KBHD yaptığı yazılı açıklamada, kadınların eşit ve insanca koşullarda yaşayabilmesinin yegane yolunun "daha büyük ve yıkıcı mücadelelerden geçtiğini" belirtti.
Açıklamada, "Burjuva yasallık yolundan AKP-MHP faşist iktidarın bırakın yıkılmasının, denetlenmesinin bile imkansızlaştığı koşullarda artık devrim bir zorunluluktur" vurgusunda bulunuldu.
KBDH'nin açıklaması şöyle:
"Erkek egemen kapitalist sistem, cins çelişkisini her gün bağrında yeniden üretiyor ve derinleştiriyor. Tarihin nesnel yasaları, kadınları toplumsal yaşamda ve üretimde daha etkin bir özne haline getiriyor. Tarihin bu anında artık tarih dışı kalmış kapitalizm ise kadını eskisi gibi yönetmek ve denetim altında tutmak için tüm baskı kurumlarını harekete geçiriyor. Kolektif şiddet aygıtı olarak devlet ve tek tek erkekler, kadınların karşısına ezici ve yok edici bir kuvvet olarak dikiliyor.
Kadın özgürlük mücadelesinin öncü öznelerine yönelik katletme ve hapsetme saldırıları durmaksızın devam ediyor.
Kadına yönelik cinsel suçlar, suçun nedeni kadının kabahatiymiş gibi ele alınıyor. Taciz ve tecavüz kadını biat ettirmenin aracı haline getiriliyor. İpek Er ölüyor ve Musa Orhan gibi tecavüzcüler korunup kollanıyor. Gülistan Doku’yu gömüldüğü karanlık dehlizlerden çıkarmaya çalışan ailesi ve mücadeleci kadınlara her türlü saldırı olağanlaştırılıyor. Kadına yönelik şiddet sıradanlaştırılıyor, magazinleştiriliyor. Oysa tam olarak, resmen ve fiilen bir kadın kırımı yaşanıyor.
Kürdistan’da devlet tüm aygıtlarıyla kadını düşkünleştirmeye çalışıyor. O da biliyor ki, işgalci varlığını ancak kadını köleleştirme ekseninde tutarak sürdürebilir. Dağları mesken eyleyen, sokakları tutuşturan kadınlar zulüm duvarlarını dövüyor. Köleliğe başkaldıran ve özgürleşen kadın, işgalci faşist zincirin kırılması anlamındadır. Faşist devlet bunu çok iyi anlıyor. Azgınca saldırısının nedeni budur. Biz kadınlar da bunu çok iyi anlıyoruz!
AKP-MHP faşist devleti, erkek egemen iktidarın parçalanmasının işaret fişeği olan eş düzey örgütlenme hakkını her düzeyde tasfiye etmeye çalışıyor. Eşbaşkanlık kurumuna saldırmasının nedeni kadının yönetmeyi öğrenmesi ve yönetme erkine ortaklaşmasının önünü almak içindir
Eş başkanlık ve eş örgütlenmenin en ileri örneği olan Rojava kadın devrimine yönelik ideolojik ve politik işgal saldırısının hedefinde kadın iktidarlaşmasının durduğu apaçık ortadadır.
Kapitalizmin çürümüşlüğü toplumu da çürütüyor. Kapitalizm ve onun siyasal iktidar biçimi olarak faşizmin olduğu yer de insan bir hiçtir, kadınlar bir hiçtir. Ancak daha fazla kar ve kendisi için savaşçı doğurma görevleri bağlamında kadının bir anlamı vardır.
Erkek egemen kapitalist düzen ve onun coğrafyamızdaki temsilcisi faşist AKP- MHP iktidarı yıkılmadıkça kadınlarda bu çürümenin bir nesnesi olmaktan kurtulamayacak.
Ama hayır, bin yılların patriarkal düzenine başkaldırı içinde olan kadınlar bir kez daha erkek egemenliğine yenilmeyecek. Faşizmin karşısında diz çökmeyecek. Faşist zor ve baskı karşısında elde ettikleri bilinci bir silaha dönüştürüp savunmasını alacak ve saldırıya geçmekte tereddüt etmeyecektir.
Uyanan ve artık eskisi gibi yaşamak istemeyen kadın, karşısında baba, eş, sevgili, kardeş vb. kılığına girmiş ya da doğrudan asker, polis ve bilcümle devletle özdeş erkek şiddetiyle karşı karşıya kalıyor. Ancak her ne pahasına olursa olsun kadınlar, bireysel ve kolektif özgürlük istek ve arayışından vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek.
Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya yönelik saldırı karşısında kadınlar, Türkiye’de, Bakur Kürdistan’da sözlerini yaygın ve kitlesel eylemle güçlendirdiler. Saldırı püskürtüldü.
Biz kadınların birleşik devrim hareketinde birleşmiş kadınlar olarak tüm kadın yoldaşlarımızın ileriye doğru her adımında onlarla birlikte yol alıyor olmanın kıvancını yaşıyor ve buradan güç alıyoruz.
Erkek egemen faşist AKP-MHP düzenine karşı biat etmeyen her tutum ve eylemi kendi eylemimiz olarak sahipleniyoruz.
