Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs Türkiye'de de birçok insanın ölümüne sebep oldu. Türkiye'de iktidar tarafından koronavirüs için alınan tedbirler tartışma konusu olmaya devam ediyor. Tartışılan tedbirlerden biri de 'evde kal' çağrısı. Bu çağrı kadınlara yönelik şiddeti de beraberinde getirdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verdiği bilgilere göre, 11-21 Mart tarihleri arasında 29 kadın, Nisan ayında 20 kadın katledildi, 20 kadın ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. DBP Amed İl Eşbaşkanı Seval Gülmez, kadına yönelik artan şiddetin nedenlerini ve hükümetin kadın politikalarını ANF'ye değerlendirdi.
Ülkenin koronavirüsten dolayı zorlu bir dönemden geçtiğini hatırlatan Gülmez, bunun yanı sıra toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunların olduğunu belirtti. Hükümetin süreci yönetemediğini ve bundan kaynaklı sorunların gün geçtikçe arttığını kaydeden Gülmez, bu durumun kötü sonuçlara yol açacağını ifade etti. Yaşanan sorunlardan birinin de kadına yönelik şiddet olduğunu söyleyen Gülmez sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Koronavirüs salgınından dolayı evde kalan kadınlara yönelik şiddet daha da artmış durumda. Ortaçağ'da kadınlara 'cadı' diyorlardı, şimdi de şiddetle kadınlara aynı baskıyı uyguluyorlar.
Kadınları katleden erkekler mahkemeler tarafından ödüllendiriliyor. Gerekli cezaları almıyorlar. Kadınların katledilmesini topluma meşru bir şeymiş gibi gösteriyorlar. Kadın katliamlarını sıradan bir olay gibi yansıtıyorlar. Bizler bu zihniyeti kabul etmiyoruz. Kadın katliamları hiçbir dinde, inançta ve ideolojide yoktur. Sadece eril zihniyette var. Çünkü eril zihniyet kadının iradesini kabul etmiyor, kadının gücüne tahammül etmiyor. Fakat topluma yol gösteren, toplumu ayakta tutan da kadındır. Toplum kadınla haykırıyor. Kadın katliamları ile toplumun iradesini yok etmek istiyorlar. Günümüzde binlerce kadın bu zihniyete karşı direnmeye devam ediyor."
KADIN KATİLLERİ CEZALANDIRILMIYOR
Kadınların her türlü baskı ve şiddetle katledildiğini sözlerine ekleyen Gülmez, "Kadın cinayetlerinin yanı sıra şüpheli ölümler de artmış durumda. Kadının intihar ettiğini veya kaza sonucu hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Kadınları katleden katiller çoğu zaman bulunmuyor, bulunanlar da gerekli cezayı almıyorlar. Örneğin bir kravatla yasalardaki eksiklerden faydalanarak indirim alıyorlar. Eril zihniyet bu şekilde kadın katliamlarının devam etmesinin önünü açıyor. Katillere az ceza vererek suça ortak oluyorlar" diye konuştu.
Dersim'de 5 Ocak'tan bu yana haber alınamayan üniversite öğrencisi Gülistan Doku'yu hatırlatan Gülmez, şunları belirtti: "Bu olayın failleri kimlerdir? Bir devlet nasıl olur da vatandaşının akıbetini bilmez. Örneğin bir yurttaş fikrini söylediği için anında tutuklanıyor ve yıllarca cezaevinde kalıyor. Ama kadın katillerinin cezalandırılmaması veya bulunmamaları bu cinayetlerin önünü açıyor.
Gülistan Doku'nun akıbetini öğrenene kadar durmayacağız. Kadınlara yönelik şiddetin ve katliamların takipçisi olacağız. Koronavirüs döneminde kadınlar olarak birbirimize sahip çıkacağız. Örgütlenme ağımızı daha da güçlendireceğiz. Mücadelemizi ciddi bir şekilde yürüteceğiz. Hem direnişçi hem de takipçi olacağız."
‘ERİL ZİHNİYETİ TÜMDEN MAHKUM ETMELİYİZ’
Kadınlara çağrıda bulunan Gülmez, "Bu katliamlara karşı tüm kadınlar tutum sergilemeli. Eril zihniyeti tümden mahkum etmeliyiz. Korona salgını eril zihniyetini kendini nasıl merkezileştirdiğini bir kez daha gösterdi. Eril zihniyet kendinden başka kimseyi düşünmüyor, toplumu tarumar etmiş durumda. Bu süreç kadına yönelik baskılarla başladı ve eğer böyle devam ederse de ne insanlık ne yaşam ne de dünya kalacaktır" diye konuştu.