KJK Koordinasyonu açıklaması şöyle:
“AKP-MHP faşizmi topyekûn özel savaş saldırılarını artırarak sürdürüyor. Faşist saldırılar sadece katliam, tutuklama, tecrit, işkence, açlık, savaş ve ölüm olarak kalmıyor, aynı zamanda topluma yönelik en ağır hakaret ve tecavüz olarak da yaşanıyor. Koronavirüs zamanlarını bir fırsata çeviren AKP-MHP iktidarı, Kürt halkına karşı soykırım savaşında sınır tanımayan bir düşman hukukuyla saldırıya geçmiştir. Soyguncu devlet; bu düşman hukukunu daha ileri bir boyuta taşıyarak, halkın belediyelerine talancı, soyguncu, tecavüzcü, hırsız, gaspçı ve sömürge memurlarını, 5 belediyeye daha atamıştır. Kürde düşmanca bir hukuk uygulanmıştır. 15 Mayıs’ta halkın 5 belediyesine uygulanan bir soykırımdır, zulümdür ve darbe mekaniğidir. AKP-MHP faşist iktidarı, kesinlikle varlığını hırsız, talan, mafya ve çeteleşmeye dayalı olarak ayakta tutan bir iktidar ve devlet gerçeği olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
DÖNEM SOYKIRIMA KARŞI DİRENME GÜNÜDÜR
AKP-MHP faşist iktidarı, bu darbe ile bir kez daha TC devlet gerçeğini ve Kürde karşı rüştünü ispatlamıştır. Kürde düşmanca bir hukuk ve saldırı uygulamasıyla, AKP-MHP iktidarı, soykırım savaşında ne kadar ısrar ettiğini, tüm dünyanın gözü önünde meşruluk kazandırarak sürdürmek istemektedir.
Direnen tüm Kürtlere, kadınlara verilmek istenen mesaj çok nettir. Değerlerinize, kazanımlarınıza, kutsallarınıza, kimliğinize, inancınıza saldıracağız ama ses çıkarmayacaksınız. Onurlu ve özgür Kürde sen boyun eğeceksin denilmektedir. Bu faşizmin uygulanmasıdır. Sana yaşam hakkı tanımayacağız denilen bu savaş devletine karşı hiçbir onurlu insan sessiz kalmamalıdır.
Bugün her yerde Kürtlere karşı, tasfiye konseptinin bir parçası olarak gelişen ve halkın demokratik seçimiyle göreve gelen seçilmişlerine yönelik bu düşmanca hukuk uygulamasını kimse kabul etmeyecektir. Halkımız; sömürge, hırsız, talancı, tecavüzcüleri ilimizde, ilçemizde istemiyoruz! demelidir. Tutumlarını ve tavrını daha güçlü ortaya koyabilmelidir.
Bu alanlar halkımızın kutsal emeğiyle kazanılmıştır. Direnişiyle de, seçilmiş belediyelerini geri alma mücadelesine dönüştürmelidir. Dönem, soykırıma karşı direnme günüdür. Soykırımcı ve faşist bir devlete karşı kazanımlarını koruma anıdır. Bu korona günlerinde her evi, sokakı, siteyi, balkonları kesintisiz eyleme dönüştürmektir. Onursuzluğa, teslimiyete karşı, özgürce direnme ve kazanma zamanıdır. Sesimizi daha gür çıkartarak mücadeleyi yükseltebilmeliyiz.
Faşist devlet, bu düşmanca hukukla, Kürtleri soykırımdan geçirmek, bu faşist uygulamalarına meşruluk kazandırılarak varlığını sürdürmek temel hedefi olmuştur. Tüm dünya koronavirüs belası ile uğraşırken, AKP-MHP kirli iktidarı, Kürtlerle savaştadır. “Tek adam rejiminin”, ancak Kürtleri yok edersem, kurumsallaştırabilirim, var olabilirim diyen bu talancı devlete karşı, toplumsal direnişi kat be kat büyüterek geliştirmek olabilmelidir. Erdoğan’ın korktuğu tek halk Ortadoğu’da Kürt halkıdır. Kürt kadınlarıdır. Bu varlık yokluk savaşında halkımızın başarılı çıkacağını, sokaklardan hiç çekilmeyen analarımızın, kadınların direniş tutumları olmaktadır.
Demokratik bir Türkiye’nin yaratılması için mücadele eden tüm demokratik çevrelerin bu düşmanca hukuk ve gaspçı uygulamaya karşı yanıtı, güçlü bir dayanışma ve örgütlülük olabilmelidir. Tüm demokrasi çevrelerini, bu kara faşizme daha güçlü tavır almaya, halkın seçilmiş iradelerine sahip çıkarak bu savaş devletinden hesap sormaya çağırıyoruz. Kürt halkı ile daha güçlü bir dayanışma ve mücadeleyi yükseltme dönemidir diyerek, sesimizi birleştirmeye, umudu büyüterek özgür geleceği inşa edelim!
Demokrasiyi tarihin çöp sepetine atan AKP-MHP faşist iktidarına karşı, demokrasi dersini vermek için her yerde ve alanda dayanışalım. Tüm sosyalist ve anti kapitalist çevreleri, kadınları, feministleri, ekoloji çevrelerini bugün soykırıma karşı durmaya, özgür ve demokratik bir Türkiye için herkesi, mücadeleyi büyütelim diyoruz."