‘Kadınların mücadelesi, topyekun toplumsal bir mücadeledir’

Dünyanın her yerinde yükselen kadın mücadeleleri ile Kürt Kadın Hareketi’nin birbirlerini beslediğini söyleyen DAKAP aktivisti Fatma Yıldızhan, “Kadınların mücadelesi topyekun bir toplumsal mücadeledir” dedi.

Dünyanın her yerinde yükselen kadın hareketleri, iktidarların saldırılarına daha çok hedefindedir. Son aylarda İran’da Jina Emini’nin  Ahlak polisleri tarafından katledilmesinden sonra başlayan ve halen süren kadınların isyanı, tüm dünya kadınlarına referans olmaya devam ediyor.


Oluşan bu toplumsal cinsiyet bilinci ve mücadele ruhunun Kürt Kadın Hareketi’yle ilişkisini, kadın mücadelesinin öğelerini ve araçlarını Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) aktivisti Fatma Yıldızhan değerlendirdi.

Yıldızhan, kadın mücadelesini yürütürken sadece kadın cinsi üzerinden değil doğa, toplumsal, siyasal ve hukuksal boyutunu da göz ardı etmediklerini belirtti. Topyekun bir mücadele anlayışıyla hareket edildiğini söyleyen Yıldızhan, mevcut yüzyılda kadın direnişinin tüm toplumu saran ve toplumun özgürlüğü için yükselen mücadele pratiğini olduğunu kaydetti.

SİYASİ VE HUKUKSAL ŞİDDET

Kapitalist sistem tarafından uygulanan doğa, toplum ve cins kırımının hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Yıldızhan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kadın mücadelesiyle özgürlüğün ancak gerçekleşebileceği gerçekliğini yeniden çok daha derin hissediyoruz. Doğayı ve toplumu kurtarma,  özgür yaşamı inşa etmenin artık kadın mücadelesi olmadan kez daha bu 25 Kasım'da gördük. Son birkaç yıldır toplumsal özgürlüğü engelleme adına kadına yönelik çok ciddi bir sistemsel ve siyasi şiddet var. Yani erkek şiddetinin yanında bir de devletin kadınlara uyguladığı şiddet biçimi var. Özellikle mücadele yürüten kadınlara uyguladığı bir siyasi ve hukuksal şiddet var. Bu şiddetin nedenlerinden biri de yükselen mücadeleyi düşürme ve toplumu istediği şekilde dizayn etme çalışmalarıdır.”

ŞİDDETİN VE MÜCADELENİN SINIFI YOKTUR

Ataerkil sistemin kadınlara yönelik şiddet biçimlerine vurgu yaparak mücadele ettiklerini ifade eden Yıldızhan, “Eylem ve etkinliklerimizi erkek sistemin saldırıları biçimlerini göz önünde bulundurarak planlıyoruz. Toplumda, kendi bulunduğumuz alanlarda, iş yerlerimizde, evlerimizde, sokakta buna yönelik bir mücadele hattı ve planlama üzerinden geliştiğimizi söyleyebilirim. Çünkü kadın ayrı bir sınıftır. Yani ekonomik olarak veya sınıfsal olarak hangi sınıfta olursa olsun kadın kimliğinden kaynaklı, uğradığı bir şiddet var. Bunun araştırmalarını yaptığımızda yoksulluk bunun bir etkisi ama bunun yoksullukla çok alakası olmadığını da görüyoruz. Çünkü kadına yönelik şiddetin sınıfı yoktur. Hatta varsıl kesimlerde çok daha derin ve gizlenen bir şiddet olduğu da biliyoruz” şeklinde konuştu.  

KÜRT KADIN HAREKETİ’NİN PARADİGMASI

Kürt kadınları olarak ilk günden beridir kadın mücadelesinin topyekun bir toplumsal mücadele olduğunu söylediklerini dile getiren Yıldızhan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Kadın mücadelesi, toplumu kurtaran bir mücadeledir. Bu mücadeleyi yürütürken kimlik mücadelesinin de, sınıf mücadelesinin de, cins mücadelesinin de bir bütün olarak yürütüldüğü takdirde özgürlüğün oluşabileceği üzerinden bir paradigma var. Bu paradigmada bugün ki kadın mücadelesinin sınırı yoktur. Sınırları ülke sınırlarıyla sınırlı bir mücadele de değil. Bunun öncülüğünü de Kürt Kadın Hareketi’nin paradigması ve perspektifiyle beraber görmek mümkündür. Özellikle Orta Doğu'da birbirine güç veren kadınların aynı ülkede olmamalarına rağmen farklı topraklarda, ama aynı şiddete maruz kalmaları ve bu mücadeleyi yükseltirken birbirlerine güç vermeleri Kürt Kadın Hareketi’nin sunduğu perspektifle ilgidir. Gerçekten dünya kadınlarına bir umut olan bir perspektif söz konusudur. Bunu Kobanê Kadın direnişinde de gördük.”

MÜCADELE, KÜRT KADINLARINA GÜÇ VERİYOR

Orta Doğu coğrafyasının erkek devletin vücut bulmuş hali olduğunu ancak Kürt Kadın Hareketi’nin buna karşı bir mücadele yürüttüğünün altını çizen Yıldızhan, “Bütün dünyada da Kürt kadınlarının örnek alınan bir mücadeleleri olduğunu da söyleyebilirim. Kürt kadınları olarak yükselen bu kadın mücadelesinden de biz güç alıyoruz. İran'da, Afganistan'da yükselen kadın mücadelesi Kürt kadınlarına da çok ciddi anlamda bir güç veriyor. Tabii Orta Doğu'da erkek devletin vücut bulmuş hali baskı ve şiddeti de iki kat daha artmasını beraberinde de getiriyor. Çünkü bir sistem değişikliği talebi var. Siyasi ve toplumsal boyutu var ve erkek devlet dediğimiz o mekanizma sana sadece bir yönüyle saldırmıyor, tüm yönleriyle saldırıyor. Toplumsal, kültürel, ekonomik, hukuksal ve siyasal boyutuyla saldırıyor. Özellikle mücadele yürüten kadınlar açısından en fazla maruz kaldığımız şiddetlerden biridir seni toplumdan koparma, tecrit etme ve marjinalleştirme çabası” diye konuştu.

KADINLAR, ERKEKLERİN KURNAZLIKLARININ FARKINDALAR

Kadınların artık kendilerine karşı mücadele eden erkek devlet sisteminin kurnazlıklarını görebildiklerini söyleyen Yıldızhan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Kadınların, bu sistemin kurnazlığını boşa düşürecek noktada hareket edebildiklerini de beraber görüyoruz. Ortak mücadelede dediğimiz, sınırları ve ülkeleri aşan mücadeleyle çözüm noktaları oluşabiliyor. Kadın mücadelesi, ortak kimlikle mücadeleyi daha fazla büyütüp, erkek devlet sistemini yok etmenin başka bir yol ve yönteminin olmadığını artık biliyor. Sadece aynı coğrafyada yaşayan kadınlar değil, tüm dünya kadınları ortak kadın mücadelesiyle bu sistemin değişebileceğinin bilincindeler. Yapılan eylem ve etkinliklerin tümü de buna yöneliktir.”