Yazılı bir açıklama yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Kadın Komisyonu bugün sabah saatlerinde düzenlenen ev baskınlarında aralarında siyasi parti yönetici ve üyeleri, sivil toplum örgütü yöneticilerinin de bulunduğu 14 kişinin gözaltına alındığına dikkat çekildi.
Amed merkezli yürütülen soruşturma kapsamında gerçekleşen operasyonlarda Roza Kadın Derneği binasının basıldığı, yaklaşık 5 saat arama yapıldığı ve binada bulunan evraklara el konulduğuna da vurgu yapılan açıklamada, “Bu evrakların şiddet mağduru kadınların derneğe yapmış oldukları başvuruları içeren ve bilgilerinin gizli kalması talep edilen evraklar olduğu bilgisi edinilmiş, yine başvurucu kadınların özel hayatına dair bilgilerin yer aldığı ve hiçbir suç unsuru taşımayan belgeler olduğu öğrenilmiştir.
Gece yarısı veya sabahın erken vaktinde kişilerin evlerine yönelik düzenlenen polis baskınlarında kapıların kırılması, kötü muamelede bulunulması gibi uygulamalar gittikçe artmaktadır. Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin, bu vesileyle ilgili maddelerle anayasal güvence altında olduğunu hatırlatmak isteriz. Güvenlik politikalarının bir yansıması olarak başta HDP ve DBP olmak üzere siyasi partilere, özellikle insan hakları, kadın ve çocuk alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerine yönelik gerçekleşen bu tür operasyonlar, son yıllarda yaygınlık kazanmış ve sistematik bir hale getirilmiştir” denildi.
Kürt sorununun demokratik çözümüne katkı sunmak isteyen HDP ve HDP’nin öncülerinin siyasi partilerde siyaset yapan/yapmış insanların yine demokratik yaşamın temelini oluşturan ve hak odaklı faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin yönetici ve üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklamalarda bulunulmasının ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali olduğu kaydedilen açıklamada şunlar belirtildi: “Soruşturmada gizlilik kararı verilmiş olması ve ailelerine gözaltı gerekçelerinin bildirilmemiş olması, soruşturmanın ifade ve örgütlenme özgürlüğü açısından taşıdığı niyetin kişileri ve faaliyetlerini kriminalize edici bir algı yaratmayı hedeflediğini göstermektedir.
Toplumsal hayatımızı derinden etkileyen ve her geçen gün artarak yaygınlık gösteren kadın cinayetleri ve cinsel saldırılar ile çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismara karşı durarak önleyici faaliyetlerde bulunmak suç olamaz. Bileşeni olduğumuz ‘Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddet Ağı’ çalışmalarında birlikte faaliyet yürüttüğümüz Rosa Kadın Derneği’nin, yönetici ve üyelerinin çalışmaları, bu faaliyetlerden ibarettir. Tanığıyız!
Kadın hakları aktivistlerine ve faaliyetlerine dönük bu muamele erkek ve ayrımcı siyasetinde bir tezahürüdür. Yerelde birçok platformda birlikte mücadele ettiğimiz Rosa Kadın Derneği, Barış Anneleri Meclisi, Kürt Kadın siyasetçilerinin faaliyetleri kamuoyuna açıktır. Kadına yönelik şiddetin ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması için enerjisini kanalize etmesi gereken devlet erki, bugün bu konuda emeğini esirgememiş birçok kadının toplumsal muhalif düşüncesine ve örgütlenme hürriyetini yok saymaya çalışmaktadır. Ayrıca Ramazan Bayramı’ndan sonra çocuk yaşta evlilikler ile ilgili yasa tasarısının meclis gündemine alınacağı ve tüm kadın kurumları gibi Rosa Kadın Derneği’nin bu tasarıya ilişkin hazırlık yaptığı sırada bu operasyonun yapılması dikkat çekicidir.
Kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddet ve istismarın, ayrımcılığın ve eşitsizliğin artarak devam ettiği bu dönemlerde, kadın hakları mücadelesinde yıllarca emek veren aktivistlerin gözaltına alınmasını kabul edilemez olarak görüyoruz. Aynı zamanda Covid- 19 salgın hastalık tehdidinin hava varlık gösterdiği bir ortamda, riskler göz ardı edilerek ve sağlık hakkı hiçe sayılarak gözaltı işlemlerinin yapılması kabul edilebilir bir durum değildir. Özellikte gözaltına alınanlar arasında bulunan Barış Anneleri Meclisi Üyesi Havva Kıran’ın ilerleyen yaşı dikkate alındığında hastalığın bulaşma ihtimalinin çok yüksek olduğunu belirtmek isteriz.
Biz insan hakları savunucusu kadınlar, siyasi iktidarın özelde kadın örgütlenmesine yönelik soruşturmalarla yönelen baskısını kabul etmiyoruz. Soruşturma ve gözaltılar kadının örgütlenme özgürlüğüne, düşüncesini ve fikrini yayma özgürlüğüne yönelik bir yargı baskı aracıdır. Demokratik teamüllere aykırı olan bu durumun kabul etmiyor, aktvistelerin serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”