PAJK Koordinasyonu , 9 Ekim Komplosu’nun yıl dönümü vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. PAJK, “9 Ekim 1998’de Önderliğimize yönelik başlayan uluslararası komplo, 25. yılına girerken komployu örgütleyip yürüten başta İngiltere, ABD, İsrail ve Türkiye olmak üzere diğer güçleri kınıyor, bir kez daha kadınların, halkların vicdanında mahkum ediyoruz. Komplonun sonuca ulaşmasında uluslararası hukuku ve iç hukukunu çiğneyerek Kürt halkına ihanet eden başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliğine üye ülkelerin izledikleri politika nedeniyle kınıyoruz.
Komploya karşı bedenlerini siper eden Güneşimizi Karartamazsınız hamle şehitleri ile Zap, Avaşin, Metina’da kahramanca direnişte şehit düşen yoldaşlarımızı ve fedaice Rêber APO’yu sahiplenen Sara Goyi ve Zelal Ruken arkadaşlar şahsında tüm devrim şehitlerini saygı ve minnetle anıyoruz” dedi.
“Rêber APO’ya imha amaçlı yapılan komployla Kürt halkına soykırımın önünü açma ve savaş ve şiddeti derinleştirerek Ortadoğu kapsamında çıkarları temelinde planlarını uygulamada başarısız kalmış, amaçlarına ulaşmamışlardır” denilen PAJK açıklamasında şunlar belirtildi:
“Rêber APO’nun özgürlük duruşu ve kadınların, halkımızın ve demokratik kamuoyunun mücadelesiyle komplocu siyaset planını yürütemez duruma gelmiştir. Rêber APO’nun bugün kadınlara, Ortadoğu halklarına, dünya insanlığına mal olan paradigma çıkışı yüzyılın mücadele ilhamı olmuştur.
Fiziki imhayı içeren komplo, İmralı gibi dünyada eşi benzeri olmayan özel planlanmış tek kişilik tutukevi uygulamalarıyla teslim alma dayatmalarıyla devam etmiş, 2014’ten bu yana da daha da derinleşerek farklılık kazanmıştır. Komplocu güçler, 2014’ten bu yana İmralı sistemini ölüm sessizliğine terk ederek ve daha özelde 19 aydır Rêber APO’nun tüm insani haklarını çiğneyerek, avukatları dahil hiç kimseyle görüştürmeyerek ve tek bir kelimenin bile İmralı’dan çıkmasına yol vermeyerek adeta yok hükmünde yaklaşmaktalar. Hegemonik güçlerin ve faşist Türk devletinin kararı sistemsel olarak yürürlüktedir. Önderliksiz bir yaşama alıştırma stratejisi olup oldukça özel düşünülmüş tehlikeli uluslararası bir plandır. Bunun gereği olarak hukuken ve siyasi sorumluluğu olan Avrupa Konseyi ve üye devletler ile başta CPT olmak üzere uluslararası kurumlar faşist Türk devletiyle anlaşmalı tavır, tutum ve hareket içindeler. Faşist Türk devleti, bu politik zemine ve hukuk dışılığa dayanarak pervasızca yaklaşmaktadır.
CPT, şimdiye kadar Kürt halkının ve dostlarının özel bir talebi, baskısı olmadığı müddetçe hiçbir girişimde bulunmamıştır. Hazırladığı raporları ise kamuoyuna açıklamayı hep ötelemiştir. Bununla birlikte Önderliğimizin en doğal hakkı olan ‘umut hakkı’ yasası bile başta Türk devleti başta olmak üzere ilgili muhataplarca geçersiz kılınmak istenmektedir. CPT’nin raporunu kamuoyuna açıklamaması maksatlıdır, hukuki değil siyasi bir tutumdur. CPT’nin 2022 yılının Eylül ayında yaptığı İmralı görüşmesinin ardından hazırladığı raporu bir takım hukuki iç prosedürleri öne sürerek açıklamaktan kaçınması, geçiştirmesi ciddi bir durumdur. CPT kurumunun bu yaklaşımı, her türlü kaygı ve endişeyi barındırır. Kadınlar, Kürt halkı ve demokratik kamuoyu olarak görmemiz, bilmemiz üzerinde durmamız gereken durum Rêber APO’ya karşı elbirliğiyle içine girdikleri sessiz imhadır. CPT kurumu, raporunu açıklamıyorsa bu Önder APO’dan haber almamış olmaktır, durumunu bilmiyor olmaktır. Biliyormuş gibi hiç kimse davranamaz. Açıklanmayan bir raporun, içeriği bilinmeyen bir raporun kadınlar, Kürdistan gençliği, bir bütün Kürt kamuoyu, demokratik kamuoyu nezdinde bir anlamı yoktur. Rêber APO’nun sağlığı, güvenliği ve fiziki özgürlüğü herkesin kilitlendiği temel yaşamsal durumdur.
