Almanya'nın başkenti Berlin'de Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Konferansı, yüzlerce delegenin katılımıyla devam ediyor.
Delegelere kimyasal silahla şehit düşen kadın gerillaların isimlerinin yazıldığı renkli kumaşlar dağıtıldı.
Konferansın ilk oturumunda Kürt Ulusal Kongresi (KNK) üyesi Nilüfer Koç, Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği Temsilcisi Mariam Rawi, Guatemala’dan kadın hakları aktivisti ve doğal kaynakları koruma mücadelesine önderlik eden Lolita Chavez, Avustralya’dan toplumbilimci ve eko-feminist Ariel Saleh, İtalya’dan barış aktivisti ve feminist Genevieve Vaughan ve Tüm Hindistan İlerici Kadınlar Derneği adına Feminist-Aktivist Kavita Krishnan birer konuşma yaptı.
'KADIN DÜŞMANLARINI ÖRGÜTLENEREK YENEBİLİRİZ'
"Toplum ve kadına karşı devlet şiddeti, ve egemen-erkek kırbacı" başlığı altında düzenlenen birinci bölümde ilk sözü alan Nilüfer Koç, ataerkil sistemin kadın mücadelesini sistemiçileştirmeye dönük politikalarına karşı alternatif mücadele hattının nasıl örülebileceğine değindi.
Kadın direnişinin yayılması için en doğru zamanda olduklarını belirten Nilüfer Koç, şu hususlara dikkat çekti:
"Şu an adı konmamış bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Bu savaş ABD ve İngiltere başta olmak üzere NATO üyesi devletler tarafından çıkarılıyor. Savaşın en büyük mağdurları ise kadınlar. Savaşların kimler tarafından çıkarıldığını biliyoruz. Ataerkil sistemin başlangıcından bu yana kadınlar üzerinde bir savaş var. Kadınlar 5 bin yıllık erkek egemen zihniyet tarafından yıllardır şiddete maruz kalıyor ve bu şiddet hâlâ devam ediyor.
Günümüzde özellikle pandemi zamanında ev içi şiddetin ve devlet şiddetinin nasıl derinleştiğine şahit olduk. 21. Yüzyılda ataerkil ideolojiyi yenilgiye uğratmak için kadın mücadelesini daha fazla geliştirmemiz gerekir. Kapitalist sistem, kadına yönelik şiddeti en üst düzeye çıkardığı bu dönemde aslında en büyük krizini yaşıyor. Kürt kadın savaşçılarına karşı kimyasal silah kullanılıyor. Neden? Çünkü Kürt kadınları egemen sisteme karşı için alternatif bir sistem kuruyor. Kürt kadın hareketinin felsefesi sadece Jin Jiyan Azadî sloganından oluşmuyor. Bu slogan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın son 40 yılda yarattığı felsefenin sonucudur. Dünyanın her tarafında kadınlar bu slogan etrafında birleşerek egemen sisteme karşı direniyor. Kürt kadınları olarak nasıl özgür yaşamamız gerektiğini Abdullah Öcalan'ın analizleri ile öğrendik. Bizler ancak örgütlenerek kadın düşmanlarını yenebiliriz."
'ÖZGÜRLÜĞÜ KİMSE VERMEZ, KENDİMİZ KAZANABİLİRİZ'
Mariam Rawi ise Afganistan, Ukrayna-Rusya, Libya, Azerbaycan-Ermenistan, Kuzey ve Doğu Suriye'de emperyalist güçlerin iktidar ve güç biriktirmeye dönük arayışlarının, sıcak savaş ve işgallerin kadınları nasıl etkilediğini anlattı.
Kadınların bu savaş politikalarına karşı üçüncü bir yolu inşa etme olasılığı hakkındaki düşüncelerini paylaşan Mariam Rawi, şöyle konuştu: "Topraklarımız bu Ortaçağ vahşilerinin pençesinde. Afganistan'daki kadınlar din suçlarının kurbanlarıdır. Taliban'ın zihniyeti ve ideolojisi kadınları insan olarak değil, daha çok çocuk yapan, iş yapan bir makina olarak görmektedir. Harap olmuş ülkemizde yaşananlar birkaç gerici partinin varlığından kaynaklanmaktadır. ABD, Pakistan ve müttefikleri tek dinli ülkeler kuramayınca, Taliban, DAİŞ gibi örgütler kurmaya başladılar. NATO ve ABD 20 yıllık savaşın ardından ülkemizi Taliban gibi cani bir örgüte teslim ettiler. ABD 20 yıl boyunca uyuşturucu baronlarını ve savaş ağalarını desteklediler, Taliban'ı gelecekte kullanmak için güçlendirdiler.
