KJK Eğitim Komitesi açıklaması şöyle:
“Bütün ülkelerde 2022-2023 eğitim-öğretim yılı için bilimsel ve gelişmiş eğitim yol ve yöntemlerinin tartışılıp hazırlıklarının yapıldığı bu tatil sezonunda, Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da bütün öğretmen ve Kürtçe emekçileri maalesef soykırımcı AKP-MHP hükümetinin asimilasyoncu zihniyetiyle karşı karşıyadır. Büyük hayal ve umutlarla Kürtçe bölümlerinde okuyan Türkiye ve Bakurê Kurdistan’daki Kürt öğretmen ve öğrenciler, bilinçli ve gelişkin bir nesil yetiştirmek için Kürt çocuklarını Kürtçe diliyle öğretmek için hazırdır. Hiçbir zaman unutulmamalı ki insan kendi diliyle yaşar, kendi cümleleriyle düşünür. Çünkü dil, kültür ve varlığın göstergesi, insanın kimliğidir.
Türkiye’de son günlerde açıklanan veri ve bilgilere göre, bu yıl 20 bin öğrenci resmi olarak Kürtçe eğitim için başvuruda bulundu. Bu öğrencilerin eğitimi için Türk Eğitim Bakanlığı en az 200 öğretmen görevlendirmelidir. Ancak yüzlerce Kürtçe öğretmeni içerisinde sadece 3 kadro belirlenmiş. Kürtçe öğretmen ve emekçilerinin de belirttiği üzere bu konuda çelişik ve trajik bir durum söz konusudur.
Yeni ve önemli bir adım olarak 26 Ocak 2011’de Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kendisi Kürtçe Dil ve Edebiyat Bölümü için onay vermişti. Aynı zamanda Bakurê Kurdistan’da bulunan üniversitelerde Kürdoloji bölümleri açılmış, bu fakültelerden her yıl yüzlerce Kürtçe öğretmen adayı mezun olmuş, ancak bugüne kadar yüzlerce öğretmen adayı içerisinde sadece 82 öğretmen görevlendirilmiş, diğerleri umutsuz ve çaresiz bırakılmaktadır. Yine bu yılki eğitim kurum ve dernekleri, Şubat ayında ‘Uluslararası Anadil Günü dolayısıyla anadilin önemine dikkat çeken eylemlerde bulundukları için Anayasa Mahkemesi tarafından Kürtçe öğretmen ve emekçileri cezaya tabi tutuldu. Türk devletinin bu yaklaşımı, halkımıza ve demokratik kurumlarına yönelik soykırım siyaseti ve kültürel asimilasyonun şiddetli bir şekilde devam ettiğini hatta gün be gün derinleştirildiğini göstermektedir.
Biz Komalên Jinên Kurdistan (KJK) olarak özgürlük savaşçısı bütün kadınlar adına Türk devletinin Eğitim Bakanlığı’nı ve Anayasa Mahkemesi’nin bu yaklaşımlarını, kadın-anneler ve halkımıza yönelik kültür soykırımı olarak tanımlıyor, şiddetle kınıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’deki sosyal ve kültürel bütün kurumlara kültür ve düşünce özgürlüğüne yol veren Üç Kuşak Hakları çerçevesinde yaklaşmaya çağırıyoruz.
Öğrenciler, kurumlar, Kürtçe emekçi ve öğretmenlerine dayatılan bu inkarcı ve soykırımcı siyaset, aynı zamanda toplumumuzun varlık ve değerlerine yönelik bir saldırıdır. Dolayısıyla başta kadın ve anneler olmak üzere bütün toplumumuz, bu asimilasyonist-soykırımcı saldırılara sessiz kalmamalıdır. “Bir kurumun ve Kürt öğretmenin cezalandırılması, bütün toplumun cezalandırılması demektir” bilinciyle, bütün öğretmen, emekçi ve kurumlarına sahip çıkmalı, Türkiye’de anadilde eğitim hakkı elde edilene ve bütün engeller son bulana kadar yurttaşlık görevi olarak demokratik eylemlilikleri aralıksız güçlendirmeli, ısrarla ve kararlılıkla diline ve kültürüne sahip çıkmalıdır."