Kızkardeşlerimiz, yol arkadaşlarımız
Kendisi ve kızkardeşleri için harekete geçen ve bu faşist erkek egemen AKP-MHP faşizmine karşı mücadeleye girişen tüm kadınların yol arkadaşı, yoldaşıyız. Her birinize bir soluk mesafesindeyiz. Sizinleyiz, bizimlesiniz!
Biz Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak erkek egemen faşist devlete karşı savaşmanın öncü kuvveti olma iddiası ile kendimizi var ettik. Türkiye ve dört parça Kürdistan başta olmak üzere, kadınların olduğu her yerde kadınların sıkılı yumruğu, sloganı, mermisi ve bombası olmayı görevimiz biliyoruz.
Yeraltında, yerüstünde, dağlarda ve hapishanelerde kadın özgürlük mücadelesinin yılmaz savaşçılarını organik bir parçamız olarak kavrıyor, sahipleniyoruz. Erkek egemenliğinin ve faşizmin zulmü altında bir yol arayan tüm kardeşlerimiz için yanımızda yer var.
Kızkardeşlerimiz, yol arkadaşlarımız
Kadınların eşit ve insanca koşullarda yaşayabilmesinin yegane yolu daha büyük ve yıkıcı mücadelelerden geçmektedir. AKP-MHP faşist iktidarının devamı koşullarında elde edilmiş ve edilecek hiç bir hak baki değildir, haklar korunmasızdır. Faşizm yıkılmadıkça kadın özgürlük mücadelemizin önü açılamaz.
Ve AKP-MHP faşist iktidarı zora dayalı bir mücadele yolundan yıkılabilir. Burjuva yasallık yolundan AKP-MHP faşist iktidarın bırakın yıkılmasının, denetlenmesinin bile imkansızlaştığı koşullarda artık devrim bir zorunluluktur.
Türkiye ve Kürdistan kadınları olarak, binlerce yılın kadın köleliğine ve özel mülkiyet düzenine, halklarımızı, kadınları ve ezilen cinsel kimlikleri, çocukları, doğayı sömürü nesnesine dönüştüren, ırkçılık ve şovenizmle varlığını sürdüren faşist devletin politikalarına karşı tek bir gerçek çözümümüz vardır: Devrim! Zaman, devrim zamanıdır.
Cins özgürlükçü, demokratik hak mücadeleleri devrim yatağında buluşmalı ve daha güçlü bir kuvvet açığa çıkarmalıdır. Hep birlikte bunu başaracağımıza inanıyor ve özgücümüze güveniyoruz.
21.yüzyılın parlayan yıldızı Rojava Kadın Devrimimizden aldığımız büyük ilhamla diyoruz ki: Türkiye ve Bakur Kürdistan’da, faşizmi yıkacağız ve kadınlar olarak özgürlüğümüzü kazanacağız!
Egemenliği ve gericiliği kuşanmış erkeklerin ve de erkek egemen faşist Saray diktatörlüğü, yaşam alanlarımızı, topraklarımızı, emeğimizi, bedenimizi böylesine fütursuzca işgal eden, sömüren politikalarına, eylemin ateş gücüyle cevap vereceğiz. Canlarımızı, topraklarımızı yakanlar bilsin ki bunun hesabını soracağız. İstismarcılar, katiller, işkenceciler, kadın düşmanları hedefimizdir. Hiç bir suç cezasız kalmayacaktır!
Faşizmin ve erkek egemenliğinin saldırılarına karşı kadınların birleşik devrim hareketi bayrağını daha yükseklere kaldırıyoruz. Her saldırı, daha güçlü ve yaygın örgütlenme nedenimiz ve de devrimci şiddetin meşruluğunda özsavunmamızı geliştirme gerekçemiz olacaktır.
Kadınların özgürlük, eşitlik dolu günler özlemini, cins ayrımsız bir toplum idealini, bugünün politik mücadelesinde an be an somutlayarak, sabır ve emekle, nihai zaferi örgütleyeceğiz. Kadın özgürlük mücadele tarihimizden öğrenerek ve de bu uğurda ölümsüzleşen şehitlerimizden ışık alarak, yeni bir sürece adım atıyoruz!
Ezilen cinsel kimliklere yönelik tüm saldırılara karşı KBDH olarak mücadele edeceğiz.
KBDH, direnen, itiraz eden, reddeden, hayır diyen, özsavunma hakkını kullanan her kadının yanındadır. Kadın özgürlük mücadelesi vermek isteyen her kadın, KBDH özgürlük savaşçısıdır. Kırılmak istenen irademizi, tasfiye edilmek istenen örgütlülüğümüzü, kendimize ve hemcinslerimize yabancılaştırılarak zayıflatılmak istenen cins bilincimizi ayaklandırarak, özgür geleceğimize sahip çıkıyoruz.
İster tek tek, ister faşist devlet aygıtının türlü kurumları ile bizi biat ettirmeye çalışın. Başaramayacaksınız, bize boyun eğdiremeyeceksiniz. Hayır! Erkek egemen sisteminizle barışmayacağız. Erkek egemenliğine, onun zihniyet ve tüm yapısal kurumlarına karşı savaştayız.
Bir kez daha ilan ediyoruz, kadına yönelik şiddet uygulayan, kadınları katleden, kadınları bir seks kölesi haline getirmek isteyen, taciz ve tecavüzü özellikle Kürdistan’da sömürgeci boyunduruğun bir devamı olarak uygulayan, destekleyen ve teşvik eden tüm kişi ve kurumlar hedefimizdir."