Kadına şiddete karşı örgütlü mücadele

Kuzey-Doğu Suriye’de, kadınlara yönelik şiddetin önüne geçebilmek için demokratik, özgür eş yaşam sisteminin kurulması mücadelesi veriliyor.

Kuzey-Doğu Suriye’de kadına yönelik şiddetin önüne geçebilmek için birçok kadın kurumu bulunuyor. Bunların başında Kadın Evi, Kadın Vakfı ve Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü geliyor.

Kuzey-Doğu Suriye’deki kadınlar, yüzyıllardır süregelen şiddetin önüne geçebilmek için 8 Mart 2011’de Yekîtiya Star bünyesinde ilk olarak Qamişlo’da Kadın Evi (Mala Jin) açtı. Kadın Evi, toplumsal sorunların, erkek egemen zihniyete dayalı Suriye devlet mahkemelerinde çözülmesi yerine demokratik temelde çözmek, kadınları her türlü erkek şiddetinden korumak, öz gücüne kavuşturabilmek için kuruldu. Henüz Şam yönetimi şehirde hakimken kuruldu. 62 Kadın Evi’yle topluma ulaşılıyor. Bugün Kongra Star bünyesinde yer alan Kadın Evi, temel komitelerinden sulh ve eğitim komiteleri aracılığıyla çözüme kavuşturulmak istenen toplumsal ve kadın davaları eğer çözüme kavuşturulmazsa mahkemelere iletiliyor.

ŞİDDETİN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN

Kadına yönelik artan şiddet üzerine 2011’de 7 kadının bir araya gelerek tartışma yürütmesi ardından 1 Haziran 2013’te kurulan Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün esas amacı, kadına dönük şiddetin ortadan kaldırılması. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi tarafından 2014’te çıkarılan Kadın Kanunu’nun uygulanmasında sorunlar yaşansa da ilerleyen yıllarda hem kanunların genişletilmesinde yeni adımlar atıldı hem de 2022’de Aile Kanunu olarak adlandırılmasıyla ilerleme kaydetti. Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü, Aile Kanunu’nun hazırlanmasında yer alarak, tecavüz, katliam, çok eşlilik, çocuk yaşta evliliğin önüne geçebilmek için toplum içerisinde aktif bir şekilde faaliyet yürütüyor. İlk olarak 2014’te Kobanê’de şubesini açan örgütün, Hesekê, Sirîn, Eyn Îsa ve Halep’te şubeleri bulunuyor. Bu ay ise Reqa’da bir şube açılacak. 

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BİLANÇOSU

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün Kuzey-Doğu Suriye’de 2021’deki kadına yönelik şiddet bilançosu şöyle: Katletme 40, şiddet 92, hakaret 12, ölüm tehdidi 24, tecavüz 5, istismar 9, boşanma 39, intihar 34 ve intihar teşebbüsü 34. 2022’nin ilk 6 ayına göre ise bilanço şu şekilde; eşler arasından çıkan sorun vakası 220, katletme 27, intihar 7, intihar teşebbüsü 21, şiddet 84, çok eşlilik 9, istismar 50, katletmeyi meşru görme 6, çocuk yaşta evlilik 27, tecavüz 5 ve boşanma 28.

KANUNLARIN BENİMSENMESİ İÇİN ÇABA

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Sözcüsü Arzu Temo ve Kongra Star Koordinasyon Üyesi Hêvî Silêman, şiddetini önüne geçebilmek için yürüttükleri çalışmaları ANF’ye anlattı.

Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Sözcüsü Arzu Temo, şunları söyledi: “Kuzey-Doğu Suriye’de kadına dönük şiddetin önüne alabilmek için birçok çalışma yürütüldü. Örgütlü ve bilinçli bir toplumun inşası için en gerekli ihtiyaç eğitimdir. Toplumun anaerkil bakış açısına ulaşabilmesi için kadın ve erkeğin eğitilmesi şart. 2022’ye kadar belli bir düzeye ulaşan kadın kanunlarının yetersizliğinden hem kanunun içeriğinde hem de adlandırılmasında değişime gidilmesi ardından aslında toplumsal hakikatin sadece kadın kanunlarının çıkarılmasıyla değişmeyeceğini ve aile boyutuna dokunmanın gereksinimi hissedildi. Aile kanunun kabul görülmesi toplumun bilinçlendirilmesinden geçiyor. Dolayısıyla çıkarılan aile kanunuyla kadın erkek eşitliğinin toplumda sağlanabilmesi için çaba harcandı. Dile kolay gelebilir fakat kanunların benimsenmesi için çok çaba sarf edildi ve hala da istenilen düzeye ulaşılabilmiş değil.

