PAJK'lı tutsaklar: Eril zihniyete karşı özgürlük mücadelesini büyütelim

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dair mesaj yayımlayan PAJK’lı tutsaklar, “Eril zihniyete karşı özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz" dedi.

PAJK'lı tutsaklar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin bir mesaj yayımladı. KJK’nin başlatmış olduğu “Jin Jiyan Azadî ile Kadın Devrimine Yürüyoruz” hamlesini selamlayan tutsaklar, 8 Mart 1857’de New York kentindeki tekstil fabrikasında eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı evrenselleşen 8 Mart’ı kutlayarak kadın özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenleri andı.

'YAŞAMA İKTİDAR ZİHNİYETİNİ AŞILADILAR'

Kadının yaşamı kurma misyonuna işaret edilen açıklamada, “İnsanlık tarihsel yürüyüşü içerisinde yaratılan maddi ve manevi değerlerin tümü, yaşamın oluşturucu kaynağı olan kadının büyük emeği ve fedakarlığının sonucu olmaktadır. Yaşamı yaşanacak düzeye getiren kadın gerçekliği, insanlığın temel kolektif yaşama formu olan toplumsallığın oluşmasında da kilit roldedir. Kadın gerçekliğinde yaşanan özgür irade insanlığın toplumsallaşma sürecinde zenginleştirerek çeşitlendirmiştir. İnsan varlığının sağlıklı bir gelişme sağlaması kadının bu özgür irade ve duruşuyla bağlantılıdır. Toplum gerçekliği içerisinde kadın, inşacı ve yaratıcı yetenek ve duruşuyla ana tanrıça olarak benimsenecek düzeye ulaşması, kadın gerçekliğinin ne boyutta bir etkin güce sahip olduğunu nitelemektedir. Kadının bulunduğu bu düzeye saldırarak, kadının inşa etmiş olduğu tüm maddi ve manevi değerleri gasp eden erkek egemenlikçi zihniyet, kadını da baskı ve sömürü ile köleleştirerek insanlık toplumu içerisindeki mevcut ana tanrıça gerçekliğini parçalayarak tanrı erkeği başat hale getirerek, yaşama iktidar zihniyeti aşılayarak, toplumu da kadın şahsında düşürmüştür” denildi.
Kadına yönelik baskının tarihsel süreçlerine de değinilen açıklamada, şöyle devam edildi:


"İnsanlığın tarihsel süreçlerinde yaşama yön veren kadın gerçekliği, gelişen erkek egemenlikçi zihniyetin baskın hale getirilmesinden sonra, kadın gerçekliği giderek toplumsal toplumsal yaşamdan silinmeye çalışılmış, yaşama yön veren ahlaki-politik zekası ise yaşamdan bir bütünen soyutlanmıştır. Gelişen erkek egemenlikçi zihniyet sonrası kadının, toplumun bünyesindeki derin eşitsizlik ve adaletsizliklerin ele alınması, çözümlenmesi ve çözülmesinde katkıları da yok denecek boyuta varmıştır. Toplumsallığın parçalanarak derin bireyciliğin gelişmesi, ekolojik dengenin bozulması, yaşanan savaş ve yıkımlar kadının yaşamdan soyutlanmasıyla ile ilintilidir. Kadın tekrardan toplumsal yaşam içerisinde somut bir düzeyde yer alması, özgür yaşam inşası için olmazsa olmazdır. Nitekim kadın özgürlüğünün toplumsal özgürlüğünün ölçütü olma gerçekliği, tarihten günümüze kabul görmüş bir gerçeklik olarak bugün daha da yıldızı parlamaktadır. Kadın özgürlüğü geliştikçe toplumsal özgürlüğün de o derece gelişebileceği tüm kesimlerce görülmekte ve insanlığın da ait olduğu gerçekliklere tekrardan derinleşerek-zenginleşerek kavuşmasının, yaşamın daha da yaşanılır hale gelmesinin de kadının ahlaki-politik zihniyeti ile olacağı bilinmektedir."

'KADIN MÜCADELESİ EVRENSEL BOYUTA ULAŞTI'

