Kadın örgütlerinden ‘Dayanışma bizi yaşatır’ kampanyası

Birçok kadın örgütünden cezaevindeki siyasi tutsakların özgürlüğü için, “Dayanışma bizi yaşatır” kampanyası başlatıldı.

Free Women’s Movement (TJA), Kurdish Women’s Movement – Europe (TJK-E), International Women’s Alliance (IWA), Women Democratic Front Pakistan (WDF), Ruba odeh Palestine, Abya Yala Feminists, National Front for Egyptian Women, Moroccan Association for Progressive Women, Revolutionary Association of the Women of Afghanistan RAWA, Collective of Support for Women Prisoners in Aragon (C.A.M.P.A.) koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde siyasi tutsakların cezaevlerinde tutulmasına karşı bir kampanya başlattı.

Kampanyaya ilişkin basın açıklaması, Köln’deki Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde yapıldı.

Basın açıklamasında TJK-E adına Besime Konca Kürtçe, Ronak Fadavi Sorani, Türkçe açıklamayı Yıldız Filmci ve Almanca konuşmayı da Yvonne Heine yaptı.

Basın açıklamasında ilk konuşmayı yapan TJK-E’den Besime Konca, Pakistan, Afganistan, Latin Amerika ve İspanya’da birçok kadın örgütü ve hareketi olarak bir kampanya başlattıklarını söyledi.

Koronovirüse karşı başta düşünce özgürlüğünden dolayı cezaevinde olan tüm siyasi tutsakların özgürlüğü için kampanya başlatıldığını da vurgulayan Konca, kampanya kapsamında ortaklaşa değişik çalışmalar yürütüleceğini de dile getirdi.

‘KURUMLARIN HAREKETE GEÇMESİ İÇİN DİPLOMASİ ÇALIŞMALARI’

Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) gibi kurumları harekete geçirecek tarzda diplomatik çalışma yürüteceklerini de kaydeden Konca, “Türkiye gibi devletler siyasi tutsaklara ayrımcı davrandı. Adli suçluları serbest bırakırken, siyasi tutsaklar hala cezaevinde, yaşamları risk altında, tutsak aileleri ile dayanışma içinde olacağız” dedi.

İran’da da Kürt tutsaklara ayrımcı davranıldığını vurgulayan Konca, İran’ın hala Kürt siyasetçileri idam ettiğini söyledi ve buna karşı mücadele edeceklerini de belirtti.

Konca’nın konuşmasından sonra ise basın açıklaması metni, Kürtçe, Sorani, Türkçe, Almanca okundu.

“Dayanışma bizi yaşatır” kampanyası açıklamasında şunlar belirtildi: “Kapitalist modernite sisteminin doğa, çevre ve toplum yaşamında yarattığı tahribatlar ile bağlantılı olarak günümüzde coronavirüs pandemisi insan sağlığı ve yaşamı için büyük tehlike olmaktadır. Daha önceleri de kolera, AİDS, kuş gribi, domuz gribi, SARS I / II gibi epidemiler ortaya çıktı. En son Covid-19 olarak ortaya çıkan virüs kapitalist modernite sisteminin azami kâr elde etmek için doğaya ve topluma yönelttiği saldırının ortaya çıkardığı bir sonuçtur.

Mevcut Coronavirüsü birçok devlet fırsat olarak görüp toplumda en savunmasız yani üretim dışında kalan yaşlı ve cezaevlerindeki tutsaklar başta olmak üzere gözden çıkardığı insanlara karşı kullanmaktadır. Özellikle de muhalif ve siyasi tutsaklar, virüsün cezaevlerinde yayılmasını önlemek amacıyla çıkarılan ceza erteleme ve af düzenlemelerinin dışında tutularak, adeta ölüme terk edilmekteler. Yine başta kadın ve çocuklar olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yüzbinleri aşan politik tutsaklar hapishanelerde kötü yaşam ve yetersiz sağlık koşullarında tutulup, salgın karşısında tamamen savunmasız ve korumasız durumdalar. Kimi ülkede coronavirüs gerekçesiyle yapılan düzenlemeler sonucu mafya-çete mensupları, katil ve tecavüzcüler salıverilirken, antidemokratik rejimler tarafından düşman olarak görülen muhalif-siyasi tutsakların adeta virüse yakalanması beklenmesi elbette ki bilinçli bir politikadır.

Hapishaneler kamuoyundan soyutlanmış mekanlardır. Özellikle muhalif-siyasi tutsakların sesinin kısılması, yüksek duvarlar ve tel örgüler ile tutsakların toplumdan tecrit edilmesi amaçlanıyor. O nedenle onlara ses olmak, ‘içeridekilerin’ sesini ‘dışarıya’ ulaştırmak her zaman oldukça önemliyken, onların sağlığı ve yaşamı coronavirüsü salgını nedeniyle ciddi risk altında olduğu bu günlerde daha da elzem ve acildir. Biz ‘dışarıdakiler’ bu süreçte ‘içerdeki’ direnişçi kız kardeşlerimizi, muhalif, devrimci ve siyasi tutsakları savunmalı, onların hayatını korumalıyız! Ki savunmasız insan hayatını korumak ve kurtarmak bizler açısından bir ahlak ve vicdan meselesidir. Ki onlar, kriz ve kaostan kalıcı çıkış için şart olan özgür yaşamın inşa gücünün önemli bir boyutunu oluşturuyorlar. Mevcut olan adaletsizlik bize yeniden neden cezalandırma sisteminin kaldırılmasının gerektiğini gösteriyor.

Mücadelemizin amacı da cezalandırma sistemsiz ve cezaevsiz yaşamaktır.

Sizlerin de böyle düşündüğüne inandığımız için bu çağrımızı sizlerle paylaşıp, yaşam ve sağlıkları ciddi risk altında olan muhalif-siyasi tutsakların serbest bırakılması için kampanyamıza katılmanızı bekliyoruz.”

“Dayanışma bizi yaşatır” kampanyasının talepleri ise şöyle sıralandı:

1. Mahkumlar, özellikle kadınlar, akrabalar ve destekçilerin arasında anlamlı temaslar kurmak ve mahkumların durumu ve düşüncelerini topluma görünür kılmak

2. Tüm ülkelerde mahkumları desteklemek ve hükümetlerin cezaevi politikalarına karşı dilekçe kampanyaları başlatmak için girişimlerde bulunmak.

3. Birleşmiş Milletler’den talep etmek için, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve benzeri kuruluşlar, tüm siyasi mahkumların derhal serbest bırakılmasını talep ederek, söz konusu ülkeler üzerinde siyasi ve diplomatik baskı uygulamaktadır. 

Bu kampanyayı karşılıklı ve adım adım, uzun vadede başarıya götürmek istiyoruz.

Kampanyayı düzenleyen kurumlar ise şunlar:

Free Women’s Movement (TJA), Kurdish Women’s Movement – Europe (TJK-E), International Women’s Alliance (IWA), Women Democratic Front Pakistan (WDF), Ruba odeh Palestine, Abya Yala Feminists, National Front for Egyptian Women, Moroccan Association for Progressive Women, Revolutionary Association of the Women of Afghanistan RAWA, Collective of Support for Women Prisoners in Aragon (C.A.M.P.A.)