Karabulut: Sistem analiziyle yetinmeyeceğiz
Hazırlık Komitesi Üyesi Songül Karabulut, 2. Uluslararası Kadın Konferansı’nda sadece sistem analiziyle yetinmeyeceklerini, buradan çıkmanın yol ve araçlarını da tartışacaklarını söyledi.
Hazırlık Komitesi Üyesi Songül Karabulut, 2. Uluslararası Kadın Konferansı’nda sadece sistem analiziyle yetinmeyeceklerini, buradan çıkmanın yol ve araçlarını da tartışacaklarını söyledi.
2. Uluslararası Kadın Konferansı Hazırlık Komitesi Üyesi Songül Karabulut, kadın devriminin, kapitalist modernite sistemine karşı yaşamı daha adil, daha özgür, daha ekolojik, daha demokratik kılma açısından motor güç olduğunu belirtti.
Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı, 2. Uluslararası Kadın Konferansı’nı, “Devrimimiz: Hayatı Özgürleştirmek” şiarıyla 41 ülkeden 800’e yakın kadının katılımıyla Berlin Teknik Üniversitesi’nde 5-6 Kasım tarihlerinde düzenleyecek. Konferans Hazırlık Komitesi Üyesi Songül Karabulut, ANFnin sorularını yanıtladı.
Hazırlıkların hangi aşamada olduğunu paylaşabilir misiniz?
Aslında hazırlıklarımız tamam. Kayıt işlemlerini Cuma’dan (bugün) başlatıyoruz. Çok sayıda katılımcı beklediğimizden Cumartesi günü yetiştiremeyeceğimizi düşünerek yakında olanlar ve Berlin’den gelenleri düşünerek kayıt işlemlerini bir gün öncesinden başlatıyoruz. Bugün aynı zamanda üniversitede artık dil kabinlerinin kurulması tamamlanacak, çünkü 8 dilde simultane tercüme olacak. Teknik malzemelerin kurulumu yapılacak, tüm eşyalar götürülecek. Cumartesi saat 06.00’dan itibaren de zaten bizler orada hazır olacağız. Panladığımız temelde saat 09.00’da başlatacağız.
Neden “Devrimimiz: Hayatı Özgürleştirmek” şiarı tercih edildi?
Felsefik yaklaşımımızı ortaya koyuyoruz. Kadınlar olarak kadın özgürleşmesi, kadının devrimi genel anlamıyla yaşamı özgürleştirmek olduğundan kaynaklı ki, mesela biz bunu planladığımız zaman İran’daki halk ayaklanması, kadın öncülüğündeki halk ayaklanması yoktu. Oradaki ‘Jin jiyan azadî’ tam da bizim konferansımızın sloganını tekrardan dünya çapında görünür kıldı. Kadın devriminin, kapitalist modernite sistemine karşı yaşamı daha adil, daha özgür, daha ekolojik, daha demokratik kılma açısından önemli, motor güç olduğunu düşünüyoruz. Kadın devriminin, kadın özgürleşmesinin kapitalist modernitenin tüm sorunlarına çözüm bulma noktasında motor güç olduğunu düşünüyoruz. Var olan sömürü sistemine karşı kadın özgürleşmesi doğal olarak hayatın da özgürleşmesi anlamına geldiğinden böyle bir sloganı bilinçli olarak seçtik.
Biliyorsunuz Kürt Kadın Hareketi olarak 21. yüzyılı kadın yüzyılı olarak, Önderliğimizin de öngörüsü doğrultusunda ilan etmiştik. 21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz. Bu anlamıyla da her geçen gün ne kadar ilerlediğimizi veya bunu günlük olarak yaşadığımızı, patlak veren kadın ayaklanmalarıyla da görüyoruz. Sloganımızın çok yerinde ve günümüzün ruhuna uygun olduğunu, sırf teorik-felsefik olarak değil yaşanan gelişmeler de teyit ediyor.
İlk konferansın düzenlendiği 2018 ile karşılaştırdığınızda nasıl bir konjonktürde gerçekleştiriliyor?
Aslında 2018’de dünya çapında kadın öncülüklü çok ciddi kadın ayaklanmaları söz konusuydu. Daha fazla kadın hakları temelinde, mesela Latin Amerika’da kürtaja karşı milyonlarca kadın sokağa döküldü. Kadına karşı şiddet çok temel bir gündemdi. Kadınlar bu doğrultuda sokakları işgal etti. Ortadoğu’da zaten Kürt Kadın Hareketi’nin de öncülüğünde Rojava Kadın Devrimi, kadın öz savunması dünyada çok ciddi etkiler yaratmıştı. Daha sonra küresel salgın süreci gelişti ve kadın mücadelesi de olumsuz etkilendi. Bu süreçte III. Dünya Savaş, Avrupa’nın sınırlarına gelmiş bulunuyor. Rusya -Ukrayna savaşıyla birlikte çelişkiler git gide daha derinleşiyor. Sistemlerin baskıları daha çok artıyor, yani kapitalist modernitenin ve ulus devletlerin halka dönük baskıları çok daha yoğunlaşıyor.
Bizim açımızdan Afganistan çok önemli. Afganistan, ABD tarafından Talibana teslim edildi. İlk yaptıkları kadınları tekrardan baskı altına almak, hayatın tüm alanlarından dışarı çıkartmak, bastırmak. Afgan kadınları tüm o baskılara rağmen gerçekten direnmeyi sürdürüyor. Kürt Kadın Hareketi’nden ilham aldığını ve oradan ruhen beslendiğini ilan etti.
Şimdi İran’da benzer bir durum söz konusu. Kadın öncülüğünde ‘Jin jiyan azadî’ sloganı tekrardan çok beliregin bir şekilde dile geldi. Şunu söylemek istiyorum; ilk etapta kadınların verdiği mücadele git gide toplumsal bir mücadeleye dönüşüyor. Artık toplumun çok farklı kesimleri; inanç birlikleri, etnik gruplar, cinsel farklılıklar, yaş farklılıklarının hepsi kendi özgürlüğünü kadın özgürlüğü içerisinde gördüğünü bu sloganla ifade ediyor. Bu anlamıyla kadın devrimi yüzyılı gerçekleşmesi 2022’de 2018’e nazaran daha belirginleşmiş durumda. Bundan dolayı sadece sistem analiziyle yetinmeyeceğiz, buradan çıkmanın yolları, sorumluluğumuzu nasıl daha iyi yerine getirebileceğimizi, ihtiyaç duyulan örgütlenme ve mücadele araçlarını oluşturmayı tartışacağız. Bunun için nasıl bir ortak zihniyet, ortak bakış açısı, ortak duygu ve birikime ulaşacağız, hepsini ele alacağız. İçinden geçtiğimiz sürece cevap olma amacını taşıyor.
Konferansa katılamayanlar nasıl takip edebilecek?
Jin TV’den Stêrk TV’ye kadar farklı kanallar konferansımızı canlı yayınla halkla buluşturacak. Onun dışında bizler de internet üzerinden canlı yayınlar yapacağız. Bu anlamıyla herkesin bu konferansı takip etmesini istiyoruz. İnternet çağında yaşıyoruz, mesafeler de artık çok anlam ifade etmiyor. Dünyanın her bir yerinde kadınlar olarak o ruhumuzu birleştirebiliriz. Konferansın heyecanını birlikte yaşayabiliriz.