MÜCADELEMİZİN MERKEZİNDE RÊBER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ YER ALMAKTADIR
Bundandır ki, tüm mücadelemizin merkezinde Rêber APO’nun sağılığı, güvenliği ve fiziki özgürlüğü yer almaktadır. İmralı özel sistem gerçeği, Kürt sorununun kafeslenmesidir, kadınların boğdurulmasıdır, Ortadoğu halklarının çözümsüz bırakılarak yeniden ulus-devlet iktidarların diktatörlüğünde kan deryasına terk edilmesidir. Komplo, faşist AKP-MHP iktidarı tarafından Kürdistan Özgürlük Hareketine, Kadın Özgürlük Hareketine ve tüm özgürlükçü halkımıza imha temelinde saldırılar korkunç bir boyut kazanmıştır. Türkiyeli demokrasi güçlerini, iktidar karşıtı muhalif her kesimi baskı ve terörle teslim almaya çalışarak AKP-MHP’ye mahkûm etme ve Türkiye halkını çürütme, geleceksiz bırakma temelinde aktifleşmiştir.
KOMPOLOYA KARŞI DURMAK ÖZGÜRLÜK İSTEYEN HERKESİN GÖREVİDİR
Komploya karşı durmak salt Kürt halkının meselesi olmayı aşmış faşizme, diktatörlüğe, cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe, neoliberal politikalara, işgal ve sömürüye karşı duran demokrasi ve özgürlük isteyen herkesin baş görevi haline gelmiştir. Ortadoğu halklarının demokratik geleceği de buraya bağlıdır. İmralı sistemi dağıtılmadan Türkiye halklarına ne demokrasi ne özgürlük gelecektir. Kürt halkı da imhadan kurtulamayacaktır. Türkiye ve Kürt halkının kader ortaklığı, mücadele ortaklığında İmralı sistemini, tecridi ortadan kaldırmayı gerektirir. Başka türlü demokrasi ve özgürlük istemek gerçekçi olmayıp aldatmadır. Türkiye’de siyasi çevrelerin, partilerin AKP-MHP’ye karşı mücadelede ilkeli olmalarını belirleyen tutum İmralı gerçeğine yaklaşımdır. Tecridi reddederek gayri hukuki nizamla tesis edilen ve yürütülen İmralı sistemine karşı çıkmaktan ve Rêber APO’nun en doğal insani haklarını savunmaktan geçmektedir. Gerçek demokrasi ve özgürlüğün yolu İmralı’dan geçmektedir. Bunun dışında tek bir Kürt neferinin ciddiye alacağı bir siyaset yoktur.
Jin Jiyan Azadî felsefesiyle kadın özgürlük mücadelesini gerçek anlamına ve mücadele araçlarına, çizgisine kavuşturan Rêber APO’nun fiziki özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür. Rêber APO’nun özgürlüğüne kenetlenmek biz kadınların tarihsel idrakidir. Jin Jiyan Azadî serhildan ruhuyla komployu parçalamaya, erkek egemen sisteme karşı kadın devrimini yükseltmeye çağırıyoruz. Özgürlük sevdalısı her bir Kürt kadını, Rêber APO’nun fedaisi olarak hareket edecektir.
Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlük paradigmasıyla ve kadın konfederalizmiyle Ortadoğu ve dünya konfedaralizm projesiyle sosyalizm ve özgürlük umudunu büyüten Rêber APO’dan intikam alan kapitalist modernite güçleri ve bölgesel işbirlikçi ulus-devlet iktidarlarını, Kürt iz düşümü olan KDP ihanet çizgisini yenilgiye uğratmak tüm halkların, dünya insanlığının temel görevidir. Bu bağlamda Rêber APO’nun fiziki özgürlüğünü sağlama amaçlı sürdürülen KCK’nin başlattığı ‘Dem Dema Azadî ‘ hamlesi ile KJK’nin ‘Kadın ve toplum kırımına hayır kadın ve özgür toplumu savunma zamanıdır’ hamlesine güçlü katılarak komplonun 25.yyılında bir daha dirilmemecesine tarihe gömmeye çağırıyoruz.
Komplocular yenilgiye uğrayacak kazanan kadınlar ve halklarımız olacaktır, özgürlük ve demokrasi olacaktır. “