ŞİDDETİN AZALMASI YETMİYOR

Kadına dönük şiddetin azaldığını dile getirmek yeterli değil. Amaç demokratik ve özgür bir yaşam inşa etmek. Tecavüzün, şiddetin, katliamın, çok eşliliğin, çocuk yaşta evliliğin sonlandırılması mücadelesinden az da olsa sonuç alındı ama tümden sonuç aldığımızı söyleyemeyiz. Cizîrê Bölgesi’nde kadına dönük şiddet, tecavüz, çok eşlilik, küçük yaşta evliliklerin bilançosuna baktığımızda bir azalma olduğu görülüyor fakat bu durumu Fırat Bölgesi için söyleyemeyiz. Aile kanunu hala da bu bölgelerde kavratma konusunda sorun yaşıyoruz. Her gün yeni bir gelişme kaydediliyor olabilir fakat şiddet ortadan kalkmış değil. Özellikle Reqa gibi Arap halkın yoğun yaşadığı şehirlerde bugün mücadelesini daha fazla vermek gerekiyor. Mesela Reqa’da birçok kadın katledildi ve intihar süsü verildi. Aslında bunun nedeni kadın örgütlülüğünün bu bölgelerde tam olarak geliştirilememesidir. 5 bin yıllık bir zihniyetten bahsediliyor ve bu zihniyetinin yerle yeksan olması için eğitim şart. Örgütlü ve bilinçli bir toplumun inşasının sancıları elbette olacaktır fakat şiddeti ortadan kaldırmak için mücadele vermek önemli.” 

MÜCADELE İÇİN KADININ GÜVENİ KAZANILMALI


Kongra Star Koordinasyon Üyesi Hêvî Silêman, amaçlarının tüm kadınlara ulaşarak, örgütlenmelerini sağlamak olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Kadının iradesinin ortaya çıkması, varlık olarak bilmesi için eğitim ve örgütlenme olmazsa olmazların başında geliyor. Erkek egemen zihniyetin yüzyıllardır köleleştirdiği sistemde kadınların irade olarak yaşaması için özüne, anlamına ve hakikatine ulaşması gerekmekte. Tarihten silinen kadın tarihi, kadın varlığı, kadın emeği, kadın toplumsallığı bugün en üst safhaya getirilmek isteniyor. Bugün daha örgütlü bir mücadele veriliyor. Bu da kadınların emekleri sonucunda elde edildi. Kadınları örgütleyebilmek, eğitim merkezlerine dahil edebilmek için en önemli husus, güvenini kazanmak. Yıllardır köleleştirilen kadını tekrardan kadın hakikatiyle buluşturmak kolay değil. Bir emek, çaba ve fedakârlık istiyor. Kadının bilinçlendirilmesi, refleksinin geliştirilmesi için eğitim öncelik. Kadın, toplumun mihenk taşıdır. Kadının eğitilmesi toplumun eğitilmesi, kadının güçlendirilmesi toplumun güçlendirilmesinden geçiyor. Ne kadar bilinçli bir kadın, o kadar özgür bir toplum demektir. Kadına dönük şiddetin önüne de geçebilmemiz için önceliğimiz kadına ulaşmak, kadının hakkını savunabilmesi için güvenini kazanmak oluyor.

