Tüm dünyayı saran koronavirüs salgını sürecinde kadınlara yönelik fiziki, cinsiyetçi ve psikolojik saldırılar daha da arttı. Türkiye ve Kürdistan'da da aynı durum yaşandı. Salgın sürecinde kadınlar evde erkek şiddetine maruz kaldı. Bu durum şüpheli kadın ölümlerini de arttırdı. HDP Kadın Meclisi üyesi ve Akdeniz belediyesi eski eş başkanı Yüksel Mutlu, konuya ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Kadınlara yönelik şiddetin dünyada ilk gündem olması gerektiğini belirten Yüksel, kadına uygulanan şiddetin evrensel bir boyutta olduğunu söyledi.
Erkek egemen sistemde kadına yönelik şiddetin birçok boyutu olduğuna değinen Mutlu, "Kadınlar psikolojik, cinsiyetçi, ekonomik, fiziki vb. birçok şiddete maruz kalıyorlar. Erkek egemen devletler kadınları 2. plana atarak sistemlerini bugüne kadar sürdürdüler. Buna karşı dünyadaki kadın hareketlerinin ciddi bir mücadelesi var. Paris Komününden tutalım, Amerikalı kadın işçilere kadar kadınların mücadelesi yıllardır devam ediyor" dedi.
KADINLAR HER YERDE ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Erkek egemen sisteme karşı kadınların bir mücadele paradigması olması gerektiğini vurgulayan Mutlu, "Bizim buna karşı bir paradigmamız var. Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik paradigma. Arkamızda da kadınların bize bıraktığı büyük bir miras var. Ülkede birçok kadın arkadaşımız mücadele ediyor. Yine siyasi alanda ve zindanda kadın mücadelesini güçlü bir şekilde geliştiren arkadaşlarımız var" diye konuştu.
Kadınların her gün, her yerde şiddete uğradıklarını ve katledildiklerini sözlerine ekleyen Mutlu, bu saldırılara karşı kadın mücadelesinin daha da güçlü verilmesi gerektiğini ifade etti. Bu konuda siyasi partilerin, örgütlerin, sivil toplum kurumlarına ve topluma görev düştüğünü söyleyen Mutlu, devamla şunları belirtti: "Kadına yönelik şiddete karşı devlet ve kurumlar görevlerini yapmıyor. Kadınlara baskı uyguluyorlar. Siyasete atılmalarını, evden çıkmalarını istemiyorlar.
Belediyelerimize atanan kayyumların ardından birçok kadın kurum ve kuruluşu kapandı. Peki bizim bu duruma karşı nasıl bir mücadele yürütmemiz gerekir? Kadın özgürlükçü paradigmamıza göre hareket ederek mücadele edeceğiz. Her kadın bu bilinçle mücadeleye katıldığında yolun sonunun aydınlık olduğunu görecektir."
KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ESAS ALAN DERNEKLER KURMALIYIZ
Emek alanında kadınların sömürüldüğünü ve emeklerinin gasp edildiğini kaydeden Mutlu, buna ilişkin de çalışmalar yürütmeleri gerektiğini söyledi. Sigortası yapılmayan ve mevsimlik kadın işçilerle ilişkilenerek çalışmalarını geliştirmeleri gerektiğine dikkat çeken Mutlu, "Kadının siyasi bilincini oluşturması ve mücadele çizgisini gelişmesi için ciddi bir eğitim çalışması yapmamız lazım. Kadın sivil toplum örgütleri kurmamız gerekir. Kadın özgürlüğünü esas alan dernekler açmamız lazım.
Kadın bakış açısına sahip olmalıyız. Bu bakış açısını sokaklarda ve evlerde geliştirmemiz gerekir. Bu şekilde örgütlenebiliriz. İktidar da bundan korkuyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar mücadelemiz devam edecektir. Bu konuda kadınlara olan inancım tam. Mahallelerde kadın meclisleri kurulmalı. Mahallelerde ve evlerde kadınlarla diyalog halinde olmalıyız. Bunu sağlamak bizim elimizde." diye konuştu.
ŞİDDETE KARŞI HEPİMİZİN TUTUMU AYNI
Kadınların mücadelelerini doğru temelde yürütmeleri halinde erkek egemen sisteme karşı daha güçlü olacaklarını ifade eden Mutlu, devletin kadınlara yönelik saldırılarına dikkat çekti. Bu saldırılara karşı yürüttükleri mücadelenin uzun soluklu olduğunu belirten Mutlu, "Eğer 'Jin, Jiyan, Azadî' diyorsak mücadelenin gereklerini yerine getirmemiz lazım. Buna inanmayan kadınları da inandırmalıyız. Çünkü kadına yönelik şiddete karşı hepimizin tutumu aynı. Kadınlar evde şiddete maruz kalıyor. Eğer bu duruma müdahale etmezsek, şiddete karşı durmazsak kadınlar o zaman kendilerini sahipsiz hissedecektir.
Bir kadın bu kadar şiddete tek başına karşı duramaz. O yüzden yerel yönetimler çok önemli. Yerel yönetimler olduğu zaman müdahale edilebilir. Kadınlara karşı işlenen suçlar, insanlığa karşı işleniyor. Bu şekilde ele almalıyız. Fakat iktidar böyle yapmıyor. Eğer kadına yönelik şiddete karşı mücadele edilmezse baskı ve şiddet daha da derinleşecektir. Bu yüzden mücadele etmemiz gerekiyor. Bir taraftan kadına yönelik baskı ve şiddete karşı, diğer taraftan da demokrasi ve toplumsal barışın sağlanması için mücadele edeceğiz. Kadınların başaracağına inanıyorum. Biz kazanacağız" şeklinde konuştu.
GENÇ KADINLARA KARŞI ÖZEL BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR
Dersim'de kaybedilen Gülistan Doku'dan aylardır haber alınamadığını hatırlatan Mutlu şöyle devam etti: "Gülistan Doku'ya ilişkin yürüttüğümüz çalışmalar devam ediyor. Fail ya da failler bulununcaya kadar, ceza alana kadar da devam edecektir. İktidar genç kadınlara karşı özel savaş yürütüyor. O yüzden genç kadın arkadaşlarımız bu tür ilişkilerden uzak durmalıdır. Bundan dolayı kadınların bilinçli ve örgütlü olmaları gerektiğini belirtti. Eğer öyle olurlarsa bu tür özel savaş ilişkilerinden de kendilerini uzak tutabilirler. Gülistan Doku örnekleri ile bir daha karşılaşmamak için mücadele etmemiz gerekli."