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

 “Kadın özgürlük mücadelesinin bu düzeye tekrardan ulaşması ve kadın şahsında toplumun kendi öz hakikati olan 'XWEBÛN'una ulaşımı için Önder Apo büyük çaba, emek ve fedakarlıklar geliştirmiştir. Önder Apo sosyalizm mücadelesinin önderliklerinin kadına yaklaşımlarını da değerlendirerek eksik kalınan yönlerini böyle değerlendirmiştir; “Sosyalizm ustalarından Marx, toplumun özgürlük derecesinin belirlenmesini genelde kadının özgürlük derecesine bağlamıştır. Lenin de kadının katılmadığı bir devrimci faaliyetin başarıya gidemeyeceğinden bahsetmiştir. Kadının yitirilişi tahlili ise Engels’e aittir. Ancak ilke düzeyindeki bu belirlemelere rağmen, kadının eşitliği ve özgürlüğü sorununun bir programa ulaştırılıp kendi özgürlüğü içinde bir örgütlülük ve mücadeleye kavuşturulmasının tam yapıldığı söylenememektedir.” Önder Apo eksik kalınan yönü, Jinelolji bilimi ile yoğurarak Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigması ile kadının özgür zihniyeti eksenli plan-programı ortaya koymuştur. Önder Apo, kadın gerçekliğine ve tarihsel süreçler içerisinde kadın şahsında toplumun yaşadığı kırılmalara ve düşmelere dikkat çekerek sorunun ana ekseninin kadının yaşamdan soyutlanması ve silinmesi olarak ele almıştır, gelişecek toplumsal kalkışları ve toplumsal özgürlüğünde ancak kadının özgürlük sorununun çözülmesi ile olacağı ile olacağını belirtmiş ve kadının özgürlük mücadeleleri içindeki rollerine büyük değerler biçmiştir. Önder Apo, Ortadoğu halklarının devriminde kadın sorunları getirilecek sağlıklı çözümlerin bir bütünen tüm toplumları etkileyeceği, gelişecek devrimlerin gelişmelerinde de çok büyük etkileri olacağını belirtmektedir. Bu durum kadının gerçekliğinde gelişecek devrimci düzeyin, özgürlük düzeyinin yerel karakteri olduğu kadar evrensel bir karaktere sahip olduğunu da göstermektedir. 8 Mart geçekliğinin oluşturan temel faktör de kadının anlamlı direnişi ve baş eğmeyişi olmaktadır. Kadının sömürüye, baskıya karşı sergilediği direniş mücadelesinin tarihin tüm kesitlerinde görmek mümkündür. Bu kadın gerçekliğinin, öz hakikatinin de ne denli toplumsal özgürlük düzeyi taşıdığını göstermektedir. En son Rojava Kadın Devrimi 21.  Yüzyılın somut gerçeği olarak yerel ve evrensel ölçekte kadının karakterini yansıtmaktadır. Önder Apo’nun yoğun çaba ve emeği ile bedene kavuşan Rojava Kadın Devrimi bilinç, örgütlülük, irade ve özgücüyle kadının ait olduğu gerçeklikle tanıştırmış ve insanlığı özgürleşme mücadelesine yerel, bölgesel, evrensel öncü pozisyonuna taşımıştır. PKK ve PAJK hakikati ile kadın mücadelesi evrensel boyuta ulaşmıştır. İnsanlığın özgürlük mücadelesinde kadın öncülüğü Önder Apo’nun emeği ve fedakarlığı ile yeniden anlamına kavuşmuş ve bedenleşmiştir.

ERİL ZİHNİYET

Devletçi uygarlığın gelişimi ile beraber din, dil, kültür, ırk ayrımı olmaksızın dünyanın herhangi Bir yerinde, yönetim biçimi ne olursa olsun sistemler hep eril zihniyetler yürütülmüştür. Eril zihniyete sahip bu sistemler kadını kendisine hep tehlike olarak görmüş ve başı ezilmesi gereken bir ‘yılan’ sıfatıyla adeta lanetlemiştir. Tam da bu noktada kadının, yaşama dair tüm buluşlarının, yalancı ve zalim erkek tarafından çalınıp gasp edilmesiyle başlayan mücadelesi tarihten günümüze kadar katmerlenerek devam etmektedir.

'ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZİ DERİNLEŞTİRECEĞİZ'

PKK ve PAJK’lı kadın tutsaklar olarak bu 8 Mart’ta da tüm gücüyle süregelen kadın özgürlük mücadelemizi daha da büyütüp derinleştireceğimize ve tarihi rolümüzü tüm ağırlığıyla yerine getireceğimize olan inancımızla bahara giriş yapıyoruz. Kurdistan'da ve dünyada olan son gelişmeler kadınlara bir kez daha örgütlü mücadelenin tarihi değerini gösteriyor. 8 Mart Kürt Kadın Özgürlük Mücadelesi ve İdeolojisi için tarihi bir önemdedir. Kürt Kadın Özgürlük Mücadelesi ve İdeolojisini anlama mücadele sahasında halkımızla ortak hareket etmekle demokrat çevreleri duyarlı kılacak çalışmalarla kadınlarla ittifaklar kurarak kolektif ruhu açığa çıkarmakla mümkündür. Halkımızı maddi ve manevi anlamda etkileyen deprem karşısında da elli yıllık  mücadele geleneğimizin getirdiği güç ile 8 Mart’ta halkımızın ihtiyaçlarına cevap olarak mümkündür. Clara’lardan Sakine’lere aktarılan mücadele geleneği ile yürütülen özgürlük mücadelesi, eril zihniyetle işleyen sistemi boşa çıkarmıştır. Her yerde olduğu gibi bugün faşist TC zindanlarından da faşizme karşı mücadelemiz devam etmektedir. Biz PKK ve PAJK’lı tutsaklar olarak kadının evrensel mücadelesinin sembolü olan dünya işçi ve emekçi kadınlar günü vesilesiyle tüm kadınları selamlıyor, insanlığın özgürlük mücadelesi yürütürken katledileni şehit düşen Saraları, Zilanları, Beritanları, Melsaları, Avzemleri, Binevşleri, Evîn Goyîleri, Raperîn Amedleri saygı ve minnetle anıyoruz, inşa hamlesini selamlıyor, tüm devrimci kadınlara kutluyor, eril zihniyete karşı özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz.”