ŞİDDET EĞİTİMLE SONA ERDİRİLECEK

Kadınları sadece çocuk doğuran bir makine ibaresinden kurtarabilmek için ilk adımımız 2011’de Qamişlo’da kurduğumuz Kadın Evi’ydi. Bazı kurulan şehirlerde rejim hala hakimdi ama yine örgütlülüğümüzün güçlenmesi, kadına dönük şiddetin önüne geçebilmemiz için böylesi bir adım attık. Atılan ilk adımların temelinde kadına yönelik şiddetin nasıl engellenebileceği sorusuna güç getirebilmek geliyordu. Kadının kendisini savunabilmesi için eğitim şarttı, bilinçli bir kadının yaratılması için eğitim şarttı. Eğitim komitelerimiz aracılığıyla tüm kadınlara ulaşmak asıl amaçlardan biriydi. Komün ve meclislerle ortak mücadele sonucu tüm kadınlara ulaşamamış olsak da kendisinde çözüm gücünü bulamayan çaresiz ve köleleştirilen bir kadın modelinden özgür kadına doğru ilerlemek eğitimle çözüme kavuşturulacaktı. Esas aldığımız konu da buydu.

DEMOKRATİK AİLE SİSTEMİ İNŞA EDİLMELİ

Şiddetin önüne geçebilmemiz için öncelikle şiddetin bir kader olmadığını kavratmamız gerekiyor. Ataerkil zihniyetin yıllarca kadının emeğini nasıl sömürdüğünü, kadının kendi elleriyle yarattığı toplumsallığı kadından çaldığını topluma kavratmak önemli olacaktır. Kendini bilen, tanıyan kadın, kendine sahip çıkacak, kimsenin ona sahip çıkması gerekmediğini farkındalığını yaşayacak. Emek sömürüsüne başkaldıran kadın, bu başkaldırıyla yeni bir toplum inşa edecek. Yüzyıllardır süregelen kadına dönük şiddetin ortadan kaldırılabilmesi için erkek egemen zihniyetin iyice çözümlenmesi, deşifre edilmesi gerekir. Özgür eş yaşamın temelinin atılması, çokeşliliğin sona ermesi, çocuk yaşta evliliklerin önüne geçilebilmesi için toplum bir bütün eğitilmeli. Bir kadının eğitilmesiyle toplumsal sorunlar çözülemez, toplumsal sorunların temel kaynağı ataerkil zihniyetin yarattığı egemen erkek zihniyetin ürünüdür. Toplumun çekirdeğini oluşturan güç ailedir. Bir ailenin ataerkil zihniyetten demokratik bir aile düzeyine ulaşabilmesi için kadınlara ulaşmak, kadınların aracılığıyla ailelere ve oradan da demokratik bir aile sistemin kurulması şart. Toplumun temel gücü olan aile sisteminde bir değişim dönüşüme gidilmediği taktirde şiddetin önüne geçebilmek mümkün değildir. Demokratik ve eş yaşama dayalı bir ailenin oluşturulması ve kadın özgürlük paradigmasının topluma empoze edilmesiyle kadına dönük şiddetin önüne geçebiliriz.”

KENDİMİZİ SORUMLU GÖRÜYORUZ

Hêvî Silêman, Kadın Evi ve Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün yürüttüğü çalışmalara rağmen Kuzey-Doğu Suriye’de hala kadına dönük şiddetin yaşanmasında birinci derecen kendilerini sorumlu gördüklerini kaydederek, şunları ekledi: “Kadına yönelik şiddet planlı ve sistematik bir şekilde yürütülüyor. Örgütlenen kadın, mücadele eden kadın, jineolojî etrafında kenetlenen kadın, her gün hedef alınıyor, katlediliyor, tecavüze uğruyor. Her katledilen kadına ulaşamamamızın üzüntüsünü yaşıyoruz, kendi zayıflığımız olarak ele alıyoruz. Yüzyıllardır devam eden ataerkil zihniyeti, kadın özgürlüğünü esas alan paradigma temelinde toplumun tüm kesimlerine mal edememek, daha güçlü bir örgütlülüğün oluşması sağlayamamaktan kendimizi sorumlu görüyoruz. Bir kadının katledilmesi demek, bir toplumun katledilmesi demektir. Bu şiddetin önüne geçebilmek için toplumun her kesimine ulaşabilmeliyiz.”