'Son nefesimize kadar anılarına bağlı kalacağız'

2010 yılında Botan'da gerilla saflarına katılan Ruken Şırnak'ı anlatan mücadele arkadaşı Deniz Derya, "Ruken müthiş bir ruha sahipti, takımımızın moral kaynağıydı. Yoldaşları olarak son nefesimize kadar anılarına bağlı kalacağız" dedi.

Kürt Özgürlük Mücadelesi'nde filmlere, romanlara konu edilecek birçok kahramanlık hikayesi vardır. Her dağında, her patikasında ayrı ayrı kahramanlıkların yaşandığı Kürdistan coğrafyasında var olmak için mücadele edilmesi gerektiği anımsatılır. İşte bu kahramanlardan biri de YJA Star gerillası Heybet Güngen'dir (Ruken Şırnak). Şırnak’ta gözlerini dünyaya açan Ruken Şırnak, Kürt Özgürlük Mücadelesi'nde önemli bir yere sahip olan, yurtseverliği ve cesareti ile tanınan Botan’da büyür. Faşist Türk devletinin baskılarının en çok yaşandığı bir döneme tanıklık eder.

Toplumda ve aile içerisinde hiperaktifliği ile tanınan Ruken, yaşı küçük olmasına rağmen faşist Türk devletinin sömürgeci politikalarına karşı duruşu ile bir otoriteye sahip olur. Botan'da 80’li yıllara dayanan kadın katılımları vardır. O dönemden bu yana katılımlar zirveye ulaşmıştır. İşte Ruken de o dönemlere olan bağlılığı, inancı ile yönünü 2010 yılında Kürdistan dağlarına verir.

Ruken’in silah arkadaşı Deniz Derya, Ruken ile ilgili anılarına ilişkin şunları anlattı: "Ruken arkadaş 2010 yılında Botan’da gerilla saflarına katıldı. Yeni savaşçı eğitimini aldıktan sonra Kato Jirka alanına geldi. Orada aynı takımda kaldık. Gençti, fazla bilinçli sayılmazdı ama müthiş bir ruha sahipti, arayışları yaşından da büyüktü. Takımımızın moral kaynağıydı. Özellikle örgütsel konularda kendisini geliştirmek için büyük bir çabası vardı. Örgütsel çözümlemeler ve önderlik çözümlemeleri üzerine eğitim görüldüğünde onun sorduğu sorular herkesi şaşırtırdı. Gündelik yaşamsal işlerde öncülük ederdi. Bu özellikleriyle ve yoldaşlara olan yaklaşımlarıyla çok sevilen birisi haline geldi."

YÖRE HALKI ONDAN ÇOK ETKİLENMİŞTİ

Ruken Şırnak'ın askeri anlamda da öne çıkan biri olduğunu vurgulayan Deniz Derya konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Eylem için çıkan grupların içinde Ruken arkadaş da yerini alırdı. Ruken, Rojhat ve Azad arkadaşlarla birlikte bir düşman konvoyunu vurmak için pusu atmaya gitmişlerdi. Sonra konvoyun geçiş hattına güvenlik çıktığını görürler ve onu vurmanın daha uygun olacağını düşünürler. Eylem sonucu çok sayıda asker öldürürler. Ama sonra Azad arkadaş yaralanır. Araziyi yeterince tanımamaktadırlar. Düşmanın nereleri tuttuğunu da bilmiyorlardır. Oysa düşman geniş bir alanı tutmuştur. Azad arkadaş yaralanınca diğer yoldaşlarına gitmelerini, kendisinin çatışmayı sürdüreceğini söyler.

Düşman güçleri C tipi pusu atmıştır ve arkadaşların o pusunun içinden çıkması oldukça zordur. Bu biçimde iki, üç kez düşmanla çatışmaya girerler. Üç, dört düşman mevziisini de düşürürler. Son pusunun içinden çıkamazlar. Ruken arkadaş mermilerinin bittiğini görünce bombasını kendisinde patlatır ve şahadete ulaşır. O anda bulundukları yer Kato Jirka’nın Setkar alanıdır. Ruken arkadaş genç yaşına karşın kahramanca şehit düştü. Böyle değerli bir şahadete erişeceğini o zaten yaşam duruşuyla göstermişti.

2011 yılıydı. Onun şahadeti üyesi olduğu takımdaki yoldaşlarını oldukça etkiledi. O takımımızın bel kemiğiydi adeta. Yöre halkı da ondan etkilenmişti. Bize karşı olan kesimleri bile etkilediğini gördük. Böyle genç bir kadın gerillanın bu düzeyde bir direniş sergilemesi onları şaşırtmıştı. Yoldaşlarımız o eylemde düşmanın 17-18 askerini öldürmüşlerdi. Düşman bunun verdiği tahammülsüzlükle Ruken arkadaşın cenazesini Beytüşşebap’ta panzerin arkasına bağlayarak ilçe merkezinde sürüklerler. Amaçları halkı yıldırmaktır. Ama onun direnişi düşmanın bu yaptığından daha etkiliydi. Halk buna inanmıştı. Bizler de silah arkadaşları olarak son nefesimize kadar anılarına bağlı kalma, onları yaşama yaşatma sözümüzü yeniliyoruz."