Nagihanca bakmak…

Şehit Nagihan, anlam yükleyerek yaşamanın insanı ne kadar güzel kıldığını gösterdi bize. Biz kadınlar, Nagihanca bakmaya devam edip yaşamı daha da anlamlaştırmalıyız.

Yaşamda çoğu insan doğadaki herhangi bir varlığa bakarken nasıl bir anlam yükler? Kimileri bir ağaca bakıp sadece ağacı ve yapraklarını görür. Ama kimileri de ağaca bakıp ağacı, ağacın yapraklarını o yapraklarının gölgesinde oturan insanları veyahut o ağaca can veren yaşam damarlarını düşünür. Ya da bir çiçeğe bakıp o çiçeğin enerjisini güneşten aldığını, suyunu yaşam damarlarını topraktan aldığını görür ve onu hisseder. Çiçeğin güzel renklerini, o rengin nasıl yaşama güzellik kattığını görenler vardır. Bizler buna tanrıçasal bakış açısı da diyebiliriz aslında. Yani bir varlığı asıl anlamına kavuşturmak, bütünlüklü bakmak… Her bir varlığa hoşgörü bakış açısı ile yaklaşıp bütünlüklü ele almak! Kendini onların bir parçası görüp onlara sarılmak…

Bu bakış açısı ile bakanlar; yaşama, doğaya ve doğada var olan tüm canlılara sevgi ile yaklaşır. Bu sevgi yansıması gözlere vurur. Bunu hisseden insanların gözlerinde, davranışlarında mütevazı bir yaklaşım vardır. O yaklaşım sayesinde herkes onları doğal görüp rahat yaklaşıp paylaşımda bulunur. İşte o insanlardan biri de Şehit Nagihan Akarsel idi.

Şehit Nagihan anlam yükleyerek yaşamanın, insanı ne kadar güzel kıldığını bir kere daha gösterdi bize. Her bir kadının bilinç kazanarak, yaşamı hissederek tanrıçasal bakış açısıyla yaşaması gerektiği hakkında yol gösterenlerdendir. O yüzden dile gelmese bile şehit Nagihan’ın yanında oturup sadece hissetmek bile yeterliydi bence. Paylaşımın sadece sözlerle sınırlı olmadığını, yanında oturup gözlerine baktığında anlamak mümkündü. Çünkü o hissederek bakmanın karşıdaki insanda da o enerjiyi yakalayabileceğine inanıyordu.

'HER MEKÂNIN BİR RUHU VAR, HİSSETMELİ'

Hissiyatı güçlü olan bu güzel kadının olduğu mekâna varmıştık. Sene 2021 ve yine sonbahar mevsimiydi. Zozan Sima arkadaşın yazısında belirttiği kırmızı masa etrafında oturmuş güzel kadınların sohbetini dinliyordum. Jineolojî çalışmalarında yer alan bu kadınların enerjisi, sohbeti etraftaki herkesi aslında bir araya getiriyordu. Karşımda heval Nagihan oturuyordu ve konuşmaya başladı: "Arkadaşlar, çıkın mekânı gezip görün. Her şehrin, mekânın bir ruhu vardır. O ruhu hissetmek gerekir." Bu sözler sırasında önceden çalışma için gittiğimiz Kürdistan dağlarında bir özgürlük gerillasını anımsadım; "Şu dağların her biri farklı bir anlamı, ruhu taşıyor. Dile geliyor aslında bu dağlar… Ama dilinden anlamak ve hissetmek lazım" demişti. O an özgür ruhu taşıyan o hisli kadınların nasıl da ortak sezgide dile geldiklerini daha iyi anladım. Farklı mekânlar olsa da aynı enerjiyi taşıyanların nasıl da yüreklerinde büyük anlam taşıdıklarına tanık oldum. Bu enerjiyi buluşturan; aynı kültürden gelen tanrıçaların izinden yürüyen kadınların yüreğinde çarpan ortak amaç ve hissiyattır. Nagihan arkadaşın yüreği de güzelliği yaratma peşinde koşan bir amaç için çarpıyordu. Ya da güzellik Nagihanca bir seçim mi yapmıştı?

'JİNEOLOJÎ ANLAM YÜKLEMENİN DE BİLİMİDİR'

Jineolojî çalışmalarını bize anlatırken karşımda oturan Nagihan arkadaşın dilinden akanlar şunlardı:

"Jineolojî yaşamın her anına aslında anlam yüklemektir. Bir arkadaşın sözleri, bir annenin çocuklarına yemek yapması, doğada çobanlık yapan biri de yaşamın bir parçası ve anlamlı bir şey yapmaktadır. Jineolojî hepsini de içine alıp kucaklıyor. Ve yaşamın her karesine anlam yükleyip bunu yüreğine, beynine taşıyan her bir kadın aslında Jineolojî çalışmasını yürütmektedir."

 Doğrusunu söylemek gerekirse o ana kadar Jineolojî’nin bu kadar yaşamsal ifadesi bende anlamını bulmamıştı. Sonradan fark ettim ki yaşama dair her şey onda o kadar somut ifade kazanıyordu ki! Bu sadece Jineolojîye bakış açısını belirlemekle sınırlı kalmıyordu, aynı zamanda çevresindeki kadınların da yaşama bakış açılarını etkiliyordu. Kadınların yaşama nasıl bir anlam biçtiğini, yaşamla olan bağlarını sorgulatıyordu. Önemli olan da bu değil miydi? Kadın arkadaşlarla yapılacak en güzel yoldaşlık, onlarla yaşam ve kadın bağını derinleştirmektir. O yüzden bu konuda Nagihan arkadaşın kadınca yoldaşlığından söz etmek gerekir. Söz etmek ve sözü yaşama akıtmak gerekir. Sözü yerine getirmek gerekir. Söz anlamını bulacak ve yaşayacak. Tıpkı Nagihanca sözlerin yaşamda anlamını bulması gibi… Biz kadınlar Nagihanca bakmaya devam edip yaşamı daha da anlamlaştırmanın sözünü taşıyacağız.