Katledilen kadınların resimleri Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na asıldı

Kadınların Kurtuluşu üyeleri, polisin tüm engellemelerine rağmen iktidarın kadın düşmanı politikalarını Kadıköy Süreyya Operası’ndan Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yaptıkları yürüyüşle protesto etti.

Kadın Kurtuluşu üyeleri, kadınların her gün erkek şiddetiyle katledildiği Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nin iktidar tarafından hedef almasını Kadıköy’de protesto etti. Kadın cinayetlerine karşı mor zincir oluşturan kadınlar, Devrimci Parti’nin bulunduğu binanın önünden Süreyya Operası önünde yürüdü. Erkek şiddetiyle katledilen kadınların fotoğraflarını taşındığı eylemde, “Kadın cinayetleri politiktir” yazılı pankartın yanı sıra, “Münferit değil erkek şiddeti”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dövizleri taşındı. Sık sık, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Yaşasın kadın kurtuluş mücadelemiz” sloganlarını atan kadınlar adına açıklama Esra Can tarafından okundu.

AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE 10 BİNE YAKIN KADIN KATLEDİLDİ

2019 yılında tam 474 kadın erkekler tarafından katledildiğine dikkat çekerek sözlerine başlayan Can, savaş bilançosunu andıran bu sayının sadece kadın kurumları tarafından kayıt altına alındığını belirterek, özellikle mülteci ve göçmen kadınlara yönelik şiddet ve kayıpların kayıt dışı bırakıldığına işaret etti.

Bu korkunç tablonun, AKP iktidarıyla ivmelendirilerek devam ettirilen kadın düşmanı politikaların bir sonucu olduğunu vurgulayan Can, AKP döneminde 10 bine yakın kadının erkek-devlet politikalarının sonucunda katledildiğine dikkat çekti. “Emine, Ceren, Seher, Rojbin, Özgecan, Nadira... binlerce isimli binlerce kadın...” diyen Can, şöyle konuştu: “Polis karakollardan onları geri çevirmeseydi, polis ve yargı zamanında koruma tedbirleri uygulasaydı, haksız tahrik indiriminden vazgeçilseydi, infaz yasasıyla kadın katilleri ve istismarcılar çıkarılmasaydı, her gün iktidarın en yetkili ağızlarından 'kadın-erkek eşit değildir' denilmeseydi katledilen kadınlar bugün bu sokaklarda, meydanlarda aramızdaydı. Ölmeyeceklerdi. Son sözleri ‘Ölmek İstemiyoruz’ olmayacaktı. Bu kadınlar herkes bir kere daha duysun! Ölmek İstemiyorlardı ama bu iktidar bu çığlığı bir kere dahi duymadı.”

‘İKTİDAR SUÇ İŞLİYOR’

'Normal' şartlar altında bu tablo karşısında teyakkuza geçmesi gereken iktidarın, İstanbul Sözleşmesi’ne saldırarak kadınları nasıl sustururum derdine düştüğünü hatırlatan Can, kadınların her gün tabutlarının çıktığı, sömürüldüğü, horlandığı o evlere, aileye yem etmek istediğini vurguladı. Aile ve erkek şiddetinin karşısında kadınların susmasını, bu durumu koşulsuz kabul edip, biat etmesi istendiğini belirten Can, “Kabul etmeyeceğiz, biat etmeyeceğiz!” vurgusunda bulundu.

İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açarak suç işlediğini kaydeden Can şunları belirtti: “İktidar, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışarak, şiddete maruz bırakılan kadınları karakollardan evlerine geri göndererek, en azından kadınlara özel Alo-Şiddet Hattı kurmayarak suç işliyor. Kadın sığınaklarının adresleri polislerce faillere verilirken, taciz-tecavüz durumlarında, tehdit halinde başvurabilecekleri kadın kurumlarına saldırarak, LGBTİ+'lara yönelik nefret, tecrit diline artırarak, onur yürüyüşlerini engellemeye çalışarak LGBTİ+ların hayatını daha büyük tehditlerin içerisine çekiyor.”

‘TEK GÜVENCEMİZ KADIN MÜCADELESİNİ BÜYÜTMEK’

Bütün bu suçların ve suçluların karşısında tek güvencenin kadın mücadelesini büyütmek olduğunu vurgulayan Can, “Yaşamak için ve yaşatmak için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bu sokaklar kadınlarındır. Yarın hepimiz gecesinde, gündüzünde, trans, natrans, LGBTİ+ özgürce dolaşacağız. Bu sokakları da özgürleştireceğiz” dedi.

POLİS ENGELİNE RAĞMEN YÜRÜDÜLER

Açıklamanın ardından Süreyya Operası’ndan Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na doğru yürüyüşe geçen kadınların önü polis tarafından kesildi. Tüm engellemelere rağmen ellerinde katledilen kadınların fotoğraflarıyla yürüyen kadınlar, Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na varınca katledilen kadınların hikayelerini teker teker okuyup, resimlerini ağaçlara astı.

Eylem, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganıyla sona erdi.