Taliban Afganistan'da hakimiyet kurduğundan bu yana binlerce kişiyi katletti, sakat bıraktı, işkence etti. Dünya medyasının vermediği binlerce insanlık suçu işledi. Böyle terörist bir gruptan nasıl değişim beklenebilir... Ülke şu an çökmüş durumda. Bölge güçleri için Afgan halkının hiçbir değeri yok. Çin, Rusya, Pakistan, İran ve bütün batılı rejimler Taliban ile ilişki kurmaya çalışıyorlar. Batılı hükümetler çıkarları için Taliban ile her türlü anlaşmayı yapmaya hazırlar. Afganistan halkı adalet, özgürlük ve demokrasinin bu güçler tarafından verilmeyeceğini, ancak mücadele ile elde edileceğini çok iyi biliyorlar. Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği olarak kadınları örgütlemek ve bilinçlendirmek gibi bir görevimiz var. Bu sene Sakine Cansız ödülü RAWA'ya verildi. Bu bizim için çok anlamlı. Rojava ve İran'da direnen tüm kadınların yanındayız. Şehit düşen tüm kadınlar mücadelemizin bir parçasıdır. Çünkü onlar bu yüzyılın tarihini yazdılar. Kadınlar Jin Jiyan Azadî sloganı ile tarih yazmaya devam edeceklerdir."
'TOPRAKLARIMIZDA NASIL YAŞAYACAĞIMIZA BİZ KARAR VERİRİZ'
Konferansa Guatemala’dan katılan kadın hakları aktivisti ve doğal kaynakları koruma mücadelesine önderlik eden Lolita Chavez, konuşmasına Abya Yala'dan Kürdistan'a tüm devrimci kadınları selamlayarak başladı.
Latin Amerika halkları olarak savaşa ve Kürdistan'daki kimyasal silah kullanımına sonuna kadar karşı çıkacaklarını söyleyen Lolita Chavez, devamla şunları belirtti: "Bizler toprağın çocukları ve koruyucusuyuz. Bizim ülkemiz işgalciler tarafından adlandırılan Amerika değil, Abya Yala'dır. Toprağımız kan emiciler tarafından işgal ediliyor. Bu işgalciler Avrupa tarafından yardım alıyor. Avrupa siz de bu suçlu sistemin bir parçasısınız. Bu işgali ve Avrupa'nın işgalcilere desteğini kabul etmiyoruz. Talan yardım edenler mücadelemize karşılar. Biz özgürlüğümüzü savunuyoruz.
Kürdistan'da mücadele eden kız kardeşlerimiz gibi biz de bütün sınırları aşıyoruz. Varlığımız ve özgür bir toplum yaratmak için biz de bü mücadelede yer alıyoruz. Topraklarımızda nasıl yaşayacağımıza kendimiz karar vereceğiz. Bu yüzden buradayız. Sınırlarımız üzerinde çok ciddi bir militarizm var. Ben mücadele ettiğim için suçlandım, işkence gördüm fakat buradayım ve mücadele etmeye devam edeceğim. Abya Yala feministleri olarak işgalcilerin bizden korktuğunu biliyoruz ama biz onlardan korkmuyoruz."
'GELECEĞİ YOK EDİYORLAR'
Avustralya’dan konferansa katılan toplumbilimci ve eko-feminist Ariel Saleh de Eko-Feminizm'e ilişkin bir konuşma yaptı. Kadının doğa ile bağının koparılmasının sömürgeye yol açtığını söyleyen Ariel Saleh, günümüzde yaşanan çocuk evliliklerine, kadın istismarlarına ve kadın şiddetine dikkat çekti. Baskı ve sömürüye en fazla kadınların maruz kaldığını belirten Ariel Saleh, ekolojik sistemin yok edilmesi ile çocuklarının geleceğinin de yok edildiğini vurguladı.
İtalya’dan barış aktivisti-feminist Genevieve Vaughan ve Hindistan'dan Tüm Hindistan İlerici Kadınlar Derneği adına Feminist-Aktivist Kavita Krishnan, kadın emeğinin kapitalist sistem tarafından nasıl sömürüldüğüne ve kadınların özgürleştirilmesi ilkesine dayanan sınıf mücadelesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Soru-cevap ile devam eden konferansın 2. oturumu öğleden sonra atölyeler şeklinde sürecek.