Gülistan Atasoy: İktidarla mücadele etmek zorundayız

İktidarın kadına şiddeti önlemeye dönük bir adım atmadığını söyleyen Gülistan Atasoy Taşdemir, "Şiddeti önlemeye dönük herhangi bir adım atmayan bir iktidarla mücadele etmek zorundayız" dedi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Tekdemir, Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin en çok kadınları etkilediğini belirterek pandemiyle birlikte işten çıkarılan kadın sayısının erkeğe göre yüzde 32 daha fazla olduğunu kaydetti.

Kadının eve kapatılarak daha çok şiddete maruz bırakıldığını da vurgulayan Taşdemir, 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde, tüm kadınları birlikte mücadele etmeye çağırdı.

‘YOKSULLUĞUN FEMİNİZASYONU’

Taşdemir, şunları söyledi:

“Pandeminin yarattığı tahribattan önce zaten Türkiye’de yaşanan bir ekonomik kriz vardı. Ekonomik krizden en olumsuz etkilenen de her zaman kadınlar oluyor. Pandemi kadınlar açısından bakıldığında beterin beteri bir durum yarattı. Zaten dünya ve Türkiye genelinde neo-liberal saldırıların artmasından kaynaklı ‘yoksulluğun feminizasyonu’ gibi terimler evrensel boyutta kullanılmaya başlandı. AKP hükümeti yıllardır kadınlar için düşük ücretlerle ve güvencesiz istihdam politikaları geliştirdi, ya da istihdamı yaratacak olanak sunmadı. Pandemi ile birlikte var olan istihdam da kadınlar açısından daraldı.”

Birleşmiş Milletler Türkiye biriminin verilerini hatırlatan Taşdemir, “Pandeminin başından itibaren işini kaybeden kadınların erkeklere göre yüzde 32, ücretsiz izne ayrılmak zorunda kalan kadınlar yine erkeğe göre yüzde 42 daha fazla. Özellikle kayıt dışı çalışan mevsimlik tarım işçisi kadınlar bu durumdan en çok etkilenenler arasında. Karantina süreçlerinin çok daha yoğun olması kadınların daha yoksul olması, daha düşük ücretlerle kayıt dışı çalışma sorununu yaratıyor. Bu sadece pandemi ile sınırlı kalmayarak, etkileriyle kalıcı sonuçlar da doğuracak. Bu bizim açımızdan çok önemli bir mücadele alanıdır” dedi.

‘EV İÇİ ŞİDDET ARTTI’

Taşdemir, pandemi sürecinde ev içinde artan erkek şiddetine de şu sözlerle dikkat çekti: “Bugüne kadar kadını kamusal alanda devlete ve erkeğe bağımlı hale getiren politikalar, pandemiden sonra çok daha fazla derinleşti. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde ev içi şiddet yüzde 30’lara vardı. Ama tüm bunlara rağmen hükümet tarafından ‘İstanbul Sözleşmesi’ iptali üzerinden bir tartışma açıldı. Yine birçok ülkede ‘İstanbul Sözleşmesi’ aileyi yok eden bir sözleşmeymiş sunuldu. Kadınların ortak mücadelesiyle birçok ülke geri adım atmak zorunda kaldı, bu çok önemli bir başarıdır. Ama şiddetle mücadele her zamankinden daha fazla olmalı.”

‘ORTAK KADIN MÜCADELESİ’

“Dünya genelinde her gün 150 kadın, Türkiye’de her gün en az 3 kadın cinayeti ile karşılaşıyoruz” diyen KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Taşdemir, son olarak şunları ekledi:

“Şiddeti önlemeye dönük herhangi bir adım atmayan bir iktidarla mücadele etmek zorundayız. Daha fazla dayanışma olmalı ve şiddete karşı ortak bir kadın mücadelesini birlikte yürütmeliyiz. Biz bütün bu sürekli mücadele ettiğimiz sorunlarla beraber, 25 Kasım’a gidiyoruz. Hem pandemide artan şiddete, yoksulluğa karşı hem de bugüne kadar yürüttüğümüz özgürlük ve eşitlik mücadelesinin bundan sonra da ne kadar kararlılıkla yürüteceğimizi anlatmak için tüm mecralarda taleplerimizi gündeme getireceğiz. Bu 25 Kasım’ı her zamankinden daha hayati görüyoruz.”