadar direnmenin en güzel adı Zerya. Belki de Heftanîn’de ölümsüzlüğü içmenin kutsallığına direnmekle varan ve sonuna kadar direnmenin anlamına varıp toprağa serpildi Zerya Mahir. Birini tanımadan onu yazabilir misiniz ya da birini hiç görmeden onu anlatabilir misiniz? Yarım kalır mı, ya da eksik kalır mı korkusu hep içinizde kalır ve hep böyledir.

Her şey, herkes eksiktir, her şey savaş sonrasına bırakılmıştır ve her şey o döneme ertelenmiştir. Eğer PKK’yi tanıyorsanız yazarsınız, PKK'nin direnme gücünü tanıyorsanız yazarsınız, eğer gerillanın direnişine şahitlik ettiyse gözleriniz yazarsınız veya dinlediyse kulaklarınız bir savaşçının son şiarını yazarsınız. Yazmazsanız ölürsünüz. Ve ben de Zerya’yı tanımayıp, görmememe rağmen yazmasaydım eksik yaşardım.

Şair şöyle diyordu: "Bereketli toprakların uykusunda bir köktüm, senin bakışlarınla ıslandım yağmurlar yağmadan" ve öyle fark ettim Zerya’yı bir görüşme sırasında bir yoldaşın ağzından. Şöyle diyordu; "Biz yanında değildik, yetişemedik yanına gitmeye ve o tek başına tepeye yerleşmeye çalışan tüm askerlerle çatıştı ve mermisi bitti. Onlarca askeri tek başına öldürmüştü, tek başına özgürlük için, yaşam için savaşmıştı." Bu, Zerya için yoldaşlarının söyledikleridir.

SONUNA KADAR SAVAŞTI

Derya Çavuşoğlu, 1998'de Muş'ta dünyaya geldi. Çok genç yaşta PKK’ye katıldı ve özgürlüğün en güzel ifadesi olan dağlara, ardından Heftanîn alanına geldi. Heftanîn'de gerillaya dair her şeyin ilkini öğrendi. Zerya, her şeyi ilk defa Heftanîn’de öğrendi. Heftanîn, doğanın yedi rengine layık en güzel alanlardan, doğanın kendi hakimiyetini sağladığı, gerillayı koruduğu, bağrına bastığı en güzel alanlardan. Ve böylesi harika bir coğrafyanın rengini gözlerinde taşıdı Zerya.

Heftanîn alanına benzedi gittikçe. Bir renge değil, yedi renge benzedi Zerya. Doğanın bir mevsimini değil, 4 mevsimini yüzünde taşıdı. Ve 4 mevsimin en güzel baharında, Heftanîn’in en sıcağında Güneş’le buluşmaya yemin edip toprağa karıştı.

Zerya Mahir; 2020 yılında Cenga Heftanîn’de, Şeşdara alanında tek başına tepedeki bir mevzide, işgalci Türk ordusunun tepeyi tutmak istediğini fark edip sonuna kadar savaştı ve daha sonra toprağa karıştı. Zerya değildi Heftanîn toprağına düşen; serpilen bir tohumdu … Parçalanan Zerya değildi Heftanîn toprağında; bir taştı toprağa kavuşan, toprağın bağrına yerleşen… Düşen Zerya değildir Heftanîn toprağında; bin yılların zalim yüzü faşizmdi!